2009, 2010 ve sonrası

Lehman Brothers’ın 15 Eylül 2009’da iflasını açıklaması, dünyanın son 15 ayda yaşadığı ekonomik krizin sembolik başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Bugünlerde; bir kısım uzman “krizin bitiyor olmasına yönelik düzelme sinyallerinin” geldiğini ileri sürerken bir kısım uzman ise Dubai, İngiltere ve Yunanistan’daki olumsuzlukları “krizin henüz bitmediğinin” işareti olarak göstermektedir. Dünya Ticaret Örgütü (WTO) tarafından yayınlanan rapora göre; küresel talebin giderek daralması sonucunda 2009 yılının sonu itibarıyla dünya çapında ihracat % 9 oranında daralmıştır. UND’nin 2009 Sektör Raporu’na göre Türkiye’nin 2009 yılı ihracatı % 22,6 ve ithalatı ise % 30,3 azalmıştır. Geçen 15 ay süresince küresel nakliye ve lojistik faaliyetleri de olumsuz etkilenmiştir. Örneğin; TEU bazında konteyner hareketi % 17 – 20 azalmış, havayolu kargo taşımaları % 20’den fazla düşmüş ve 2008 yılının Temmuz ayı ortalaması 14.500 olan Baltic Freight Index, yılın sonunda 1760 puana gerilemiştir. Ayrıca; 2008 ile kıyaslandığında küresel bazda çalışan önemli lojistik firmalarının cirosu % 15 – 17 azalmış, operasyonel karlılığı % 25 – 30 düşmüş ve personel sayısı da % 10 – 15 azalmıştır. Türkiye’deki bazı önemli lojistik firmalarının cesaret verici mesajlarına karşın irili ufaklı birçok lojistik firması, olumsuz etkilenmiştir. UND’nin 2009 Yılı Sektör Raporu’na göre; Türkiye’deki bazı uluslar arası nakliye firmaları filolarının % 25’ini parka çekmiş, Türkiye’nin “Navlun Gelirleri” % 12 düşmüş, Avrupa’ya karayolu sefer sayısı % 23 azalmış, geçiş belgesi ve TIR Karnesi sayıları % 18 gerilemiştir. 2010 yılı Türkiye ve Türk lojistik sektörü için nasıl bir yıl olacak ? Bunu tahmin etmek çok zor. Tahmin etmek yerine Türkiye’nin ve lojistik firmalarımızın sanki kriz olmamış gibi çok daha verimli, çok daha etkili, çok daha etkin ve çok daha fazla “gerçekten” müşteri odaklı olmak için çalışmalıdır. Müşteri odaklı olmak için lojistik firmalarının müşterilerini iyi anlamaları gerekir. Öte yandan; Cap Gemini’nin The State of Logistics Outsourcing 2009 3PL” çalışması Lojistik Hizmet Alanlar ile Lojistik Firmalarının bir birlerini tam olarak anlamadığı göstermektedirt. Örneğin; Müşteriler, lojistik firmaları ile yaşadıkları en önemli sorunlardan bazılarını “Mevcut işlerde sürekli iyileştirme yapılmaması” ve “Proje Yönetimi bilgi, beceri ve yeteneklerinin eksik olması” olarak görürken lojistik firmaları bunları “daha az önemsiz” değerlendirmektedir. Her iki tarafın sorunlara ve beklentilere bakış açısı farklıdır. 6 – 7 Ekim 2009’da Brüksel’de yapılan “Global Distribution Strategies” Konferansında müşteriler, lojistik firmalarından “daha fazla değer katacak çözümler istediklerini” belirtmişlerdir. 2009 yılında dünya ölçeğinde çalışan firmalar, kendi dertlerine düştüğü için 2004 – 2008 yılları arasında küresel bazda görülen büyük ölçekli satın almalar veya birleşmeler yaşanmamıştır. Öte yandan; Türkiye’de 2010 veya 2011 yıllarında, Türk firmaları arasında satın alma veya birleşmeler ile yurt dışı merkezli şirketler (yatırım ve girişim sermayesi veya küresel lojistik firmalar) tarafından satın alma ve birleşmelerin görülmesi şaşırtıcı olmayacaktır. Yaşadığımız ekonomik kriz; Tersine Küreselleşme düşüncesinin çok daha fazla dile getirilmesine yol açmıştır. Tersine Küreselleşme, hem uluslar arası coğrafya da hem de ülkelerin kendi coğrafyasında, yeni tedarik zincirlerini oluşturacaktır. Böylece; çok uzun ve aynı oranda riskli tedarik zincirleri yerine yakın coğrafyalara yoğunlaşma başlayabilecektir. Cap Gemini’nin yukarıda bahse konu olan çalışmasında Lojistik Hizmet Alan Firmaların “nakliye maliyetlerini düşürmek, daha kısa sürede daha sık sevkiyatlar yapabilmek ve operasyonel risklerin etkilerini daha aza indirebilmek için yakın coğrafyadan tedarik fırsatlarını değerlendirmeyi ve böylece tedarik zincirlerini yeniden yapılandırmayı düşündükleri” vurgulanmaktadır. Türkiye; kendisi ve yakın coğrafyasını da organize ederek Avrupa için çok daha önemli bir tedarik ülkesi haline gelecektir.Bu da; Türkiye’deki lojistik firmalarının, kendilerini “Tersine Küreselleşmeye” hazırlamasını gerektirebilir. Bu durum; Türkiye’de lojistik sektörüne yatırım yapmak isteyen yabancı firmaları daha ciddi düşünmeye yönlendirebilecektir. Yaşanan bu kriz, sadece Uluslar arası ticaret ile büyümenin sağlıklı olmadığını göstermiştir. Bu da ; Türkiye’de yurt içi tüketim ve bunu destekleyecek üretimin çok daha önemli hale getirebilecektir. Bundan dolayı; Türkiye’deki lojistik firmaları yurt içi lojistik operasyonlarını (dağıtım, coğrafi yayılım gibi) ve organizasyonlarını güçlendirmelidir. Yaşanan bu kriz Lojistik firmalarına daha verimli çalışmak için sürekli iyileştirmeler yapmak ve müşterilerini daha iyi anlayarak gerçekten müşteri odaklı olmak için bazı sinyaller vermiş olmalıdır. Ayrıca; değişmesi muhtemel Tedarik Zinciri yapısına hazırlıklı olunmalıdır. Cap Gemini’nin çalışması “Lojistik Hizmet Alan Firmaların, lojistik firmalardan daha iyi operasyonel risk yönetimi ve çevre duyarlı çalışmaları gerektiği” beklentilerini de ortaya koymaktadır. Lojistik firmaları riskleri özellikle operasyonel riskleri iyi yönetmeli ve çevreye daha duyumlu olacak özellikle sera gazı ve CO2 salınımını azaltacak tedbirleri almalı ve uygulamalıdır. Lojistik firmaları; operasyonel alt yapıyı güçlendirmek ve operasyon becerisine önem vermenin yanı sıra müşteri hizmetleri ve pazarlama yönetimine de önem vermelidir.

Bu yazı toplam 1758 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.