Dr. Güntürk Üstün
“Southwest-Uçuş 1380" Kazasından Sonraki Dersler, Çıkarımlar Ve Öneriler
Temelleri Mart 1967’de atılan ama ilk resmi uçuşunu Haziran 1971’de gerçekleştirebilen Southwest Havayolları [Southwest Airlines], hem Birleşik Amerika’daki en büyük ticari havacılık kuruluşlarından biridir hem de tüm dünyadaki en büyük (toplam uçak sayısı ve yıllık taşınan yolcu miktarı bakımından) “düşük maliyetli havayolu” şirketidir. 57.000’i aşkın çalışanı, tümü farklı tiplerde Boeing 737’den oluşan 720 uçaklık filoya sahip Southwest’in genel merkezi Teksas eyaletinin Dallas metropolüdür. Filosundaki uçakların ortalama yaşı 10.7 yıl olan şirket, A.B.D.’deki 100 uçuş noktasına, yoğun seyahat sezonunda, günde 4.000'den fazla sefer gerçekleştirmektedir.
Birleşik Amerika dışında 10 ülkeye daha uçan Southwest’in iş modeli, iş disiplini ve iş etiği başta EasyJet ve Ryanair olmak üzere, ülkemizdeki Pegasus Hava Yolları da dahil çok sayıda sivil havacılık kuruluşu için büyük bir örnek ve esin kaynağı teşkil etmiştir.
Ayrıca Haziran 1971’den günümüze dek sadece A.B.D.’de değil bütün dünyadaki “güvenlik sicili” en kusursuz havayolu şirketlerinin ilk sıralarında yer alan Southwest, hiç ölümcül bir kaza (gökten düşerek zemine çakılma ya da gökte seyir halindeyken infilak tarzı) yaşamamasıyla da ünlüdür. Bununla birlikte, geçtiğimiz 17 Nisan günü havayolunun “güvenlik sicili”ni olumsuz biçimde etkileyebilecek son derece tehlikeli bir olay Pennsylvania semalarında yaşandı. Southwest Hava Yolları’nın 1380 numaralı New York [La Guardia Havalimanı] - Dallas [Love Field Havalimanı] seferini yapan Boeing 737-700 tipi uçağı kalkıştan 20 dakika sonra (Kuzey Amerika Doğu Sahili saatine göre 11:04’te) 32.500 fit/feet [yaklaşık 9.900 metre] irtifada iken sol [1 numaralı] motorunda ani bir patlama meydana geldi. Sonrasında patlayan motora ait enkaz parçaları uçağın gövdesindeki bir pencere camına isabet edip parçalanmasına ve 14A numaralı koltukta oturan 2 çocuk annesi, 43 yaşındaki bir banka üst düzey görevlisi olan yolcunun (Jennifer Riordan) aldığı darbelerden dolayı ölmesine yol açtı. Boeing 737’nin bayan kaptan pilotu Tammie Jo Shults [ve yardımcı pilot Darren Ellisor], soğukkanlılığını koruyarak adeta tek motorla uçmak zorunda kalan uçağı en yakındaki Philadelphia Uluslararası Havalimanı’na 15 dakika içinde güvenli şekilde indirmeyi başardı. 144 yolcu ve 5 mürettebat taşıyan uçağın 7 yolcusu da kazayı hafif yaralarla atlattılar. Sağlık görevlileri yolculardan Jennifer Riordan’ın ağır biçimde yaralanmasına rağmen, uçakta değil kaldırıldığı hastanede vefat ettiğini bildirdi.
Kaza sonrası NTSB (Amerikan Ulusal Ulaşım Güvenlik Kurulu) görevlileri yaptıkları ilk incelemenin ardından, kaza geçiren uçağın Amerikan-Fransız ortak girişimi “CFM International” şirketinin ürettiği CFM56-7B tipi “turbofan” motorlarından soldakinde “metal yorgunluğu” yüzünden bir pervane kanadının kırılmasına bağlı bir tür patlama yaşandığını açıkladılar. Amerikan Federal Havacılık Kurumu [FAA] da hazırlayıp, 20 Nisan’da yayınladığı ön raporda, “söz konusu tehlikeli durumun aynı tasarımdaki diğer jet motorlarında var olma veya gelişme riskinin mümkün olduğu”nu belirtti. Zaten çok kısa bir araştırma, yine Southwest’in aynı tip bir başka uçağının da (Uçuş 3472) Ağustos 2016’da sol motorundaki benzer bir bozulma ve yarattığı önemli hasar sonucu sorunsuz biçimde zorunlu iniş yaptığı ve hiç kimsenin yaralanmadığı gerçeğini ortaya çıkarmıştı. FAA raporunun en can alıcı bölümü ise 30 bin turu [1 tur = motor çalıştırma+kalkış+iniş+motor kapatma] geçmiş bütün CFM56-7B tipi motorlara 20 gün içerisinde ultrasonik muayene (her bir motor için 4 saat kadar süre gerektiriyor) zorunluluğunun getirilmesi. Bu karar, ABD içerisinde ilgili özelliklere sahip yüzlerce jet motorunu yakından ilgilendirmekte. Öte yandan yine aynı raporda, 17 nisan günkü Southwest kazasındaki motorun 40 bin turu tamamladığı açıklanmıştı.
Southwest’in bundan önce yaşadığı en ciddi olayın, 8 Aralık 2005’te yine aynı tip bir Boeing’in Chicago Midway Uluslararası Havalimanı’na yoğun kar yağışı altında indikten sonra pistten çıkarak havaalanının yanındaki ana yola kadar ulaşıp, orada en az üç otomobil ile çarpışması olduğu söylenebilir [Söz konusu kazada, uçağın çarptığı araçlardan birinde bulunan 6 yaşında bir çocuk hayatını kaybetmişti.]
Kelimenin tam anlamıyla “ucuz atlatılmış” Southwest Hava Yolları’nın 17 Nisan 2018 günü meydana gelen kazasından sonra sivil havacılık sektörünün kendi adına ortak belleğine not edeceği dersler, çıkarımlar ve önerilerin bir kısmı aşağıdaki maddelerde aktarılanlarla benzerlik gösterebilir. Anımsanacağı üzere, “En akılcı ve maliyetsiz tecrübe, başkalarının deneyimlerinden edinilendir” ve bu gezegenimizdeki her kurum/kuruluş ve birey için geçerlidir:
- Uçağın bayan kaptan pilotunun (Amerikan Donanması’nın ilk kadın pilotlarından biri) müthiş bir serinkanlılık ve profesyonellikle gerçekleştirdiği acil iniş sonrası bir kez daha anlaşılmıştır ki, yeterli eğitim ve deneyime sahip erkek ya da kadın pilotlardan oluşan kokpit ekipleri, havadaki olası bir trajediyi cinsiyetten bağımsız biçimde önleyebilme becerisine sahiptirler.
- Tıpkı kokpit ekibi gibi kabin ekibinin de benzer tüm durumlarda serinkanlı ve profesyonel davranması oldukça önemlidir. 1380 sefer sayılı Southwest uçağındaki 3 kabin görevlisinin de söz konusu kaza sırasında gerektiği gibi bir davranış sergilemeleri kabin içerisindeki kaos ve korku ortamının bir derece de olsa azaltılmasında kesinlikle olumlu rol oynamıştır.
- Doğallıkla, yolcu uçaklarında uçuş sırasında birdenbire beliren acil bir durum, kokpit ve kabin ekiplerinden çok koltuklarındaki yolcular üzerinde ürkütücülük ve ümitsizlikle karışık yoğun bir panik hali yaratır. İlgili Southwest kazasındaki yolcuların Philadelphia’ya sağ salim indikten sonra anlattıklarından, trajik olay sırasında kabine aşırı boyuta ulaşmamış genel bir panik havasının egemen olduğu ve sadece birkaç yolcunun yüksek sesle diğer yolculara moral vermeye çabaladıkları öğreniliyor. Kabullenilmesi ne denli güç olsa da, aşırı paniğin olası ölüme hiçbir olumlu katkısının bulunmadığının belki de artık hemen hemen bütün uçak yolcularınca benimsenilmesinin zamanı gelmiş olabilir. Ve tam bu görüşü savunurken, bir parantez açıp, oturduğu koltuğun yanındaki camın patlamasıyla bedeninin yarısına kadarı uçaktan dışarı sarkan ve başına, boynuna ve gövdesine aldığı şiddetli künt travma sonucu hayatını kaybeden Jennifer Riordan’ı, biri itfaiye görevlisi birkaç paniklemeyen yolcunun tekrardan uçağın içine çekmeye çalıştığını anımsatmakta yarar var.
- Motorun patlamasını ve saçılan parçaların uçağın bir camını parçalamasını takiben tüm yolcuların kabin basıncındaki ani düşme sonucu otomatikman açılan oksijen maskelerini düzgün biçimde [ağız ve burunlarını içine alacak şekilde] takmaları gerekirken, olay sırasında yolcuların akıllı telefonlarıyla çektikleri videolara dikkatlice bakıldığında görülen, bunun tam tersi bir tablo. Yolcuların belki de tamamının deneyimledikleri panikten ve/veya uçuş öncesi yapılan görüntülü-sesli acil durum video bildirimlerini önemsemediklerinden dolayı acemilikle gariplik arası hatalı davranışlarda bulunmaları, söz konusu bildirimlerin mutlaka iyice algılanması ve ayrıca koltuk ceplerindeki bilgilendirme broşürlerinin de özenle incelenmeleri gerektiğini açığa çıkarmış oluyor.
- Kazada yaşamını yitiren yolcunun ölümcül olay sırasında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı hakkında ilgililerce henüz net bir açıklama yapılmadı. Bununla birlikte, uçuş sırasında “emniyet kemerinin artık çözülebileceği” izni/uyarısı alındığında bile kemerin uçak varış noktasına inip de, ilgili alan terminaline park edene dek bağlı tutulması göz ardı edilemeyecek bir gerçeklik olarak beliriyor.
- Salt söz konusu “felaketin eşiğinden dönülmüş” kazayı temel alarak, yolcu uçaklarında cam kenarı herhangi bir koltuğun daha büyük risk taşıyabileceği iddiası hiç de gerçekçi bir yorum olmayacaktır. Nitekim kaza sonrasındaki günlerde, sivil havacılık uzmanlarının çoğu patlayan motora ait parçaların beklenenin aksine uçağın daha az risk taşıyan bir penceresinin camına çarparak ölümlü bir hasar yarattığına dikkat çekmişlerdir.
- NTSB’nin yaptığı ilk resmi açıklamadan, kazaya karışan 2000 yılı yapımı Boeing 737-700 tipi uçağın 15 Nisan pazar akşamı rutin teknik kontrolünün tamamlanmasına karşın, 17 Nisan salı günkü tarifeli seferinin 20. dakikasında “metal yorgunluğu” nedeniyle sol motorunun patlayarak devre dışı kaldığı ve “ölümcül bir tehlike” atlattığı öğrenildi. Çoğu otoriteye göre, tüm sivil havacılık tarihinin “en güvenilir ve en popüler yolcu uçağı” tanımlamasına layık görülen Boeing 737’nin Southwest kazasına karışan üyesinin görece yaşlı sayılabilmesine karşın, bu konuda uzmanların elinde henüz somut bir veri yok. Yine de, yolcu uçaklarının detaylı genel kontrollerinin sofistike yöntemlerle belki daha sık gerçekleştirilmesinin zorunluluğu yakın zamanda ticari havacılığın dünya genelinde öncelikli gündem maddeleri arasına girip yerleşecek gibi görünüyor.
- Yeryüzündeki hiçbir havayolu şirketi kendisinin %100 güvenli olduğu savını ileri süremez (ve sürmemelidir de). Southwest yadsınamayacak derecede dikkatli, ayrıca yolcu ve mürettebatını gözeten seçkin bir kuruluş olmasına rağmen, 47 yıllık geçmişinde 1380 sefer sayılı uçuşundakini andıran ya da andırmayan, önemli veya önemsiz belli sayıda kaza yaşamıştır. Havayolunun 17 Nisan 2018 günkü tek yolcu ölümlü kaza dışındaki diğer bütün kazalarında yolcularının ölmeyip sadece yaralanması [veya yaralanmaması], hiç şüphesiz şirketin hem kokpit ekiplerinin ustalığına, hem güçlü ve dayanıklı Boeing 737’lerinin teknik bakımını aksatmamasına, hem de “iyi şansına/güzel talihine” bağlanabilir.
Evet, uçmanın günümüzde hâlâ “en güvenli ulaşım şekli” olduğunu söyleyebiliriz, ancak havayolu şirketlerinin hayli uzun bir zaman diliminde hayli zor kazanılmış bu unvanı koruyabilmeleri için üzerlerine düşen ağır görevleri eksiksiz biçimde yerine getirmeyi kararlılıkla sürdürmeleri gerekmektedir.
Verimli günler ve gelecek pazarki yazımda görüşmek üzere.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.