Taşımacılıkta intermodal dönemi başladı
Yüklerin yeni bir işlem görmeden farklı taşıma sistemlerine aktarılarak ulaştırıldığı ekonomik, güvenli ve çevreci bir sistem olan ‘intermodal’e...
Yüklerin yeni bir işlem görmeden farklı taşıma sistemlerine aktarılarak ulaştırıldığı ekonomik, güvenli ve çevreci bir sistem olan ‘intermodal’e ilgi artıyor.
Yüklerin “üzerinde herhangi bir işlem yapmadan birden fazla noktaya birden fazla taşıma modeliyle taşınması” olarak tarif edilen intermodal taşımacılık, dünyada hızlı gelişiyor. FIATA Başkan Yardımcısı Kosta Sandalcı, “Payı yüzde 10’larda ancak önümüzdeki 5 yıl içinde yüzde 50’ye gelecek. Bizde toplamdaki payı sıfır yakındır” dedi. Türkiye’de ise daha yeni yeni geçiliyor. Ekol, Omsan, Mars, Alışan, TLS ve DHL gibi büyük firmalar bu hizmeti veriyor. Büyük firmalar yavaş yavaş başladı, konteyner, vagon yatırımı yapıyorlar.
“Çevreye saygılı” bir taşıma modeli olarak intermodalin gelişmesi için altyapı yatırımlarına önem verilmesi gerektiğini belirten Sandalcı, “Emniyet, süreklilik, hava şartlarından etkilenmeme gibi sayabilecek nice avantajları daha var” dedi. UTİKAD Başkanı Turgut Erkeskin de intermodal taşımacılığın zamanında teslim, düşük maliyet avantajı yanında verimli ve çevre dostu yaklaşımı nedeniyle en çok tercih edilen taşımacılık şekli olduğuna dikkat çekti.
‘Kamu desteği devreye girmeli’
İntermodal taşımacılık, yatırım gerektirdiği için büyük firmaların daha çabuk geçebildiği bir sistem. Ancak yurtdışında şirketler özellikle demiryollarının desteğini görüyorlar. Sandalcı Türkiye’de bu imkanın çok da işlemediği görüşünde. Sandalcı, “Örneğin operatör olarak bugün ülkemizde denizyolunda salt Türk şirketi olarak nitelendirebileceğimiz bir elin beş parmağını geçmeyen Ro - Ro hattı varken demiryolunda ise durum çok daha vahimdir” dedi. Sandalcı’ya göre Türkiye bu taşımaya açılmalı ve bu konuda kamu desteği de mutlaka devreye girmeli. Bu konuda önemli gelişme var. Ulaştırma Bakanlığı bünyesinde Tehlikeli Madde ve Kombine Taşımacılık Düzenleme Genel Müdürlüğü kuruldu. Bu adımla birlikte hem intermodal taşımacılığın yaygınlaşması hem de mevzuatının oluşturulması için önemli bir adım atılmış oldu.
‘Lojistik köyleri çok önemli’
Türkiye’de intermodal taşımacılığın geliştirilmesi için Büyük Anadolu Lojistik Organizasyonlar A.Ş (BALO) gibi şirketlerin yaygınlaşması gerekiyor. Çünkü, BALO’da olduğu gibi demiryolu, denizyolu, havayolu, karayolu bağlantıları kadar lojistik merkezler de kritik önem taşıyor. Ayrıca TCDD tarafından inşaatları devam eden 17 lojistik köy de bu açıdan büyük önem taşıyor. “Türkiye’de bugün intermodal taşımacılığa örnek teşkil edecek tek proje, UTİKAD’ın ortakları arasında yer aldığı ve büyük bir heyecanla desteklediği BALO projesidir” diyen UTİKAD Başkanı Turgut Erkeskin, Türkiye’de intermodal taşımacılığın gelişimi konusunda Marmaray’ın ardından Kars-Tiflis-Bakü Projesi ve İpek Rüzgarı Projesi‘nin tamamlanması ve ECOLPAF’ın faaliyete geçmesinin çok önemli olduğunu söyledi.
‘Demiryolu tekeli büyümeye engeldi’
Türkiye’nin coğrafi konumu ve lojistik avantajları ile intermodal taşımacılık için son derece uygun bir potansiyele sahip olduğunu belirten Erkeskin şöyle konuştu: “Bu modelin gelişmesinin önünde engeller olduğunu belirten Erkeskin, “En büyük engel demiryolu tekelinin kaldırılarak özel sektöre açılması ile aşılmıştır. Bundan sonraki aşama ise intermodal taşımacılığın en önemli sacayaklarından biri olan demiryolu taşımacılığının geliştirilmesi amacıyla kamu-özel sektör işbirliği ile altyapı yatırımlarına hız verilmesi ve mevzuatın bu çerçevede güncellenmesi olmalı.”
ARC Global Lojistik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı, DÜNYA Gazetesi yazarı Dr. Hakan Çınar, intermodal taşımacılıkta en önemli avantajlardan birinin de “maliyet” olduğuna dikkat çekti. Çınar, “İntermodal taşımacılığın en büyük avantajı maliyet yönünde ortaya çıkıyor” diye konuştu.
FIATA Başkan Yardımcısı Kosta Sandalcı: Dünyada payı yüzde 50’ye gidiyor, bizde ise sıfıra yakın
Artık ülkemizde de yavaş yavaş ‘intermodal’ taşımacılığın vazgeçilemeyecek bir taşıma modu olduğu anlaşılmaya başlandı. Tabii ki bu pek de kolay olmadı ve de salt karayolu taşımacılığının ister uluslararası ister ulusal bazda ülkemizde bir numaralı taşıma modu pozisyonunda bulunuyor olması süreci biraz daha uzatabilecektir. Vize kısıtlamaları, transit geçiş müsaadeleri, üçüncü ülke yükleme müsaadeleri gibi diğer suni engeller ise intermodal taşımacılığın uygulama ve adaptasyon sürecini hızlandıracağına kesin gözü ile bakabiliriz. Bugünkü şartlarda intermodal taşımacılığın uluslararası olarak değerlendirildiğinde tüm taşımaların içindeki payı kanaatime göre yüzde 10 seviyelerinde kalmaktadır. Bu oranın önümüzdeki 5 yıl zarfında asgari yüzde 50’ye çıkması hedeflenmelidir. Eğer ulusal durumumuzu değerlendirirsek intermoral taşımacılık oranının nerdeyse sıfıra yakın olduğunu söyleyebiliriz. Burada tabii ki en basta “’alt yapı yatırımlarına’’ öncelik verilmelidir ki intermodal taşımacılık gelişebilsin. Örneğin başlamış olan demiryolu alt yapı yatırımları gibi… Tüm bu söylenenlerden sonra maalesef ülkemize intermodal taşımacılığın yaygın bir taşıma modu olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Intermodal taşımacılığın en önemli faydası bana göre insan ve çevreye saygılı olması. Tabii ki bunun yanında emniyet, süreklilik, hava şartlarından etkilenmeme gibi sayabilecek nice avantajları daha var. Böyle bir durumda tabii ki kısıtlı nitelendirilebilecek olan bu hizmeti de büyük kurumsal firmalar verebiliyor… Hem operatör olarak (yurtdışında çoğunlukla demir yollarını arkalarına alıyorlar) hem de freight forwarder veya lojistik hizmet üreticisi olarak… Örneğin operatör olarak bugün ülkemizde denizyolunda salt Türk şirketi olarak nitelendirebileceğimiz bir elin beş parmağını geçmeyen ro – ro hattı varken demiryolunda ise durum çok daha vahimdir. Bizde daha kurulmuş tek şirketimiz mevcut; Büyük Anadolu Lojistik Organizasyonlar A.Ş (BALO) bu nitelikte! Bu sektörde faaliyet gösteren diğer şirketlerin tümü yabancı menşelidir. Hizmetlere baktığımızda ise hem denizde hem karada mevcut geçerli şartlar doğrultusunda pek bir sıkıntının mevcut olmadığını gözlemleyebiliriz. Burada tabii ki hem sektörün hem de bu hizmeti kullanan son kullanıcıların bir gerçeği daha bilmeleri ve kendilerini buna göre hazırlamaları gerekmektedir. O da transit suresinin intermodal taşımacılıkta hiç bir zaman salt karayolu ile yapılan taşımalarda ulaşılan transit süresine yaklaşamayacağıdır. Son olarak ülkemizin de artık çok daha hızlı bir sekelde intermodal taşımacılığa alışması ve siyasi otoritenin de bu taşıma modunu desteklemesi gerektiğini düşünüyorum.
UTİKAD Başkanı Turgut Erkeskin: BALO projesi bu konuda önemli ve örnek bir girişim
Intermodal taşımacılık, zamanında teslim, düşük maliyet avantajı yanında verimli ve çevre dostu yaklaşımı ile tüm dünyada en çok tercih edilen taşımacılık şekli. Bu anlayışının henüz yeni yeni oluşmaya başladığı Türkiye, coğrafi konumu ve lojistik avantajları ile intermodal taşımacılık için son derece uygun bir potansiyele sahip. Diğer yandan ekonomik büyüklüğü ve Ortadoğu, Körfez Ülkeleri, Kafkasya, Balkan Ülkeleri, Asya ve Avrupa’ya olan yakınlığı nedeniyle hem ikili ticaret hem de 3. ülke taşımaları bakımında elverişli bir konumu nedeniyle intermodal taşımacılığın hızla gelişimi için uygun bir yapıya sahip. Türkiye’de intermodal taşımacılığın önündeki en büyük engel, demiryolu tekelinin kaldırılarak özel sektöre açılması ile aşıldı. Bundan sonraki aşama ise intermodal taşımacılığın en önemli sacayaklarından biri olan demiryolu taşımacılığının geliştirilmesi amacıyla kamu-özel sektör işbirliği ile altyapı yatırımlarına hız verilmesi ve mevzuatın bu çerçevede güncellenmesi olacaktır.
Ulaştırma altyapısının intermodal taşımacılığı uygun hale getirilmesi için demiryolu, denizyolu, havayolu, karayolu bağlantıları kadar lojistik merkezler de kritik önem taşıyor. Bu nedenledir ki, UTİKAD olarak üzerinde hassasiyetle durduğumuz Lojistik Master Plan’ın bir an önce hayata geçmesi gerekiyor.
Diğer yandan, Türkiye’de intermodal taşımacılığın gelişimi konusunda Marmaray’ın ardından Kars-Tiflis-Bakü Projesi ve İpek Rüzgarı Projesi‘nin tamamlanması ve ECOLPAF’ın faaliyete geçmesi önem taşıyor. Türkiye’de bugün intermodal taşımacılığa örnek teşkil edecek tek proje, UTİKAD’ın ortakları arasında yer aldığı ve büyük bir heyecanla desteklediği BALO projesidir. Bu tür projelerin sayısının hızla artması için ise özel sektörü, gerek demiryolu gerek denizyolu gerekse de havayolu taşımacılığı alanından yatırım yapmaya cesaretlendirecek, fiziki ve hukuki ortamın yaratılması ve teşviklerle desteklenmesi önem taşıyor. Ülkemizde bu alandaki faaliyetler daha çok yabancı firmalar eliyle yapılıyor. Buna istinaden, BALO projesinde örneğinde olduğu gibi yerli girişimci ve yatırımcıların desteklenmesi, bu alana yatırımların teşvik edilmesi gerekir.
ARC Global Lojistik A.Ş. Yön. Kr. Başkanı, DÜNYA Gazetesi yazarı Dr. Hakan Çınar:
En büyük avantajı maliyet yönünden ortaya çıkıyor
İntermodal son dönemde yaygınlaşmaya başladı. Firmaların daha ekonomik, süre açısından dezavantajlı duruma düşmeyecekleri alternatif çözüm arayışlarına yönelik sunulan bir çözüm şekli olarak değerlendirebileceğim intermodal taşımacılık, her geçen gün daha fazla kullanılır duruma geldi. Genellikle büyük firmalar daha fazla bu hizmeti verebiliyor. Ancak, her geçen gün yaygınlaşıyor ve orta ölçekli firmalar da bu hizmeti verebilir hale geliyor. İntermodal taşımacılığın en büyük avantajı maliyet yönünde ortaya çıkıyor. Taşımacılıkta optimum çözüm nedir diye sorduğunuzda, verilebilecek en doğru cevap intermodaldir.
Aysel YÜCEL- DÜNYA
LOJİPORT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.