Atilla Yıldıztekin
Demiryollarında Türk inovasyonu
“İnovasyon” sözlük anlamı ile “yenilikçilik” günümüde en çok duyduğumuz kelimelerin başında geliyor. Tüm ürünlerin birbirine benzediği, satabilmek için lojistik sitemlerini kullanarak ürün satış fiyatlarını her gün geriye çekmek zorunda kaldığımız bir dünya’da; yeni bir pazarlama ve satış aracı olarak karşımıza gelmekte. Ürünlerin satılabilmesi için ucuza satmak dışında ikinci bir yönetimiz daha var. Bu da farklılık yaratmaktır. İnovasyon bize bu avantajı sağlamaktadır. Büyük şirketlerin ARGE bölümleri sürekli olarak yeni ürün projelendirmek zorundadır. Bu sayede rakiplerinden daha farklı bir ürünü, daha yüksek fiyata satıp, kar etmek fırsatı ortaya çıkartmaktadırlar. İnovasyon da mevcut teknolojilerin kullanılarak hatta birbirinden bağımsız tekniklerin aynı ürün altında birleştirilmesi ile tek üründen birden fazla amaçla yararlanma fırsatı verir bizlere. Yeniliği yaratabilen pazarda kalmakta, diğerleri ise kopya ürünlerle maliyetlerini, satış fiyatlarını, kar marjlarını veya lojistik giderlerini geriye çekmek için uğraş vermektedir. Türkiye’de inovasyon konusuda geri kalmış ülkelerden biridir. Yeni ürünlere, yeni uygulamalara bir kaç büyük kuruluş dışında kapalıyız. Demir yolları da dışarıdan baktığımız zaman eski, köhne, tekelci yapısı ile herhengi bir gelişme yapamayacak diye yorumladığımız sektörlerin başında gelmektedir. Yanlış olan bu doğru değişmektedir artık. Yanlışa yönelik değil daha güzele doğru. 6-7 Mart 2009 tarihinde Ankara’da Türk Ulaşım Sendikası tarafından düzenlenen bir sempozyum gerçekleşti. “Demiryollarında 21.Yüzyıl Vizyonu” adını taşıyan bu aktivitede lojistik köyler konusunda bir sunum yapmak fırsatını da buldum. 2 Günlük sempozyumun dört ana konusu vardı. Demiryollarımıızn mevcut durumu, Demiryolu ekonomisi, Demiryolarındaki teknolojik gelişmeler ve Yasal düzenlemeler, dört farklı oturumda tartışıldı. Bu toplantıda henüz prototip çalışması halinde olan tamamen Türk ürünü, yeni bir gelişmeyi de öğrenme şansı bulduk. Her bir vagonu bağımsız hareket edebilecek , yüksek hızda yolcu ve yük taşıyabilecek. Taşıma maliyetini inanılmaz derecede azaltacak, yeni bir ürünü tanıdık. Henüz adı belli olmayan ancak benim için “vagonmobil” olarak değerlendirebileceğim bir ürün geliyor. Küçük bir motordan elde edilen elektrik ile her tekerde bağımsız elektrik moturunu çalıştırabilen ve çekilmesi için lokomotive ihtiyaç duymayan, rayların döşenmesi ile her istasyona, her depoya tek başına girip çıkabilen, yüksek hızda bile güvenli, tam otomatik çalışma kapasitesine sahip ilk Türk vagonmobil’ne yakında şahit olacağız. Kısa bir süre sonra deneme çalışmaları yapılacak olan bu yeni ürünün, demiryolu taşımacılığımızı temelinden değiştireceğine ve yeni bir taşıma sisteminin karşımıza geleceğine inanıyorum. Heyecanla takip ediyorum. Demiryolu taşımacılığını karayolu ve denizyolu ile birleştirme sistemi olan intermodal taşımacılığımızda da devrim yaratacak olan bu inovasyonun Türk girişimciler tarafından, Türkiye kazanılan bilgi ve deneyimle başarılması gurur vericidir. Çalışmada emeği geçen, heyecan ve gururu gözlerinden okuduğum, isimlerini gizlilik nedeniyle veremediğim ekibi kutluyorum. Diğer sektörlerimizde de buna benzer çalışmaların başlatılması ve bir an önce yen, ürünlerin üretilerek kullanıma sunulması belki de ülkemizin kurtuluş kapısı olacaktır. Akademik bilginin, girişimci heyecanının ve doyurulacak olan endüstri beklentisinin en güzel iş birliğidir inovasyon. Unutmayalım, eksik bırakmayalım, destekleyelim. Daha güzel yarınlarımız için.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.