"3. köprüden gideceksin "dayatması 35 bin ton akaryakıtın heba olmasına neden oluyor
Tüm Otobüsçüler Federasyonu (TOF) Başkanı Mustafa Yıldırım İstanbul’a giriş çıkışlarda kullanmaya zorlandıkları Yavuz Sultan Selim Köprüsü nedeniyle tonlarca akaryakıtın boşa harcandığını söyledi.
Tüm Otobüsçüler Federasyonu (TOF) Başkanı Mustafa Yıldırım, İstanbul Büyük Otogarı’ndan günlük çıkan otobüs sayısının 2 bin 500’lerden bin 300’lere gerilediğini belirterek, otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin yüzde 50 indirilmesini, biletteki KDV oranın da yüzde 1’e çekilmesini istedi. İstanbul’a giriş çıkışlarda kullanmaya zorlandıkları Yavuz Sultan Selim Köprüsü nedeniyle her yıl 35 bin ton akaryakıtın boşa harcandığını belirten Yıldırım, tüm köprülerden geçmelerine izin verilmesini talep ettiklerini söyledi.
Türkiye'de insanların ekonomik nedenlerle hareketlerini kısıtladığını aktaran TOF Başkanı Mustafa Yıldırım, şehirler arası otobüs seferlerinin neredeyse yüzde 50 düzeyinde gerilediğini bildirdi. Şehirlerarası taşımacılık yapan otobüs firmalarının vergi ve başkaca borçlarını ödeyemez hale geldiğini anlatan Yıldırım, "Dolayısıyla bu sonbahardan itibaren sektörden çekilmeler ve iflaslar yaşanacağını öngörüyoruz” dedi.
“Mutlaka ulaşımı, vatandaşın satın alma gücünü aşmayacak şekilde iyileştirmemiz lazım ama bizim maliyetlerimiz artarken tasarruf sağlamamız mümkün değil” diyen Yıldırım, sektörün içinde bulunduğu zor durumu ve taleplerini anlattı. Yıldırım, şunları söyledi:
'Kara yolu taşımacılığı yapılamaz hale geldi'
Salgın sürecinden çıktık. Sektör, üç yıl bu sürecin yarattığı sorunlarla boğuşuyordu. Birdenbire petrol krizi çıktı. Tabii bu, sadece Türkiye'nin değil dünyanın da sorunu. Petrol fiyatları Ukrayna-Rusya savaşıyla beraber tırmanmaya başlayınca kara yolu taşımacılığı yapılamaz hale geldi.
'Ekonomik nedenlerle insanlar hareketlerini kısıtladı'
Bizim maliyetlerimiz artarken bir taraftan vatandaşın da maliyetleri arttı. Hareketlilik katsayısı son derece düşük. Bayram öncesindeyiz, temmuz ayındayız, okullar kapandı ancak hareketlilik yok. İstanbul Otogarı'nda bugün çıkması gereken araç sayısı 2 bin 500, şu anda bin 300 otobüs çıkıyor. Bu, Türkiye'de insanların ekonomik nedenlerle hareketlerini ne kadar kısıtladığını gösteriyor. Hatta şu an bu bin 300 rakamını bile iyimser bir rakam olarak görüyorum.
'Geçmiş yıllara göre otobüs yolcusu azaldı'
Şu anda otomobille yola gitmek çok maliyetli olduğu için insanlar otomobil kullanmıyor. Şehirler arası mesafelerde otobüsle gitmeyi tercih ediyorlar. Bu da otobüs yolcusunda bir artış sağladı ama geçmiş yıllarla mukayese edildiğinde yarıya bile gelemedik.
'Hava ve demir yolları zararını sübvanse eden bir yapı var'
Nereye gidiyoruz diye bakıyoruz. Devlet hava yolları bizim sektörden çok ciddi bir yolcu aldı. Demir yolları da yine devlet tarafından sübvanse ediliyor. Demir yolları şu anda 150-160 lirayken vatandaş bağırıyor. Halbuki dünyanın hiçbir yerinde 400 kilometrelik mesafeye hızlı trenle 150 TL’ye gidemezsiniz. Fiyatlar 80 eurodur, 90 eurodur. Şu anda uçak ile otobüs biletleri neredeyse birbirine teğet noktada. Bizde de maliyetler artıyor ama hava ve demir yollarının zararını sübvanse eden bir yapı var.
'Maliyetleriniz artıyor'
Petrol fiyatları tırmanmaya devam ederse bırakın ulaşımı, hayatın her alanı yaşanmaz hale gelecek. Onun için akaryakıt üzerindeki vergilerden bahsediyoruz ve devletin en büyük gelirlerinden bir tanesi akaryakıttan aldığı KDV, ÖTV. 'Bunun bir kısmını almasın' veyahut da 'Bir süre almasın' dediğimizde çarklar dönmüyor. Dolayısıyla devletten isteklerimiz var. Özellikle otoyol, köprü ücretleri, akaryakıt fiyatlarına paralel olarak bunlarda çok büyük artışlar oldu. Kiralar, personel giderleri, vergiler de çok arttı. Bütün bunları üst üste koyuyoruz, bir de karşımıza demir yolu ve hava yolu çıkıyor. Devlet tarafından sübvanse ediliyorlar. Yolcumuzu düşük fiyatlarla alıyorlar. Maliyetleriniz artıyor, yüksek vergilere muhatap oluyorsunuz.
'İthal ettiğimiz akaryakıtın 35 bin tonu boşa harcıyoruz'
Bir örnek verecek olursak; İstanbul’dan Anadolu istikametine giden bütün otobüslerin Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü kullanması bir zorunluluk. Gidiş-dönüşte 140 kilometre fazla yol yapıyoruz. 140 kilometrede 40 litre yakıt kullanılıyor. 40 litre yakıtın bugünkü fiyatı bin 200 lira. Ayda 35 bin TL’ye yakın akaryakıt farkı ödüyoruz. Aynı parayı Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne ödeyelim, 40 litre yakıtın parasını boşa harcamayalım. İthal ettiğimiz akaryakıtın yılda 35 bin tonunu boşa harcıyoruz. Bu, cari açık oluşturuyor. Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı’nın bir irade koyup bayramdan önce müjde vermesini bekliyoruz ama bugüne kadar bir ses çıkmadı. Defalarca talep edildi.
'Bize bütün köprülerin serbest olması lazım'
Toplu taşıma yaptığımız için geçiş önceliğimiz olması lazım. Bize bütün köprülerin serbest olması lazım. Otomobilden öncelikli olmamız lazım. Kaldı ki İstanbul'un iki yaka arasındaki geçişler günlük 600 ile 700 bin araç. Bizim toplam bin tane arabamız geçecek. Bin tane otobüsün oradaki trafiğe bir etkisi de de yok. Dolayısıyla saatte 40 araba Boğaz köprülerinin trafiğini olumsuz etkilemez diye düşünüyoruz. Bunun dikkate alınmasını bekliyoruz.
KDV oranı yeniden yüzde 18’e çıktı
Otoyol ve köprüleri çok yoğun kullanıyoruz. Bunlarda yüzde 50 indirim istiyoruz. Otobüs biletinde KDV’nin yüzde 1’e düşürmesini talep ediyoruz. Bir ara KDV oranı yüzde 8’e düşürüldü, şimdi yeniden yüzde 18’e çıktı. Şu gerçeği görmek lazım; ulaşım en az ekmek kadar insanın temel ihtiyacı haline gelmiştir.
Satın alma gücünü aşmayacak şekilde iyileştirmemiz lazım
Eğitimden sosyal hayata kadar ulaşım olmazsa olmazdır. Onun için bizim mutlaka ve mutlaka ulaşımı, vatandaşın satın alma gücünü aşmayacak şekilde iyileştirmemiz lazım ama bizim maliyetlerimiz artarken tasarruf sağlamamız mümkün değil. Şu anda sektörde haksız ve yıkıcı rekabet bir taraftan devam ediyor. Bayram öncesi ufak bir hareket var. Fiyatlar bir yere geldi. Bayramdan sonra yine baş aşağı gidecek.
Günlük 1 milyon yolcu taşımamız lazım
Pandemi öncesinde günde 1 milyon yolcu taşıyorduk. Şu anda günlük yolcu 550 binlerde. Bayramın içi zaten boş. Bayramdan sonra temmuzda, ağustosta dönüşler olacak. Şimdi gidiyoruz ama dönüşte yolcu yok, boş geliyoruz.
'Tasarruf hareketsizliği getirdi'
Bu maliyetleri karşılamak mümkün değil. Eskiden İstanbul'dan Bodrum'a bir sefer yapardık. Oradan, erkenden yolcuyu bırakıp dönerdik. Gelip buradan bir daha yolcu alırdık. Şimdi bu maliyetleri karşılamak mümkün değil ve talep de yok. Maliyetlerdeki artış, hayat pahalılığı insanları tasarrufa zorladı. Tasarruf da hareketsizliği getirdi. Hem şehir içinde hem şehirler arasında ciddi bir duraklama dönemi yaşanıyor. Ekonomik ve sosyal yaşam durmuş durumda.
'Sektörden çekilmeler ve iflaslar yaşanacağını öngörüyoruz'
Salgın sürecinin yaralarını sararız, her şey güzel olacak diye beklerken maalesef bu petrol fiyatlarının tırmanmasıyla umutlarımız da suya düştü. Firmalarımız, geçmişten gelen sorunlarını çözmeye çalışırken birdenbire bu durumla karşılaştı. Şu anda vergi ve başkaca borçlarını erteleyen esnaf bunları ödeyemeyecek durumda. Dolayısıyla bu sonbahardan itibaren sektörden çekilmeler ve iflaslar yaşanacağını öngörüyoruz.”
KAYNAK: HALKTV.COM.TR
LOJİPORT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.