TAYSAD'dan otomotivin 2020'si

Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Burhanoğlu, Türkiye'nin, otomobil pazarında 2020'lerdeki payının yüzde 1,1, hafif ticari araçtaki payının 2,7, ağır vasıtadaki payının ise yüzde 2,1 olarak öngörüldüğünü bildirdi

Burhanoğlu,otomotiv ve yan sanayinin eskiden kalite odaklı bir pazarken, bugün artık yenilik odaklı pazar haline dönüştüğünü belirtti. TAYSAD olarak misyonlarının, dünya otomotiv pazarında Türkiye'nin payını artırmak ve bu payda yan sanayinin katma değerini yükseltmek olduğunu ifade eden Burhanoğlu, otomotiv sanayinin kurtuluşunun bir master plan çerçevesinde, ortak hareket etmekten geçtiğini düşündüklerini, bunun için de master plan konusunda sektördeki sivil toplum kuruluşları ile bir çalışma yaptıklarını dile getirdi.

''PAZAR YENİLİK ODAKLI HALE DÖNÜŞTÜ''

 Türkiye'nin 2006'da 80 milyar doları geçen ihracatının 14,5 milyar dolarının otomotiv pazarına ait olduğunu anımsatan Burhanoğlu, 2006'da otomotiv sektörünün yaptığı ihracatla ihracat şampiyonluğunu ilan ettiğini belirterek, şunları söyledi: ''İhracatta yan sanayimizin payı ise 4,2 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yeni konseptlere gebe olan pazarımız, eskiden kalite odaklı bir pazarken, bugün artık yenilik odaklı bir pazar haline dönüştü. Bu anlamda genel olarak dünyadaki otomobil trendlerine baktığımızda, pazardaki değişikliklerin ve yeni trendlerin başında müşteri odaklılık, fiyat erozyonu, model çeşitliliği, her ne kadar zıt gibi görünseler de küreselleşme ve yerlileşme, özellikle Avrupa'nın kendini koruma altına alması dolayısıyla zorlayıcı çevre regülasyonları, çoğalan elektronik bağımlılık ve üretici markaların birleşmesiyle oluşan üretici konsolidasyonu geliyor.''

SANAYİDEKİ EN YENİ TRENDLER

Burhanoğlu, sanayideki en yeni trendlerin ise sistem tedarikçiliği, tedarikçilerin konsolidasyonu, rekabet öncesi işbirliği, bunun daha ileri safhası olan platform teknolojisi, hızlandırılmış proje ve yenilik, malzeme değişiklikleri ve yeni dağıtım ağı ve servis anlayışı olarak özetlenebileceğini söyledi. Geleceğin otomobil pazarı ve sanayi trendlerinin yanı sıra rakamlardan oluşan projeksiyon çalışmalarına bakıldığında çıkarılacak önemli dersler olduğuna dikkati çeken Burhanoğlu, şunları kaydetti: ''Price Waters Coopers'ın yaptığı çalışmaya göre Türkiye'nin, otomobil pazarında 2020'lerdeki payı yüzde 1,1, hafif ticari araçtaki payı 2,7, ağır vasıtadaki payı ise yüzde 2,1 olarak öngörülüyor. Misyonumuzu, dünya otomotiv pazarından pay almak olarak belirledikten sonra, yaptığımız çalışmalar doğrultusunda bu hedefi yüzde 3 olarak somutlaştırdık. Ancak otomobil pazarında bu hedefe ulaşmamız oldukça zor görünüyor. Ancak hafif ticari araç pazarında, ki hepimiz onu hedefliyoruz, yüzde 3'leri yakalamamız mümkün. Ben, yüzde 3'lük pay oranını da geçeceğimize hatta Avrupa'da hafif ticari araç pazarında lider olacağımıza inanıyorum. Yapılan projeksiyon çalışmalarında, gelecekteki otobüs ve kamyon pazarındaki payımız yüzde 2,1 olarak öngörülmüş. Ancak biz, Avrupa otobüs pazarında uzak ara lider olduğumuzu, kamyon pazarında da oldukça iyi bir konumda olduğumuzu, dolayısıyla her iki pazarda da ciddi bir şansımız olduğunu biliyoruz.''

DEVLETTEN BEKLENTİLER

Türkiye'nin dünya otomotiv sektöründeki üretim ve ihracat payını artırmak için devleten beklentileri olduğunu dile getiren Burhanoğlu, şöyle devam etti: ''Artık markaların ülkesel rekabetleri söz konusu ve burada devletimize ciddi bir pay düşüyor. Biz, ülkemizin bu rekabette yarışır bir konumda olması gerektiğini düşünüyoruz. Devletimizin görevi, markaların ülkesel rekabetinde Türkiye'yi yarıştırabilecek bir ortam sağlamak olmalıdır. Bunun için istikrarlı ve kararlı politikalar, sektörel hedeflerde stratejik işbirliği, AB uyum yasaları, sınai mülkiyet haklarının korunması, yatırım, ihracat ve Ar-Ge teşvikleri, doğru vergi politikaları, güvenli ve ucuz enerji, bilimsel kurumlara destek sağlanmalıdır. Sonuç olarak otomotiv sanayinin en büyük ortağı olan devletimiz, bu kazancına sahip çıkmalıdır.'' Türkiye'nin, özellikle finansman ve maliyetleri konusunda Brezilya ile kafa kafaya giderken, elektrik ve petrol fiyatlarında lider durumda olduğunu öne süren Burhanoğlu, genel itibarla makroekonomik göstergelerin son 4 yılda son derece olumlu olduğunu, cari açığın kırılganlık yarattığını, ihracatın ithalata bağımlılığının arttığını, yatırım-üretim-ihracat zincirinde rekabet sorunları yaşandığını, yabancı sermayede ve özellikle yabancı yatırımlarda ''kaçış'' olduğunu iddia etti.

OTOMOTİV PARÇA ÜRETİCİLERİNİN DURUMU

Burhanoğlu, otomotiv parça sanayinin bir taraftan girdi maliyetlerinin yükselmesi, diğer taraftan ana sanayiden gelen fiyat baskısı altında olduğunu dile getirerek, şunları söyledi: ''Yan sanayi olarak bizler, arada sıkışmış durumdayız. Bu durumda çıkış arıyoruz. Küresel gelişme, Ar-Ge ve teknoloji, müşteri çeşitlendirme ve faaliyet verimliliği bizi kurtaracak olan noktalar. Ancak bizim de, başarı gösterdiğimiz ve kazanç sağladığımız, tedarik zinciri, sistem üreticisi gibi konuların dışında satış, pazarlama, tasarım, Ar-Ge, proje ve yatırıma eğilmemiz gerekiyor. Ayrıca hem ana sanayi hem de yan sanayinin konsantre olması gereken bir başka konu da satış sonrası yedek parça. Müşteri memnuniyet anketlerinin yüzde 56'sının tedarikçi ürünleri ile ilgili olduğunu düşünerek, müşterimizin son kullanıcı olduğuna inanırsak, yaptığımız ürünlerde işlevsellik, performans, konfor, güvenlik, uzun ömürlülük, geri dönüş oranının düşüklüğü, rakip analizi ve kıyaslama sağlarsak fırsat yaratırız. Unutmamak gerekir ki, tedarikçi de küresel pazarda kabul gören bir marka olmalıdır. Bunun için de, güçlü ve gelişmeye açık alt yapısı, verilen marka mesajına uygun ürün geliştirme kapasitesi, başarı öyküleri, sürdürülebilir güveni, bilinirliği, yenilik ve kalite ortamı olmalıdır. Ayrıca tanıtımına önem vermesi, maliyet düşürmeye yardımcı olması ve nihai ürünü satılabilir kılması gerekmektedir.''

LOJİPORT