C 2 yetki belgeleri dondurulmalı

C 2 yetki belgeleri dondurulmalı

Ulaştırma Bakanlığı'nın C 2 yetki belgelilerin faaliyetlerini sürdürmeleri için tanıdığı asgari kapasite ve özmal yükümlülükleri şartlarının...

Ulaştırma Bakanlığı'nın C 2 yetki belgelilerin faaliyetlerini sürdürmeleri için tanıdığı asgari kapasite ve özmal yükümlülükleri şartlarının dolmasına yaklaşık 1.5 ay kala, sektörden radikal bir çıkış geldi. Ro-Ro Gemi İşletmecileri ve Kombine Taşımacıları Derneği (RODER) Başkan Vekili Erol Soylu, sistemin artık yeni yatırıma değil, rehabilite edecek yönlendirmelere ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, ?C 2 yetki belgeleri dondurulmalı, kiralık araç sistemi gözden geçirilmeli? dedi.

 

Uluslararası eşya taşımaları kapsamına giren C 2 yetki belgelerinin alınabilmesi için artık öz mal ticari taşıtın ilk başvuru ve faaliyet süresince 12 yaşından, diğer taşıtların ise 20 yaşından büyük olmaması gerekiyor. C-2 yetki belgesi sahipleri için gereken asgari kapasite 300 ton ve bu kapasiteyi sağlaması gereken öz mal taşıt sayısı ise en az 10 birim olacak. Türk araç filosunun ölçüsüz büyüdüğünü öne süren RODER Başkan Vekili Erol Soylu ise, bir adım daha öne geçerek, C 2 belgelerinin en azından iki yıl dondurulması gerektiğini savunuyor.

 

?Yeni C 2 yetki belgesi verilmesin? diyen Soylu, şöyle devam ediyor: ?Bu sektöre yatırım yapmak isteyen sıfırdan yapmasın. İşlerini yürütemeyen firmalardan satın alsın. Mevcudu rehabilite edecek bir yönlendirme yapmak gerekir. Biz demokratik bir ülkeyiz. Bunu yapamayız derseniz, daha güçleştirilmiş kıstaslar getirmenin en doğru çözüm olduğunu düşünüyoruz. Kurumsallaşmayı teşvik eden şartlar öne alınmalıdır. Öz varlık ve kapasiteyi artırma şartı, firmaları kurumsal olmaya zorlar. C2 yetki belgeli şirketler arasında da bir homojenite yok. Bir kısmı kurumsallaşmada belli düzeye gelmiş. Diğer bir kısmı ise, kurumsallaşma aşamasına gelememiş; kiralık arabalarla ve sefer başına sözleşmelerle hacmini genişletmiş. Böyle olunca, birisi müessese gibi, diğeri ise birey gibi hareket ediyor. Bu bireylerin arasında, otoban fişinin bile sahte olduğu, geçiş ve UBAK belgelerinin sahte olduğu örneklere rastladık. Bir kişi, bunu riske edebiliyor; ama kurumlar bunu göze alamaz. Avrupa?da imajımız bozuluyor. Ticaret içerisinde rekabet eşitliği sağlanamıyor. Bu nedenle, kiralık araç sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Doğu?ya yapılan taşımalar haricinde, batıya yapılan taşımalarda kiralık araç sistemine yeni kıstaslar koymak lazımdır. Kiralık arabaların da, en az firma araçları kadar sorumlu tutulacağı düzenlemeler yapmak gerekir. Bunu getiremiyorsak, kiralık araç sistemini terk etmemiz lazımdır.?

 

?Doğru işler yapıldı ama kontrol eksik?

 

Bakan Binali Yıldırım döneminde ulaştırmada devrim niteliğinde işler yapıldığını söyleyen Erol Soylu,  ?Ama, bunlar ticari hayatımıza henüz yansımadı. Şu anda sadece altyapı çalışmaları sürüyor. Herkesi belgelendirdik. O belgelerin çalışma sınırlarını tarif ettik. Ama, denetimleri sağlayamadığımız için eski düzen devam ediyor. Örneğin, bir komisyoncu şirket, kendi belge düzeninin dışına çıkıp, piyasadan iş alabiliyor; o işi istediği her yere dağıtabiliyor. Bunu yaparken de, fiyat dengeleri ve maliyeti gözetmediği için haksız rekabete yol açıyor. Diğeri de, ona uymak zorunda kalıyor ve ortaya yeni ve yanlış bir yerde denge ortaya çıkıyor. Bunları doğru yerlere çekmek, ancak kontrolle mümkündür? ifadelerini kullandı.  

 

?Bıçak kemiğe dayandı?

 

2007 yılında işin ve hareketin olduğunu, ancak karın olmadığını vurgulayan Soylu, bunun ana etkeni olarak da, hükümetin ekonomik tercihlerini gösterdi. Herkesin, kur sistemine takılıp kaldığını belirten RODER Başkan Vekili, ?Kur sisteminden önce, konuyu ikiye ayırmak lazım. Hükümetin yapacağı ve Merkez Bankası?nın yapacağı işler. Merkez Bankası, beklentilerimize göre hareket etmemiş olabilir. Ama, bu hükümetin yapması gerekenleri yapmaması anlamına gelmez. Hükümet, sıcak para hareketine öncelik verdi ve onu cazip kılacak politikalarla Türkiye?yi, dünyada paradan para kazanılacak en cazip ülke haline getirdi.

Nakliye sektörü için önemli olan üretimin artmasıdır. Üretim artacak ve navlun hareketi Türkiye?den başlayacak. Yoksa, ithalatın artması; navlun talimatının yurtdışından başlaması yabancı araçlara yarar. Yabancı araç da, oradan iyi navlunla geldiği zaman, zaten döneceği için fiyatı kırarak bizi haksız bir rekabetin içinde bırakır. Alır yükümüzü gider ve bizi iki türlü bitirir. Hükümetin uyguladığı sıcak para politikası da, bir ekonomik stratejidir. Ulaştırma Bakanlığı?nın tabi ki, bu konuda farklı politikalar üretmesi mümkün değildir. Ama, bunlar belirli ve kısa zamanlar için geçerli stratejilerdir. Arkasına reel ekonomik tedbirlerin girmesi gerekir. Piyasa, hep bu reel tedbirlerin alınacağı zamanı sabrederek bekledi. Bu arada da sürekli kan kaybetti. Önce, şartlar ilerde açılır diye amortismanlarını bitirdi. Sonra, birikimlerini harcadı.Birikimleri olmayan bankalara borçlandı kredi aldı. Artık bıçağın kemiğe dayanıldığı noktadayız. Hükümetin mutlaka bu seslere kulak vermesi ve  politikalarını revize etmesi lazım? diye konuştu.

 

Rusya?da durum parlak değil

 

Hemen yanı başımızda duran ve yeteri kadar önemsenmediğini düşündüğü Rusya pazarına da dikkat çekiyor, RODER Başkan Vekili Soylu, çünkü Rusya?daki taşıma sayılarının günden güne gerilemeye başladığı bir gerçek. ?Çünkü, ihracatçı bizden istediği hizmeti alamıyor? diyen Erol Soylu, şunları ekliyor sözlerine: ?Belge yok. Belge olmadığı için gemiye gidiyor, 30 aracın belgesi var; 40 aracın yok. 30 araçla kalkamayacağınıza göre diğer 40 aracı beklemek zorundasınız. Bu durumda, diğer 30 araba da beklemiş oluyor. Yabancı plakalı aracın belge ihtiyacı yok ama, o da yeterli doluluk olmadığı için hareket edemiyor. İhracatçı da, böyle olmayacak, ben başka alternatifler arayacağım diyor.

Bütün sorun belgede düğümleniyor. Bunun, artık bir hükümet meselesi olarak alınması gerektiği gerçeğini herkes kabul etmeli. Rusya, Ukrayna gibi ülkelerde de, konuya sadece ticaret olarak bakılmadığı; siyasi ilişkilerin ticaret üzerinde çok büyük etkisi olduğu ve bu ülkelerle ilişkilerimizin ticareti destekleyici şekilde geliştirilmesi gerektiğini tüm platformlarda dile getiriyoruz. Bunun  Başbakanlığın koordinasyonunda Enerji, Ticaret, Sanayi, Ulaştırma ve Dışişleri bakanlığından ve başında da bir koordinatör bakandan oluşan bir birimle çözülebileceğini düşünüyoruz. Yıllardır uygulanan temsil yöntemleriyle bu işin çözülemeyeceği artık gün gibi ortadadır. Karşınızda 10 bin dolar milli geliri olan ve Kazakistan, Kırgizistan gibi ülkeleri de dahil ettiğinizde bir ABD büyüklüğünde ülke var. Bu pazarın en büyük özelliği de, Avrupa ve ABD gibi doymamış bir pazar olması. ABD?li bir spor ayakkabı, bir keten pantolonla mevsimler geçirebilir. Avrupalı, alım konusunda doymuştur. Ama, orada harcamaya hazır aç bir pazar var. Şu günü değerlendirmek lazım ama geç kalıyoruz. Sayın Başbakan?ın çabalarıyla Kazak belgesi sorununu çözdük. Ama, sevinemedik. Çünkü, Kazakistan?a gitmek için Rusya?dan geçmek lazım. Rusya belgesini halletmedikten sonra, Kazakistan belgesini halletmek başlı başına bir çözüm değil.?

 

?Fiyatın nerede oluşması gerektiğini duyuracağız?

 

RODER?in 2 yıl önce maliyetleri çıkardığı bir çalışması olduğunu ifade eden Erol Soylu, aynı analizi yeniden yapacaklarını bildirdi. Bunu gazete ilanlarıyla tüm nakliyecilere duyuracaklarını açıklayan Soylu, ?Amortismanınız bu, maliyetiniz bu, fiyatınızı buna göre teşekkül ettirin diyeceğiz. Çünkü, bizim arkadaşlarımızın çoğu, maliyetlerini dahi bilmiyorlar. Geçmiş dönemde, bunu gazete ilanlarıyla duyurduğumuz için bazı arkadaşlarımız bizi Rekabet Kurulu?na şikayet ettiler. Neticede, Rekabet Kurulu da, ?RODER?in yaptığı bir meslek kuruluşunun yaptığı yönlendirmedir. Suç unsuru bulunmamaktadır? kararı verdi. Şimdi, yine aynı çalışmayı yapıyoruz. Tekrar insanlara bunu bildirip, meseleye dikkatlerini çekerek, gözlerini açmaya çalışacağız. Bunu sadece üyelerimize değil, tüm nakliyecilere anımsatacağız. Maliyet artı kar olmadan hiçbir müessese hayatiyetini sürdüremez.. Aksi takdirde kaynaklarınızı bitirirsiniz. Biten kaynak, bugün sizin gibi gözükür ama, aslında ülkenin kaynağıdır. Buna kimsenin hakkı yok.?

 

?Türkiye, kamyonu terk etmeli?

 

Yıllardır, Türkiye?de taşımanın treylere dönmesini savunduklarının altını çizen Erol Soylu, gerekçelerini ise, şu şekilde sıraladı: ?Taşıma treylere dönerse, eski arabalarımız için pazar açılır. Daha yeni, bakım maliyeti daha düşük araçlarla rakiplerimizle rekabet ederiz. Avrupalı, 4 yaşından büyük araç çalıştırmıyor filosunda. Bizim, o araçları ülke için doğru şekilde değerlendirmemiz gerekir. Avrupa?ya gittiğinizde bir tane 4 dingilli kamyon görmeniz mümkün değildir. Bu tamamen Türkiye şartlarında zorlamayla üretilmiş, ağır yük taşımanın kamyona uydurulmuş bir kılıfıdır. Bu bir cinayettir. Türkiye, kamyonu terk etmeli. Dünyada iki araç var. Birisi şehirlerarası çalışan treyler, diğeri de 6 tona kadar yük taşıyan dağıtım araçları. Avrupa, ABD yanlış yapıyor da, biz mi doğru yapıyoruz?

Türkiye?de araç imal ediliyor. Fren sistemine bakıyorsunuz, 30 ton yüke göre düzenlenmiş. Motora bakıyorsunuz, 40 ton taşır. Halbuki, bu aracın kendi ağırlığı dahil 26 ton taşıma hakkına sahip olduğunu biliyoruz. Ama, aracın ağırlığına bakıyoruz. Aracın ağırlığı 17 ton. Bu araç, 9 ton taşımak için mi yapıldı? Daha imalat aşamasında suiistimal var. Bunu yapan imalatçı, buna belge veren devlet suçludur. Ama netice, kamyon şoförü ile trafik polisi arasında neticeleniyor. Bu tarafta, hiç suçlu yok; sahnede hep iki aktör görüyoruz.?

 

Selçuk ONUR - PERŞEMBE ROTASI

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum