Atilla Yıldıztekin
Gaziantep'te lojistik fırsatlar
Ülkemizde lojistik önce İstanbul’da başladı. Uluslar arası deniz ve kara taşıması yapan firmalarımız taşıdıkları malzemeleri müşterilerinin fiktif depolarına çekerken veya gümrükçülerimize ait antrepolara teslim ederken, kendi antrepolarını kurmaya başladılar. Dış ticaretimizin artması, taşıma ölçeklerinin büyümesi ile antrepolar büyüdü, Gümrüklemesi biten ürünler, bu taşımaları yapan şirketlere ait milli depolarda stoklanmaya başladı. Artık üreticiler JIT sistemi içinde gerekli malzemelerin kendilerine ihtiyaç anında ulaşmasını istemeye başladılar. Sürecin hızlanması ve hataların azaltılması için yazılım kullanımı talebi ile karşılaşıldı. Sonunda tedarik zincirinde toplam sürecin denetimi, raporlanması, iyileştirilmesi olarak tanımladığımız lojistik konuşulmaya başlandı. Lojistiği kendi çabaları ile öğrenen yöneticiler, yabancı kuruluşlarda bu bilgiyi kazanan çalışanlar sektörün aranan elemanları haline geldiler. Pratik bilgi ile çalışan tecrübeli kişiler lojistiğin teorisini de öğrenmek zorunda kaldılar. Sektörün talebi elbette üniversiteler tarafından da izlendi. Benim gibi sektörde profesyonel olarak çalışanlar üniversitelerde part time ders vermeye başladı ve lojistik eğitiminin ilk ateşini yaktılar. Öncelikle İstanbul’da ve İzmir’de lojistik başlığı altında dersler veridi. Akademisyenler kendilerini yetiştirmeye yöneldiler. Konferanslar, zirveler, seminerle, kongreler, master ve doktora tezleri hız kazandı. Artan ilgi üniversitelerimizde 4 yıllık lojistik eğitiminin, iki yıllık meslek yüksek okullarının kurulmasına götürdü bizleri. Derneklerimizin, büyük lojistik şirketlerimizin de desteği ile İstanbul ve İzmir’de lojistik sektörü için eleman yetiştirilmesi gündeme geldi. Bu ilgi dalgalar halinde diğer şehirlerimize yayıldı. Trabzon, Ankara, Mersin, Bursa, Çanakkale, Manisa, Aydın, Kayseri, Edirne, Adapazarı, Isparta, Adana illerinde eğitim kurumlarında lojistik anlatılmaya başlandı. Gaziantep de bu dalgadan payını aldı. Üniversitelerinde lojistik dersleri verilmeye başlandı. Organize Sanayi Bölgesinin desteği ile kurulan Naci Topçuoğlu Meslek Yüksek Okulunun da gençlere lojistiği öğretmek için devrede olduğunu gördüm. Geçtiğimiz hafta Perşembe günü Gaziantep Sanayi Odası ile yaptığım görüşmede bölgenin özellikle üretimden ve artan tüketimden gelen artış ile büyük bir ekonomik bölge haline geldiğine şahit oldum. Bölgenin eksik olarak gördüğüm noktası; henüz lojistiğin çok az bilindiği, sanayici ve tüccarlar tarafından öneminin anlaşılamadığıydı. Bu bölgenin, çoktan kent sorunlarını da çözmek, üretici, tüketici ve tüccarına katma değer sağlamak amacıyla; bölgesel lojistiğini içinden demiryolu geçen bir lojistik köyde toplaması gerekmekte. Bu izlenim ve görüş ile Naci Topçuoğlu Meslek Yüksek Okulunda bölge lojistikçilerinin, öğretim üyelerinin ve çok sayıda öğrencimizin katıldığı bir seminer verdim. Tedarik zinciri ile başladığım seminer, lojistikle devam etti. Kentsel lojistiği ve ardından da lojistik köyleri anlattım. Seminerim Mersin’de koordinatörlüğünü yapmakta olduğum Türkiye’nin ilk örnek çalışması olan Mersin Lojistik Merkezi tanıtımı ile tamamlandı. Öğrencilerin ilgisi, akıllı soruları, birkaç gündür tek tek cevapladığım e mailleri beni fazlasıyla mutlu etti. Gaziantep’de bir potansiyel var. Yatırımcı, girişimci, doğru konuları seçmiş üreticiler artık Sanayi Odalarıyla, Ticaret Odalarıyla, OSB’leriyle, Serbest Bölgeleriyle, Belediyeleriyle, Üniversiteleriyle bir araya gelmek, bölgelerinde lojistiği anlatmak, öğretmek, ekonomilerine entegre etmek için çalışmalıdırlar. Yüzlerinde merakı, gözlerinde heyecanı gördüğüm, ilgileri azalmayacak kadar yüksek gençlere iş olanakları yaratmak ve aldıkları eğitimi değerlendirmek zorundayız. Daha fazla geç kalmayalım lütfen.
Bu yazı toplam 1811 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.