Haydi Lizbon’a! Çünkü ümitsizliğin burnunuzun ucunu görmenizi engellediği gerçeğine bir de Vasco da Gama'nın sonsuz uykusundaki topraklarda ulaşma rotasındasınız.

Haydi Lizbon’a! Çünkü orası da burası gibi iki yakalı, efsanevi bir deniz ve liman kenti.

Haydi Lizbon’a! Çünkü oranın da balıkları buradakiler gibi deniz kızlarının sadece masallarda olmadığına inanıyor.

Haydi Lizbon’a! Çünkü oradaki martılar da buradakiler gibi insanlarla değil, gemilerle konuşuyor.

Haydi Lizbon’a! Çünkü denildiğine göre orası da burası gibi “yedi tepe” üzerinde kurulmuş.

Haydi Lizbon’a! Çünkü oranın da buradakiler gibi görülesi, alımlı asma köprüleri mevcut.

Haydi Lizbon’a! Çünkü orası da en az burası kadar buram buram karizma kokan bir şehir.

Haydi Lizbon’a! Çünkü oranın da adı İzmir yerine Porto olan küçük bir kız kardeşi var.

Haydi Lizbon’a! Çünkü orası da Marmara Denizi yerine Atlantik Okyanusuna tutkun.

Haydi Lizbon’a! Çünkü oranın tarihi de buranınki gibi ne kadırgaya, ne de kalyona yabancı.

Haydi Lizbon’a! Çünkü oranın da dünya güzeli rakibeleri aynı [New York, San Francisco, Venedik, Sydney, Hong Kong, hatta Londra].

Haydi Lizbon’a! Çünkü oranın genç kızlarıyla kadınları da buradakiler gibi kendilerine yalan söyleyerek kalplerini kırmadığınız sürece aşkınıza ikinci ve son bir şans tanımaktan yanaymış.

Haydi Lizbon’a! Çünkü orası da burası gibi raylı sistemlerin önemini iyicene kavramış.

Haydi Lizbon’a! Çünkü orası da buradaki gibi hem modern hem de nostaljik tramvaylara sahip.

Haydi Lizbon’a! Çünkü orası da burası gibi kütüphaneleri, müzeleri, çarşıları, otelleri, lokantaları, pastaneleri ve kafeleriyle ünlü mü ünlü.

Haydi Lizbon’a! Çünkü orası da burası gibi mizah, melankoli ve mütevaziliği özgünce kaynaştırmayı başarmış.

Haydi Lizbon’a! Çünkü oradaki “yaşama sevinci”nin dalga boyu ile buradakininki âdeta dans etmek için yaratılmış.

Haydi Lizbon’a! Çünkü oranın da burası gibi varlık ve yokluğa ilişkin deneyimiyle bilgi birikimi baş döndürücü nitelikte.

Haydi Lizbon’a! Çünkü orasıyla burası birbirini kıskanmaktansa, artılarının sayısını eksilerinin önüne geçirmenin peşine düşmüş.

Haydi Lizbon’a! Çünkü orada da kahvenizi yudumlarken söyleşmenin tadı buradaki gibi doyumsuz.

Haydi Lizbon’a! Çünkü sevgilinizin neden burayı ve sizi yüzüstü bırakarak, Rio de Janeiro’ya yerleştiğinin gizemine öyle fazla uzaklara gitmeden, yakından bakmakta kesin kararlısınız.

Haydi Lizbon’a! Çünkü oranın “flan” kadar bayıldığım “pastel de nata” diye bir tatlısı var.

Haydi Lizbon’a! Çünkü fırsatını bulmuşken, “kadim edebiyat ustalarım” arasında saydığım Fernando Pessoa’nın vaktiyle soluduğu huzur verici esintinin etkisiyle yepyeni denizcilik şiirleri yazmam gerek.

Haydi Lizbon’a! Çünkü beynim biyolojik saatini belirsiz bir süreliğine 3 saat geriye almak istiyor.

Haydi Lizbon’a! Çünkü orası burayı imrendirebilecek bir Akdeniz iklimiyle iç içe.

Haydi Lizbon’a! Çünkü orada havalar hâlâ hayli yüksek bir gönül çelicilikte.

Haydi Lizbon’a! Çünkü oraya da rahatlıkla uyum sağlanabilir eğer burada hayatta kalmanın üstesinden gelinebilmişse.

Haydi Lizbon’a! Pardon, nasıl mı gidilecek? Elbette tarifeli bir uçuşla!                                                            

Haydi Lizbon’a! Peki, kiminle mi? Ya kendiniz ya da sevdiğiniz birisi ile!

Verimli günler ve gelecek pazarki yazımda görüşmek üzere.