Dış ticarette etki ve yetki

Her ülkenin olmazsa olmaz kuralı üretmek, satmak ve almaktır. Bu işlemi ülke içinde uygularsanız iç, yurt dışına uygularsanız kabaca dış ticaret olarak toplayabilirsiniz. Bugün işleyeceğim ise DIŞTİCARET’tir. Herkesin bildiğine emin olmama rağmen, dışarıya satılana ihracat, dışarıdan alınana ithalat dendiğini belirtmem gerekiyor. Bu konuların detaylı ve karmaşık olması sebebi ile ülkeler, kendi işleyişlerini disiplin altına almışlar, hatta bununla yetinmeyip birlikte hareket etmek üzere yasalar koymuşlar ve uygulamaları tek ülkeymişçesine tek elde toplamaya uğraşmışlardır. En büyük teşkilat olarak DÜNYA TİCARET ÖRGÜTÜ’nü yaşama sokmuşlardır. Üyesi olmayan ülkelere zorluklar, üyesi olanlara da kolaylıklar ve disiplin altına almayı seçmişlerdir. Konumuz gereği ülke olarak bu ticaretimizi; hatta karayolları vb gibikurumlarımızla denetim ve sevk için işbirliği içine almış durumdayız. Bağlantılı olarak AB ile Gümrük Birliği ve diğer üçüncü ülkeler denilen devletlerle ikili anlaşmalar yolu ile işlemlere devam etmekteyiz. Doğal olarak Gümrük Birliği çerçevesinde ve AB’nin verdiği izin içerisinde oluşmaktadır. Yetkiler tek elde toplanmalı Daha evvelki yazımda da kısaca bahsettiğim gibi etkili kontrol ve yaptırımlar Dış Ticaret ve Gümrük Müsteşarlığı’nda toplanmıştır. Nerede ise Dış Ticaret Müsteşarlığı izin veren merci, Gümrük Müsteşarlığı da, uygulama ve kontrol mekanizmasını tek ellerinde toplamış durumdadır. Diğer kurumlar yan kuruluş olarak ortaya çıkmaktadır. İşte bu durum çok başlılığı ve karmaşayı beraberinde getirmektedir. Bu kurumların hepsi makam olarak değişik devlet bakanlığına ve bakanlıklara bağlanmış durumda. İlgili kanunlarında yapılacak en ufak değişiklik ve ilaveler için ilgili tüm kurum ve kuruluşlardan onay almak gerekmekte ve bu da zorluklara sebebiyet vermektedir. Ben de isterim veya ben de onaylamalıyım istekleri kaosa sebebiyet vermektedir. Bunun için en kısa yol olarak, etkinin ve yetkinin tek elde toplanması olmazsa olmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Çok basit bir örnek verecek olursam; Yapılan ithalat ve ihracatlar gümrükte kayıt altına alınmış ve bilgilendirilir olmasına rağmen gene, TSE’ye dosya bazlı olarak müracaat ve kayıt altına alınma zorunluluğunun olması, tamamen işin uzamasına, zaman ve para kaybına sebebiyet vermiş olduğu çok açıktır. Bu gibi aksaklıkların ortadan kaldırılması için önerim: “DIŞ TİCARET VE GÜMRÜK BAKANLIĞI” olarak yapılandırmadır. Tamamiyle söz sahibi olunacağından ve en ufak problemde hızlı bir şekilde çözüm tatbik edilebileceğinden, olmazsa olmaz koşul olarak önümüzde durmaktadır. Bu çözümün; karar alma kolaylığı, tatbik ve takip etme kolaylığını getireceği çok aşikârdır.. Sözün kısası; Dış ticaretin iç ticarete yansıması anında halledilmesi gereken bir olaydır. Global dünya dayatmasını yaşadığımız konjonktürde zamana karşı yarışı mutlaka kazanmamız gerekmektedir. Yeniden keşfedilmeyi bekleyen meseleleri çözmek için önce yaşanan durumu disipline etmemiz gerekmektedir. Bu itibarla, hâlâ elli yıllık sorunlarla uğraşmayı bırakıp çok hızlı bir şekilde hedefe odaklanmamız gerekmektedir. Bunu da kurumlar arası çatışma ile değil, yetkili ve etkili kurumu belirlememizdengeçmektedir. Hepimizin aklı ile dili ve eli arasındaki mesafeyi kısaltmak zorunluluğumuz bulunmaktadır. DİR’e yeni düzenleme şart Diğer olmazsa olmaz koşul üretmek, üreteni korumak ve üretmenin önünü açmaktır. Bu mesele odak taşı olmaktadır. Bu durumda Dış Ticaret ve Sanayi Bakanlığı koordine içine girmek zorundadır. Bu koordine ise Dış Ticaret Müsteşarlığı’na bağlı İhracatçılar ve ithalatçılar birliği tarafından koordine hale gelmiş gibi gözükmektedir. Sadece bir işlem için 15-50 imzaya gerek kalmamasını sağlamak, bu globalleşen ekonomilerde bize hız kazandıracaktır. Tek göz ardı edilmemesi gerek ülke menfaatleridir ve tek koşul olarak tatbik edilmelidir. Son söz olarak “DİR” denilerek kısaltılan dahilde işleme rejimi, tekrar ele alınmalı ve her ülkenin yaptığı gibi, eşyalar belirlenmeli ve toplam üzerinden kısıtlamalar uygulanmalıdır. Bizdeki oranlar bütün işlemlerin % 35-38 ini kapsayacak durumda iken, diğer ülkelerde % 10 bile geçmemektedir. Bu durum, üreticilerimizin ne denli korunamadığını işaret etmektedir.

Bu yazı toplam 1389 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.