“Bir ülke ki gümrük kapılarına egemen olmamış ise yıkılmaya mahkûmdur.” Bu kısa özdeyiş Atatürk’ten alıntıdır. Kıssadan hisse.

Eğer kötü giden bir şeyler var ise, ya kafa karıştırmak veya şamar oğlanı bulmak için eşsiz bir yol gümrük teşkilatıdır. Salla gitsin. Üstelik bunu hak edecek bir sürü hadise de ortada. Özellikle kendi teşkilatına ve mesleğine sahip çıkamayan veya çıkmayan bir sistemin çarkı işliyor. Şimdi sizin on (10) gümrük memurunuz kaçırılmış akıbetleri belli değil ama kimsede ses yok… Bu iş bilinmesine rağmen, nerede ise duyulmasın diye özel çaba gösteriliyor. Biz nasıl bir devlet ve nasıl bir millet haline geldir/getirildik? Sadece gelecek korkusu veya çabalarının altında boğulduk. Varsa yoksa koltuk veya karın tokluğu. Bu ne Allah aşkına! Hükümeti ittirdim gitti. Ya geri kalanlar. Yani sen-ben. Bu millete ölü toprağı mı döküldü, ne oldu hepimize hanımlar/beyler?

Türlü bahanelerle gümrük kapılarınızı kapattığınızı ilan edip, kızarmayan yüzle koltukta oturmak marifet olmuş.

Yıllardır gümrüklerde tedbir alacağız diye her şeyi ters yüz edip, bir de milyon TL’lere mal olan kayırmalarla sektörün cebi boşaltılıyor.

Bir gecede ve ne için karar aldığını bile bilmeyen yöneticilerin iki dudağından çıkan yaptırımlarla gelecek karartılmış.

Nerede ise aynı günde aksi kanun, genelge ve yönetmelikle kafa karmaşalığı yaratılıp, işin özü hep saklanmış veya görülmesi ortadan kaldırılmış…

Bu kadar pisliğin ayyuka çıkarılmaya çalışıldığı yerde ve her şeyin sebebi gibi üç beş kişi göstermelik tutuklanıp hapse konulmuş. Ama onların bile akıbeti veya dosyaların sonucu unutulmuş, ilan edilememiş.

Ama aslanlar gibi yüce koltukları dolduranlara hiç kimse bir şey sormamış ve sordurulmamış veya soramamış. Onlar ki sütten çıkan ak kaşıktan daha da aklar. Bu ülkede her zaman “DÜN DÜNDÜR” olarak kaldı ve kalmaya devam edecek. Artık ya bu elbiseyi çıkaralım, ya da elbiseyi adam gibi dolduralım.

Gerisi hikaye……………..

Osan Başta