Solmaz, eğitim üssüyle ürünleri daha etkili ticarileştirmeyi hedefliyor
Türkiye’nin önde gelen entegre lojistik şirketlerinden Solmaz, firma bünyesinde çalışanlara yönelik eğitim salonu hazırladı. Salonun açılışı “Cumhuriyetin 2. Yüzyılında Solmaz’da Gelecek!” adlı etkinlikle gerçekleştirildi.
Türkiye’nin entegre lojistik hizmetler sunan öncü şirketi Solmaz, çalışanlarının hızla gelişen teknolojileri daha çabuk içselleştirmesi ve gelecek yıllara daha hızlı adaptasyonunu sağlamak için önemli bir adım attı. Şirket bünyesinde çalışanlara yönelik eğitim salonu hazırlandı. Salonun açılışı “Cumhuriyetin 2. Yüzyılında Solmaz’da Gelecek!” adlı etkinlikle gerçekleştirildi.
Etkinlikte bir konuşma yapan Solmaz Yönetim Direktörü Billur Barlın, eğitim salonunun açılışının teknolojik ve geleceğe yönelik bir vizyonla gerçekleştirilmesinin önemini vurguladı. “Burada gördüğünüz tüm giydirmeler, teknoloji şirketimiz POP'un katkılarıyla hayata geçirildi” diyen Barlın, “İnovatif bir bakış açısını benimsemek için çaba sarf ediyoruz. Solmaz İnovasyon Merkezinin Ar-Ge merkezi teşviki almasının en önemli nedenlerinden biri, araştırmacı kişiliğin teknoloji girişimine entegre edilmesidir” ifadelerini kullandı. Bu sayede, ürünlerin daha etkili bir şekilde ticarileştirilmesi ve iç operasyonlarda verimliliğin artırılmasını hedeflediklerini vurgulayan Barlın, “Müşterilerimize bu yenilikleri aktarırken en iyi nasıl sunabileceğimizi düşünmekteyiz. Örneğin, raporlama sistemleri içinde iş zekasını analitik olarak nasıl kullanabileceğimiz gibi konuları benimsemek, bu hedeflerimize ulaşmamıza yardımcı olacaktır” şeklinde konuştu.
PROF. DR. UĞUR BATI: TEKNOLOJİ STRATEJİNİN TEMEL TAŞI
Etkinlikte konuşmacı olarak yer alan Prof. Dr. Uğur Batı da şirketlerin gelecek planlaması yaparken teknolojik gelişmeleri dikkate almasının çok önemli olduğunu vurguladı. Teknolojinin günümüzde kurumlar ve şirketler için bir fantezi olmaktan çıkıp varlık yokluk meselesi haline geldiğine dikkat çeken Batı, “20 yıl önce, daha iyi teknolojilere sahip olan şirketler avantajlı bir konumdayken, günümüzde teknoloji eksikliği bir şirketin varlığını sürdürmesi için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Bu durum, her sektörde ve ekosistemde geçerlidir. Teknolojiyi anlamak ve geleceğe dair bir felsefe geliştirmek, kurumsal vizyonların ve stratejilerin oluşturulmasında kritik bir rol oynamaktadır. Gelecek kavramı, yalnızca bir öngörü değil, aynı zamanda stratejik planlamaların temel taşı olmalıdır. Şirketlerin, teknolojik gelişmeleri dikkate alarak vizyonlarını belirlemeleri ve stratejilerini buna göre şekillendirmeleri, sürdürülebilirlik açısından hayati öneme sahiptir. Bu yaklaşım, rekabet gücünü artırmakla kalmayıp, yenilikçi bir kültürün gelişimini de teşvik edecektir” dedi.
EN ÇOK UMUDA İHTİYACIMIZ VAR
Batı teknolojik gelişmelerin toplumda yarattığı etkiye ilişkin olarak ise “En çok umuda ihtiyacımız var. Çünkü umut duygusunda ciddi bir düşüş gözlemliyorum. Bir duygu geliştirmemiz gerekiyor; umut, insanı ayakta tutan, yaşatan ve öğrenmeyi sağlayan en temel unsurdur. Bu nedenle umut ile ilgili yeni bir görüş geliştirmeliyiz. Teknoloji doğası itibariyle nötrdür; onu iyi ya da kötü yapan şey, bizim onu kullanım biçimimizdir. Dolayısıyla, teknolojiye bir felsefe olarak yaklaşmalıyız. Teknolojinin nasıl kullanılacağına dair bir çerçeve oluşturmalıyız. Bu çerçeve umut dolu bir geleceğin inşasında bize rehberlik edecektir” ifadelerini kullandı.
LOJİPORT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.