Arteg ihtiyaca göre tasarım yapıyor
Otomotiv sektöründe kendi markalarını yaratmak isteyen firmalara tasarım ve mühendislik desteği veren ARTEG, tecrübeyle işlevselliği buluşturarak bu alandaki...
Otomotiv sektöründe kendi markalarını yaratmak isteyen firmalara tasarım ve mühendislik desteği veren ARTEG, tecrübeyle işlevselliği buluşturarak bu alandaki önemli bir boşluğu dolduruyor.
Yaklaşık 5 yıl önce Türkiye’deki otomotiv odaklı tasarım açığını kapatmak için yola çıkan ARTEG Tasarım ve Mühendislik, çeşitli firmalar için ürettiği projelerle adından söz ettiriyor. Özellikle de otobüs alanındaki tecrübeleriyle sektörün önde gelen isimlerinden biri olan ARTEG’in dümeninde, tasarım alanında Türkiye’nin tanınmış isimlerinden olan Endüstri Tasarımcısı Muhsin Partanaz ve birbirinden başarılı işlere adını yazdıran Makine Mühendisi Mehmet Ali Fıçıcı var…
Fikrin doğumundan nihai ürünün ortaya çıkış aşamasına kadar üretimin tüm kademelerini planlayan ARTEG’in hedefi, tasarım ve mühendislik alanında yardıma ihtiyaç duyan gelişmekte olan firmalar. Geçmişteki tecrübelerinin en büyük referansları olduğunu söyleyen Mehmet Ali Fıçıcı, Mercedes, Temsa, Hexagon Studio, Far Plus, Tisan, İleri Group, GMF Otomotiv gibi isimlerle birlikte çalıştıklarını söyledi.
“FORM, FONKSİYONU TAKİP EDER”
Uzun yıllar Mercedes’in araçlarını tasarlayan Muhsin Partanaz, tasarım konusundaki birikimini Lojistik Ekipmanlar okuyucularıyla paylaştı. Özellikle işlevsellik ve tecrübenin, tasarımın en önemli anahtarları olduğunu söyleyen Partanaz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Otomotivde daha çok insan-ürün ilişkisi ön planda olduğu için “form, fonksiyonu takip eder” ilkesini göz önünde bulundurarak tasarımlarımızı gerçekleştiriyoruz. Yani biçim, işlevselliğe göre şekillenir. Otomotiv sektöründe özellikle işlevsellik ön plana çıkıyor. Tasarımlarımızı hayata geçirirken emniyet, estetik, aerodinamik ve maliyet gibi unsurlara dikkat ediyoruz. Bu unsurlar firmalar bazında değişkenlik gösterebiliyor. Örneğin Mercedes için yaptığımız tasarımlar Mercedes’in genel çizgilerinden uzaklaşmıyor. Doğal olarak tasarımlarımız firmaların talepleri doğrultusunda şekilleniyor. Her firma için farklı görüş açılarımız var. Yaptığımız tasarımlar sonuç olarak seri üretime uygun olmalı ve işlevselliği olmalı. Tabi ki tasarım bir süreçtir. Bir firma gelip bizden bir ürün tasarlamamızı istiyor. Ama süreç işledikçe başlangıç noktamızdan çok daha farklı yerlerde bulabiliyoruz kendimizi. Firmalarla sürekli iletişim halinde olarak tasarımı birlikte gerçekleştiriyoruz aslında. Bu da verimliliği artıran başlıca unsurlardan biri. Tasarım bir tecrübe işidir. Zaman geçtikçe teknoloji de gelişir ve farklı formlar ortaya çıkabilir. Ama söz konusu bir değer yaratmaksa, bu ancak tecrübeyle mümkündür.”
“AVRUPA’YLA REKABET İÇİN İŞBİRLİĞİ ŞART”
Özellikle de son yıllarda Türkiye’deki üreticilerin bir marka kimliği yaratmak için girişimlerde bulunduğunu söyleyen Mehmet Ali Fıçıcı, kendilerinin de tam bu noktada devreye girdiklerini dile getirdi. Belli karakteristik çizgilere sahip olan bir ürün yaratmanın ancak tecrübe ve birlikte çalışmakla mümkün olacağını söyleyen Fıçıcı, “Tasarım sektörü Türkiye’de henüz çok yeni. Şu an için Avrupa’nın yıllardır tasarım alanında aktif olan köklü firmalarıyla rekabet mümkün değil. Türkiye’de marka yaratmak isteyen firmaların arka planda mutlaka bir işbirliği yapması gerekiyor. Testler, yasalar-yönetmelikler, analizler gibi pek çok unsuru göz önünde bulundurarak bir altyapı oluşturmaları gerekiyor. Aksi takdirde mühendislik ekiplerini Avrupa’nın önde gelen firmaları gibi bir marka yaratacak şekilde biçimlendirmek oldukça zor görünüyor. Köklü markalarla rekabet etmek istiyorsak, kendi markalarımızı dünya pazarına sunmayı amaçlıyorsak öncelikle teknik altyapıyı oluşturmamız gerekiyor. Bizim firmamız da işte tam bu noktada devreye giriyor. ARTEG olarak kendi markasını yaratmak isteyen firmalara tasarım, mühendislik ve altyapı alanlarında işbirliği öneriyoruz” diye konuştu.
“HÜKÜMETİN ROL KESMESİ GEREK”
Geçmişte ve günümüzde tasarım ve geliştirme alanında hatalı adımlar atıldığına dikkat çeken Mehmet Ali Fıçıcı, yapılması gerekenin birlikte hareket etmek olduğunu ifade etti. Fıçıcı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmişte bazı firmalar kendi içinde birimler kurmaya çalıştı, hala da çalışanlar var. Üniversiteler ise parça parça yatırımlar yapıyor. 2 buçuk milyon avroluk test ekipmanları onca yatırımın ardından bomboş duruyor. Bunlar yerine ticari araçlarla ilgili laboratuvarlar kurulsaydı şu an çok farklı bir noktada olabilirdik. Bu noktada da hükümetin devreye girmesi gerektiğine inanıyorum. Hükümetin bu alanda varlığını hissettirip rol kesmesi gerekiyor. Otomotivi tek başına değerlendiremeyiz. Ağır ticari, hafif ticari, binek araç, araç üstü ekipmanlar gibi pek çok farklı alanda, farklı pazarlarda faaliyet gösteren sektörler var. Hükümetin araya girerek belirleyici olması gerekiyor. Bunlar gerçekleşmediği zaman firmalar nereye gideceklerini bilmiyorlar ve bu rekabet öncesi işbirliklerini de gerçekleştiremiyorlar.”
“BOŞLUĞU DOLDURMAYA HAZIRIZ”
Fıçıcı, sektörün bu alandaki boşluğunu doldurmaya hazır olduklarını söyledi: ““Biz herhangi bir ürün yapıp satmıyoruz. Bizim yaptığımız şu; tasarım ve mühendislikle uğraşan ana firma ya da yan sanayilerin projelerine destek vermek. Mühendislik alanında Türkiye’den yurtdışına çok büyük paralar harcandı. Artık en azından ticari araçlarda, bir marka yaratmak isteyen firmalarda, hem kendi bünyelerinde hem de dışarıdan çalışma yoluyla olsun, bizim gibi firmaların devreye girmesi gerekiyor. Otomotiv sanayi artık daha geniş bir alana yayılmış durumda. Düzgün bir altyapı ve bilgi birikimine sahip olduktan sonra İtalya’ya Almanya’ya gitmeye gerek yok. Tabi yan sanayiden de talep gelmesi gerekiyor. Biz ARTEG olarak bu alandaki boşluğu doldurmaya hazırız” ifadelerini kullandı.
Burak GÜNER / LOJİSTİK EKİPMANLAR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.