Yük taşımaya Türk çözümü!

Hem pedal hem elektrikle çalışan aracıyla büyük kentlerde nakliyat trafiğinde devrim yaratmaya hazırlanan Türk tasarımcı Murat Günak, yeni nesil bu araçla şehirleri daha az gürültüsüz, havayı daha temiz ve trafiği akıcı kılmayı hedefliyor.

VOLKSWAGEN, Mercedes ve Peugeot’da önemli tasarımlara imza atan dünya ünlü Türk tasarımcı Murat Günak, “Peugeot’yu gençleştiren, Mercedes’i zarif kılan, VW’yi yenileyen” kişi olarak da tanınıyor. Dünya otomotiv sektörünün yıldız tasarımcılarından biri olarak kabul edilen Günak, Volkswagen’den ayrıldıktan sonra Fransız Heuilez’e geçerek şirketi ‘Mia’ ismiyle yeniden yapılandırarak, elektrikli araç geliştirmiş ve piyasaya sunmuştu. Ancak mali sorunlar nedeniyle şirket 6 yıl önce kapanınca Günak bir süre kayıplara karıştı. Almanya’da Ono adlı yeni tasarımıyla yeniden ortaya çıkan Murat Günak tüm dünyada ses getirecek yeni bir buluşa imza attı. Ono’yu geleceğin mobilitesi olarak gören Murat Günak’la Berlin’deki atölyesinde konuştuk.

Dev markalarda çalıştıktan sonra bir süre Fransız Mia’da çalıştınız. Daha sonra da 2016’da Ono şirketini kurdunuz . Nedir bu Ono?

- Ben Mia’daki tecrübelerimden şunu öğrendim. Eğer başarılı olmak ve kalıcı bir şey yapmak istiyorsanız, pazara ihtiyacınız var. Ono pazarlama ekibi olarak  yaptığımız araştırmada, sanayiyle ilişkilerimizde gördük ki, gerçekten kargo sektöründe acil bir ihtiyaç var. Muhtemel dizel yasağı veya kargo araçlarının mal boşaltmak için yol üzerinde durarak trafiğin tıkanması, bunu hayati ihtiyaç kılıyor. Gereksiz bir egzoz gazı salınımı var. İnsanların sinirlerini bozuyor. Bu, yaşam kalitesini de gerçekten çok olumsuz etkiliyor. Burdan hareketle dedik ki, “Eğer insanları mobil kılmada yardımcı olacak bir ürün çıkarmak istiyorsak, paket nakliyatı tıkanıklığını ortadan kaldıralım. Böylece trafik aksın. Tıkanmasın. Paket tertemiz ve zamanında ulaşsın.” Proje böyle şekillendi.

EHLİYET GEREKMİYOR

Nasıl çalışır. En önemli özellikleri nedir?

- Bu bir yük bisikleti. Hem pedal hem elektrikle çalışan bir bisiklet. Sonuç olarak bir bisiklet. İnsan gücüyle giden bir araç olduğu için baterisi küçük. Baterisi küçük olduğu için bir dolum istasyonuna ihtiyacınız yok. Her yerde prize takıp doldurabilirsiniz. İkincisi, yasal olarak bir bisiklet olduğu için hem araç yolunda hem bisiklet yolunda kullanabilirsiniz. Bir ‘follow-me’ (takip) fonksiyonu var. Bisiklet gidiyor, araç da peşinden gidiyor. Yaya kaldırımında da kullanabilirsiniz. Böylece paket hizmetinde temiz, sessiz, araba yoluna bağlı olmayan, böylece trafiğe takılmayacağı için paketin zamanında ulaşmasını sağlayan çok farklı bir tasarım. Tüm dünyaya paket dağıtımı yapan en büyük kargo şirketleri ilgi duydu. Bisikletin arkasına takılan konteyner 2 ile 2.5 metreküp arasında yük hacmine sahip. 300 kilo alan bir hacim. Kargo şirketleri şunu da fark ettiler, dizel kargo  aracı için sürücü bulmak çok zor. Bisiklet olunca, çok farklı sürücü tipleri imkanı doğuyor. Sürücü belgesi olmayan gençler mesela. Sürücüyü hava şartlarından korumayı da düşündük. Kapalı bir kabin yaptık. Tabanı da kapalı. Böylece alttan da su almıyor. Önünde camı var. Tavanı var, sürücüyü yağmurdan yaştan koruyor. İçinde kaloriferi yok. Ama bisiklet hava şartlarına karşı korumalı. Sürücüsü ıslanmaz. Tüm bu bileşenlerle böyle bir ürün çıktı ortaya. İstanbul için çok ideal bir araç.

İSTANBUL İÇİN İDEAL

Neden İstanbul için ideal?

- Çünkü İstanbul’da trafik hep tıkalı. Benzin pahalı. Böylece trafiğin yükünü alıp, akmasını sağlar. Taksiye de dönüşebilir.

Ne zaman satılacak?

- Yazın testlere başlıyoruz. 2020 başında da üretime geçmeyi planlıyoruz. Almanya’da üreteceğiz. Binek araçtan, Ono kargoya, Ono taksiye kadar çeşitli  planlarımız var.

ELEKTRİĞİ GEÇ ALDILAR

VW bu süreci niçin önceden okuyamadı?

Bunu sadece VW’yle sınırlamak istemem. Tüm otomobil endüstrisi için geçerli bu. Şunu göz önünde tutalım: Otomobil, bugünkü haliyle muhteşem bir ürün. Mükemmel bir şey. Emniyetli. Güvenilir. İnsanları bir noktadan bir başka noktaya taşıyor. Çok çekici. İyi tasarlanmış. 100 yıl boyunca gelişmiş. Tamamlanmış, çok sayıda mühendis ona bağlanmış. Şimdiye kadar da iyi bir ticaret modeli. Alman otomobil endüstrisi kalite olarak da dünya birincisi. O nedenle bunu sorgulamak düşüncesi zor. Bu birinci nokta. İkinci nokta ise elektrikli otomobil yapan Mia, Tesla gibi şirketler bu sistemin tüm yapısını değiştirdiler. Buji yok, karbüratör yok. Motor yetkinliğine ihtiyaç yok. Çok basit ve kolayca elektrikle harekete geçen bir sistem. Bu da yeni oyuncuların piyasaya çıkmasına fırsat sunuyor. Yerleşmiş otomobil sektörü yeni oyunculara bu fırsatı vermek istemedi.

ELEKTRİKLİ OTOLARIN DON KİŞOT’U OLDUM

Mercedes’ten sonra VW’de tasarım bölümü başkanlığına transfer oldunuz. 2007’de Martin Winterkorn gelince şirketle yollarınız ayrıldı. Neden?

- Ben o değişiklik sırasında şirkette elektrikli otomobiller üzerinde çalışıyordum. Şirketin en başındaki değişiklik sonucunda elektrikli alternatif otomobillere ilgi duyulmadı. Ben bu konuya ağırlık verilmesinden yanaydım, o yüzden ayrıldım...

Ondan sonra Mia şirketinde elektrikli araç geliştirdiniz. İşler neden iyi yürümedi?

- Mia sayesinde uygun fiyatta elektrikli otomobil piyasaya çıkardık. Mia bugün de örnek, mükemmel bir tasarım. Mia’nın tek sorunu pazara çok erken çıkmış olmasıydı. O zaman bizim yaptığımız Don Kişot misali yel değirmenlerine karşı savaşmaktı. Ama tüm sanayi elektrikli otomobile karşıydı.

TASARIMCI OLMAK HEP HAYALİMDİ

Türkiye’de doğdunuz, Okul eğitiminizi Almanya’da yaptınız. Londra’da yüksek okul okudunuz. Dünya otomobil devleri Mercedes ve VW’de baş tasarımcı olarak çalıştınız. Türkçe bir söz vardır, “Hangi rüzgar attı sizi buralara?”

- Almanya’ya ailem vesilesiyle geldim. Babam 1962’de doktor olarak Almanya’ya geldi. Biz de onunla beraber geldik. Ben İstanbul’da doğdum. İstanbul Avusturya lisesine gittim. O nedenle Almanya’ya gelince, biraz Almanca biliyordum. Almanya’ya geldiğimde 16 yaşındaydım. İlk durağımız Dortmund oldu. Mönchengladbach kentinde liseyi bitirdim. Kassel Güzel Sanatlar Akademisi’nde tasarım okudum. Köln’deki Ford fabrikasının bursuyla Londra’da Kraliyet Sanat Koleji’ne (Royal College of Art) gittim. Sonra da mesleğe başladım. Ben hep otomobil tasarımcısı olmak istedim. Hayalimde hep tasarımcı olmak, kendi otomobil şirketimi kurmak vardı.

Okulu bitirir bitirmez hemen Mercedes’e girmek öyle kolay olmasa gerekir?

- Mercedes benim rüyalarımdaki şirketti. Öğrenci olarak, Mercedes’te tasarım bölümünde staj yapma şansı buldum. O zamanki tasarım bölümü başkanı Bruno Sacco, beni işe aldı. Okulu bitirince, burs aldığım için Ford’da çalışmam gerekiyordu. İki yıl Ford’ta çalıştıktan sonra Mercedes’e girdim.

Celal ÖZCAN - HÜRRİYET

LOJİPORT

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Lojistik Haberleri

İstanbul'da Ağır Kaldırma ve Taşımacılık Zirvesi
Lojistik sektörüne odaklanan SaaS platformu: LOJIMOD
E-Ticaret Lojistiği (Fulfillment) Nedir?
Antalyalı taşımacılardan 'C plaka' tepkisi
Beyoğlu Lojistik, AB operasyonlarını genişletecek