Sabri Ergenecoşar
BİZİ ÇALIŞMAK KURTARIR
Çehov nasıl “Bizi Çalışmak Kurtarır” diyorsa benim de fikrim bu yönde, çalışmadan hiçbir şey elde etmek mümkün değil.
Bill Murray ve Andie MacDowell’ın başrollerinde oynadıkları 1993 yapımı “Bugün Aslında Dündü” filmini izlemeyen varsa şiddetle tavsiye edebilirim. Bu filmde her gün aynı güne uyanan ve bunu sadece kendi yaşam döngüsüne sıkışmış bir adamı izliyoruz. Phil karakterini oynayan Bill Murray aynı günü yaşamaktan o kadar çok sıkılıyor ki kendine bir piyano hocası tutuyor. Her gün aynı hocaya gidip yeniden hocayı ders verdirmeye ikna ediyor. Aldığı eğitimi her gün üstüne koyarak geliştiriyor ve en sonunda bir gün ilk defa yine karşısında öğrenci adayını gören hoca bu yeni öğrencisinin çok iyi piyano çaldığını kabul ediyor.
Çalışmak veya kendini bir konuya adamak günümüz dünyasına biraz ters gelmektedir. Daldan dala atlayan gençlerimiz, tüketim toplumu olan bireylerin sıkılmadan aynı konu üzerinde çalışması gerçekten çok zor. Yeni kuşak gençlerin yaşamında en büyük zamanı kapan sosyal medya üzerinden bilmediğim konuyu öğrenir geri kalan zamanımı gezer tozarım kafası maalesef çok fazla,
Konunun uzmanı olmak ile ara eleman olmak arasında ki farkı küçümsememeliyiz. Ara eleman olarak günü kurtarmaya çalışan bir kişi asgari ücretle çalışırken o konunun uzmanı bir kişi en az asgari ücretin 3 misli maaş ile işe başlıyor. Ara eleman çok kolay bulunabilirken, konunun uzmanını bulmak o kadar kolay değildir.
Yazar Malcolm Gladwell’in söylediği bir konuda uzman olabilmek için 10 bin saat o konu üzerinde çalışmamız gerekmektedir. Bu söz birçok başarılı iş adamları/İş Kadınlarını araştırdıktan sonra ortaya çıkan bir varsayım olmakla beraber kişinin aynı konu üzerinde yapacağı çalışmalar ile kendi konusunun uzmanı olacağı yadsınamaz.
Uzman olabilmek için harcamanız gereken 10 bin saat hiçte kolay değil, istikrarlı bir şekilde çalışmak ve uzun bir süreci doğru yönetmek demek, daha anlaşılır şekliyle bir kişi günde 8 saat haftada 5 gün uzmanlaşmak istediği konuya zaman ayırdığını varsayarsak haftada 40, ayda 160 saat yılda ise 1920 saat gibi bir zamanınızı ayırmanız demektir. Bu şekilde öğrenmek, araştırmak, disiplin sizin için bir yaşam tarzı şeklini alarak hayatınızda o konuya uzmanlaşmanızı severek yapmanız demektir.
Ülkemizde bu disiplini yapan birçok sanatçı, yazar ve iş adamı, müdür veya çalışan var. Ama yeterli değil, köşeyi çabucak dönmek isteyen orta sınıf bu liyakat konusunda fazla sabırsız. Kendini kandırarak basamakları iki iki çıkmanın peşinde olduğu için konusunda uzmanım diyen ara eleman maalesef çok fazla var. Televizyonlarda uzman olarak çıkan konukları dinlediğinizde bu nasıl uzman olmuş bu konuda diye hiç düşünmediniz mi? Çalıştığınız iş yerinde sizin üstünüz olan kişinin yaptığı işi eline yüzüne bulaştırıp arkasını siz toplarken bu nasıl uzman olmuş ki demediniz mi?
Bir makine mühendisi akademisyen ile o makineyi kullanan mavi yakalı bir usta başı nın tartışmasında kazanan her zaman ustabaşıdır. Çünkü saatlerini o makine ile geçirerek onun eksik veya fazla yönlerini çok iyi bilir. Akademisyen ise bildiğini düşündüğü ama sadece okuduğu makalelerden ve derste öğrencilerine ezberleyerek anlattığı teorileri bilmektedir.
Türkiye’nin dünyada kendini doğru konumlandıra bilmesi içinde aynı liyakat ve disiplinle uzmanlaşması gereken konulara eğilmesi gerekmektedir. Bir gün tarım ülkesiyiz, bir gün dünya lojistik merkeziyiz diğer bir gün ise Ortadoğu’nun kasasıyız söylemleri ile hiçbir tecrübesi olmayan kişilerin müdürlüğünde ilerleyen bir yapıda maalesef istenen sonuçlar alınamaz. Doğru araştırma, doğru perspektif ile çalışmak ve her bir devlet adamının görevi ile ilgili saatlerini harcayarak adım adım bıkmadan ama bizden sonraki kişiye doğru devir ve planlarla ancak önümüzde ki 10 yılda biraz dünyanın vazgeçilmez ülkesi olabiliriz.
Mustafa Kemal ATATÜRK’ünde söylemiş olduğu gibi “Hiçbir Şeye İhtiyacımız Yok Yalnız Bir Şeye İhtiyacımız Vardır ÇALIŞKAN OLMAK”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.