Kapt. Ünal Benlialper
DENİZİ YAŞAMAK
Güneşin içimizi yavaş yavaş ısıtmaya başladığı kış yorgunu ışıkları ile ışıl ışıl parıldayan ve içimizi ısıtan birgün de, ufkun derinliklerine kadar çıplak gözle görebildiğimiz tertemiz berrak bir hava. Dağlarında hasret kaldığımız sırma boylu ağaçlarının, salkım saçak olmuş yabani otlarının, renk armonisine dönüşmüş çiçeklerinin ve dört mevsim, hiç solmadan yemyeşil bir örtü gibi dağları saran makiliklerin birbirine karışmış, nefesimizi açıp içimizi rahatlatan, bizlere huzur verip canlandıran o enfes kokusu. Diğer taraftada hayal dünyamızı derinden etkileyip, bizleri her zaman olduğu gibi hayran bırakan Ege'nin o müthiş, inanılmaz güzellikteki cennet koyları, sahilleri ve havası Doğa sanki bütün ihtişamı ile çoşmuş, sahip olduğu en güzel gizli sırları ve gizemi ile birlikte efsanevi Tanrıların evinde büyük bir sunuma hazırlanıyor. Sevgi ve mutluluk, Afrodit'in yüreğinden sel olup yeryüzüne yayılıyor. Dünya cenneti bu olsa gerek diyoruz. Deniz sakin ve üstü pırıl pırıl parıltılarla gümüş rengi. Gecenin çapkın bakışlı yakamoz ışıkları gibi kıpır kıpır ve çok heyecanlı. Gökyüzünün sonsuzluk mavisi ile denizin derinliklerinden kopup gelen ıslak mavisi birbirine karışarak bu sonsuz mutluluk okyanusunda en anlamlı yaşamı bizlere armağan ediyor. İçinde bulunduğumuz çevrenin doğal atmosferi mükemmel. İşte böylesine etkileyici bir ortam içinde karada daha fazla kalmak istemiyorduk. Urla iskelesindeki balıkçı kahvesinde, sımsıcak çaylarımızı, tazecik bir gevrek ve bir dilim peynir eşliğinde yudumlarken gözlerimizide denizden ayıramıyorduk. Güne böylesine mutlu duygularla başlamak inanın psikolojimizi daha denize açılmadan rahatlatmıştı. Deniz, balıklar ve adalar bizleri bekliyordu. Urla iskelesinde bulunan balıkçı barınağındaki amatör teknelerde tatlı bir telaş içinde hareketlilik kendini göstermeye başladı. Herkes bir şeyler ile meşgul. Hazırlıklara öylesine yoğunlaşılmışki kimse kimseyi görmüyor. Yaşlısı, genci ve çocuğu her yaştan deniz tutkunu, deniz sevdalısı teknelerindeki son eksikleri tamamlıyor. Kumanyalar ne olur ne olmaz düşüncesi ile bol bol alınmış. Çünkü deniz hali bu hiç belli olmaz. Herkes bir an önce halatları çözüp denizle kucaklaşmak istiyor. Çünkü balık avlamak isteyenler için sabah suyunu yakalamak çok önemli. Yelkenciler ise rüzgarın çıkmasını sabırsızlıkla bekliyor. Keyifçilerde, adaları, koyları gezerek denizin ve doğanın zevkini çıkarma arzusu içinde kıvranıyorlar. Motor seslerinin yavaş yavaş dalgakıranın duvarlarında yankılanmasıyla birlikte martılarda, sanki klavuzluk yapacaklarmış gibi çığlık çığlığa havalanmaya başladılar. Oltacılar, balık yemlerini çeşit çeşit ve bolca almışlar. Belliki bugün balıkların menüsü oldukça zengin. Yassıca adasının doğu yönünde ve tahminen bir km kadar uzaklıktaki mesafede en az on beş, yirmi kadar tekne avlanmak üzere funda demir diyerek yerlerini belirlediler. Kısa süren hazırlıktan sonra oltalar denize bırakılmaya başlandı. Kimisi orta sularda kupez çekerken, kimileride dip sularda isparoza, arsız kerpeye ve ada izmaritine razı oluyor. Oltamıza ara sıra vuran deli mercanın arsızlığı ise son derece keyif verici bir duygu. Ne kadar usta amatör balıkçı olursanız olun avlanırken bile gerçek denizci ruhu ile hareket etmelisiniz. Eğer oltanıza takılan yavru balıkları onlara zarar vermeden çıkarıp yaşamalarına izin vermiyor ve açgözgülük yapıyorsanız asla ideal bir denizci olamazsınız. Çünkü onları avlamakla, gelecekteki balık stoklarımıza darbe vuruyor olacaksınız. Küçük balık yavrularını oltadan serbest bırakmak, diğer anlamda insani ve vicdani bir davranış örneğidir. Bu duygunun, balık avlama hobisi olan küçük yaştaki çocuklarımızada kazandırılması gerekir. Yiyebileceğimiz kadar balığı avlamaya özen göstermeliyiz. Bir taraftan güverte üzerinde sergilediğiniz kumanyalarınızı afiyetle, zevk ve neşe içinde yerken, diğer taraftada elinizdeki misinanızın ucundaki balıkların sizi heyecanlandıran vuruşları ile inanılmaz bir mutluluk atmosferi içinde pozitif enerji ile yükleneceksiz. Eğer deniz dostu iseniz ve onu gerçekten seviyorsanız teknenizde biriken günün çöplerini asla denize atmazsınız. Atanlarıda uyarmak sizin için önemli bir görevdir. Çevremizdeki insanlara vede özellikle yeni yetişen kuşaklara iyi örnek olup, doğru davranışları sunmalıyız. Gün batımına doğru son yemlerimizi oltalarımızın ucuna özenle takarken istemiye istemiye de olsa dönüş hazırlıklarınada başladık. Kovamızda 1,5 Kgram kadar balık akşam ziyafeti için bizi bekliyordu. Az ama önemli olan bir tane bile olsa paylaşmasını bilmek ve ortak düşünceyle haraket edebilmektir. Bunun oluşması için bir çok kritere uymak ve onları özünsemek gerekir. Denizciler sahip oldukları bir lokma ekmeği, tencerelerindeki bir kaşık çorbayı hiç düşünmeden sizinle paylaşırlar ve bundan da son derece büyük keyif duyarlar. Çünkü denizciler duygusal insanlardır. Onların insani duyguları genlerine kadar işlemiştir. Yardımlaşma ve dayanışma konusundaki davranış özellikleri onların en önemli karekteristlik yapılarıdır. Bugünlükte bu kadar deyip demiri topluyoruz. Hepimiz inanılmaz bir huzur içindeyiz. Elimizde olsa burada kalacağız. Kafamızda akşam yapacağımız balık ziyafetinden başka Hiçbir düşünce yok. Deniz ruhumuzu yıkayıp sanki bizlere psilojik terapi uygulamıştı. Olumsuz bütün düşüncelerden arınmıştık. Kendimizi martılar kadar özgür, denizler kadar engin ve güçlü hissediyorduk. İnanınki insan denizin üstünde daha sakin ve daha uyumlu oluyor. Günlük yaşamınızdaki sizi rahatsız eden davranışlarınızı ve huylarınızı burada sergilemiyorsunuz. Motoru çalıştırıp rotamızı limana çevirdiğimizde sanki arkamızda gözü yaşlı bir dostunuzu bırakıyormuşuz gibi geldi bizlere. Bizde dönüş yolundaki suyun izlerinde yüreğimizdeki bütün sevgiyi bıraktık, umutlarımızı terkettik ona hüzündolu ama çoşkulu ve sevdalı. Daha mutlu, daha huzurlu yarınlar ve daha temiz denizler dileği ile sağlıcakla kalın
Bu yazı toplam 1700 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.