Türkiye, krizin bedelini ödüyor
Dünya, tarihin en büyük ekonomik krizini yaşarken, Türkiye de bundan payına düşeni aldı. Son 20 yılda 1994 ve 2001'deki krizlerde ekonomisi büyük darbe...
Dünya, tarihin en büyük ekonomik krizini yaşarken, Türkiye de bundan payına düşeni aldı. Son 20 yılda 1994 ve 2001'deki krizlerde ekonomisi büyük darbe yiyen Türkiye, son yıllarda siyasî istikrar sayesinde başta büyüme, ihracat ve enflasyon olmak üzere bütün göstergelerde başarılı sonuçlara imza atmıştı. Küresel krizin dalgaları, bu süreci sekteye uğrattı. Ancak son krizle öncekileri arasında temel bir fark göze çarpıyor. 1990'larda dünya ekonomileri hızlı bir büyüme sürecinde iken Türkiye kendi yapısal problemlerinden kaynaklanan darboğaza girmişti. Son krizde ise ABD'de başlayan ve bütün dünyaya yapılan bir dalgalanmanın etkisiyle sarsıldı.
Bugün değerlendirme raporlarında krizin dünyayı etkisi altına alması 2008'in son çeyreği olarak kabul ediliyor. Hem merkez bankaları hem de IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kurumlar, zararın 400 milyar dolar ile 1 trilyon dolar arasında gerçekleşeceğini tahmin ediyordu. 15 Eylül'de Lehman Brothers'ın iflası bir yandan insanların kafasındaki 'Too big to fail (iflas edemeyecek kadar büyük)' kavramına inancı zedelerken, diğer yandan dünyanın her yerinde Lehman ile iş yapan finans kurumlarında tedirginliğe sebep oldu. Dalgaların, sağlam duruş sergileyen bankacılık sistemi sayesinde Türkiye'ye geç ulaşması, neredeyse zarar görülmeden bu işten kurtulunacağı yanılsamasına sebep oldu. Lehman'ın iflasında bir ay sonra Başbakan Tayyip Erdoğan, "Kriz belki bizi teğet geçecek, belki biraz dokunduracak, ama malum ülkelerin bu krizden nasibini alması gibi bir şey Türkiye'de kesinlikle olmayacak." dedi.
BATI'DAKİ DARALMA İHRACATI VURDU
Geçen yılın son çeyreği, bütün dünyada olduğu gibi, son yıllarda sürekli büyüme performansı gösteren Türkiye'de de göstergelerin tersine döndüğü zaman oldu. Derinleşen kriz ülke ekonomilerinin finans sistemlerinden girerek reel sektörde onarılması güç yaralar açıyordu. Piyasalarda güven zedelenmiş, bankalar tedirginlikle kredi musluklarını kısmıştı. Başbakan Erdoğan'ın sert çıkışlarına rağmen küçük ve orta boy işletmelere destek kamu bankaları yoluyla verildi. Avrupa'da krizin tüketimi sert bir şekilde vurması Türkiye'nin bu ülkelere olan ihracatını kötü etkiledi. Yıllık 140 milyar doları geçmesi beklenen ihracat rakamlarında arka arkaya revizyona gidildi. Türkiye, Afrika gibi küresel krizden nispeten daha az etkilenen ülkelere ihracatı çözüm olarak görmeye başladı. İhracatın azalması reel sektörde işçi çıkarmalara sebep oldu. İhracatın lokomotifi otomotiv sektörünün ihracatı yüzde 50'den fazla düşünce üretim durma noktasına geldi. Aynı şekilde beyaz eşya da benzer akıbetle karşı karşıya kaldı. Başbakan Erdoğan, kasım sonunda yeni bir ekonomik tedbir paketinin tamamlanmak üzere olduğunu, başta reel sektör olmak üzere her sektöre destek sağlanacağını açıkladı. Krizin tepe noktasına ulaşmış ve inişe geçmiş durumda olduğu ifade eden Başbakan, "Ancak bu büyük krizin etkileri şüphesiz daha uzun bir zamana yayılacak ve telafisi de zaman alacaktır." dedi. Paketteki vergi indirimleriyle otomotiv ve beyaz eşya sektöründe satışlar tekrar açıldı. Dış pazarlardan ümidini yitiren ülkeler iç pazarı canlandırmaya yönelik girişimlerde bulunmaya başlamıştı. Türkiye'de de ekonomi yönetimi ile TOBB gibi meslek örgütlerinin öncülük ettiği 'Kriz varsa çare de var' benzeri tüketimi artırmaya yönelik kampanyalar başlatıldı.
2009'un rakamları açıklanmaya başladığında krizin yıkıcı etkileri ortaya çıktı. İlk çeyrekte sanayi üretimi yüzde 21 düşmüş, Türkiye yüzde 13,8 küçülmeyle görülmemiş bir daralma yaşamıştı. Bu rakam geçen hafta 14,3'e revize edilirken, aynı gün açıklanan yüzde 7'lik ikinci çeyrek küçülme rakamı, nispi bir iyileşmeyle birlikte büyük bir düşüşe işaret ediyordu. Nisan ayında G-20 toplantıları için Londra'da bulunan Erdoğan, krizin ekonomiye olumsuz etkilerini azaltmak konusunda IMF ile görüşmelerin devam edeceğini açıkladı. Başbakan, "Kriz bizde sürtünme yapacak, aşındırma olacak, ama bizi en az etkileyecek." diye konuştu. Kriz ortamında işsizliğin yüzde 13,6'ya çıkmasıyla ilgili olarak da Erdoğan, İspanya'da bu oranın yüzde 15'e çıktığına işaret ederek problem yaşayan tek ülkenin Türkiye olmadığını kaydetti.
ZAMAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.