Kapt. Ünal Benlialper

Kapt. Ünal Benlialper

DENİZCİLİK STRATEJİMİZ

Denizciliğimizin ufkunu açıp onu geliştirecek ve uluslararası boyutlara taşıyacak olan her türlü girişim ve yatırım devlet tarafından desteklenerek yönlendirilmelidir. Bu destek olmadan sadece özel sektörün gücüyle dünya denizlerinde rekabet edebilme şansımız sınırlı olur. Ülkeler arası ekonomik işbirliğini sağlayan en önemli ve vazgeçilmesi mümkün olmayan sektörlerin başında gelen denizcilik sektörü, günümüzde adeta denizlerde güç gösterisine dönüşmüştür. Bu ışığı görüp yatırımlarını zamanında ve planlı yapan ülkeler en son teknolojileri de kullanarak ekonomilerine ivme kazandırmışlardır. Çünkü uluslar arası Dünya ticaretinin %80 ini deniz yolu ile yapılmaktadır. Karacı bir toplum olmamızı kadercilik olarak algılayıp konuyu kapatmak, denizciliğimizin önündeki en büyük engellerden birisidir. Çağdaş denizcilik anlayışını benimseyerek ve bu anlayış çerçevesinde yapılanmaya gidersek Dünya entegrasyonuna uyum sağlamamız daha kolay ve çabuk olur. Denizcilik, Türkiye'nin can simidi ve onu Uluslararası arenada güçlü kılacak olan, sosyal, ekonomik ve politik açılımların vazgeçilmez limanıdır. Türkiye sahip olduğu stratejik ve coğrafik özellikleri ile bu ayrıcalıklı konumunu çok etkin bir biçimde kullanabilir. Ama bugün, ülkemiz ne yazık ki denizcilikte olması gereken yerde değildir. Türkiye, ABD ve AB’nin bütün olumsuz girişimlerine karşı, her türlü siyasi ve politik engelleri aşıp, denizlerdeki potansiyel gücünü doğru ve tam kapasite ile kullanmalıdır. Dünya denizlerinde, ülkeler arasında taşınan yüklerden daha fazla pay alabilmemiz için, Uluslararası denizcilik normlarına ve ilişkilerine uyum göstermeliyiz. Hedefler belirlenmeli ve zaman kaybedilmeden yatırımlara hız verilmelidir. Öncelikle Türkiye'de son yıllarda giderek hızla gelişen gemi inşa sanayinin ekonomik krizlerden etkilenmemesi veya daha az zarar görmesi için kalıcı önlemler alıp öz kaynaklarımızı arttırmalıyız. Sahip olduğumuz limanların modernleştirme çalışmalarını tamamlayıp daha verimli ve kaliteli hizmet vermesini sağlamalıyız. Ticari gemi filomuzu yenileyerek rekabet şansımızı arttırmalıyız. Düşük kapasite ile çalışan limanların kapasitelerinin genişletilmesi için yeni ve doğru planlamalar yapmalıyız. Eğer şartlar uygun olmuyorsa yeni limanların inşası için ciddi bir stratejik program hazırlanıp çalışmalara uyum içinde başlanmalıdır. Türkiye'nin kıyılarında hiç şüpheniz olmasın ki yeni limanların inşası için çok uygun alanlar mevcuttur. Daha güvenilir gemilerin inşası, verimlilik oranlarının yüksekliği, teknik donanımları ve doğa dostu olmaları gibi konular Dünya denizciliğinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Gelişen denizcilik teknolojisi ile birlikte denizlerin daha güvenli olması sağlanmalıdır. Buna karşılıkta denizlerin kirletilmemesi gerektiği bilincinin de hızla gelişmesi, sektörün geleceğini güvence altına alacaktır Denizcilik sektörünün en büyük ortağı ve söz sahibi unutulmamalıdır ki denizlerdir. Bu kadar önemli olan bu güç merkezlerinin kullanılması kadar korunması konusu da, sektördeki kuruluşların programlarında kaygılara fırsat vermeyecek şekilde yer almalıdır. Türk bayraklı gemilerin ithal ve ihraç yüklerimizdeki 2007 yılındaki taşıma oranı olan %17’lik pay daha da arttırılmalıdır. Çünkü bu malların %90 ı deniz yolu ile taşınmaktadır. Hantal kalmış bürokrasi ve günümüz denizcilik koşullarına uygunluğunu ve işlevini yitirmiş  yasalar yürürlükten kaldırılmalıdır. Transit konteyner deniz taşımacılığımız, Uluslararası standartlar göz önünde bulundurularak geliştirilmelidir. Transit taşımacılığın gelişmesine engel olan birçok yasa yüzünden Türkiye bu alanda çok gerilerde kalmakta ve lider olabilme şansını Yunanistan, Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi gibi ülkelere kaptırmaktadır. Türkiye'nin Uluslararası denizcilik sektöründe olması gereken yerde mücadele verebilmesi için desteklenmeli ve bunun içinde yapılması gereken yatırımlara daha çok zaman kaybedilmeden başlanmalıdır. Caydırıcı ve yıkıcı bir bürokrasi anlayışı her zaman denizcilik sektörümüzün önünde engel oluşturmuştur. Bir tarafta güzel gelişmeler yaşanırken diğer taraftan bunlara darbe vurmanın hiçbir anlamı olamaz. Denizciliğin kültür tortusunda yoğrulmadan kesinlikle denizci bir ulus olunmaz. Öncelikle o tarihsel birikim süreci içinde sahip olunan deneyimler sonucunda denizci kimliği oluşabilir.Ancak böylesine uzun bir süreden sonra gelişen denizcilik olgusu ile uluslar arası sularda varlık gösterip bizde varız diyebiliriz.. Yeter ki dış güçlerin baskı ve dayatmalarına karşı gelip, birlik ve beraberlik içinde, ulusal çıkarlarımızı gözeterek kararlar alabilelim.

Bu yazı toplam 1652 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.