Selçuk Onur
Meğer ne çok “Sarı Öküz” varmış
Nakliyecinin “Sarı Öküz”ü de U.N Ro-Ro’dur başlıklı yazıma olağanüstü geri dönüşler aldım. Yazıda U.N Ro-Ro’nun, nakliyecilerin yaptığı en başarılı girişimlerden biri olduğunu ve tabiri caizse “altın yumurtlayan tavuk”u ellerinden kaçırdıklarının altını çizmiştim. Maalesef başarısız birer girişim olarak anımsanan UND Deniz ve BKT Ro-Ro’nun dışında, konsolide edilse yeni markalar olabilecek girişimler de varmış.
DENİZ NAKLİYAT
Türkiye’de Ro Ro taşımacılığı 1977 senesinde Deniz Nakliyat tarafından işletilen ve Mersin-İzmir-Trieste hattında çalışan 2 Ro-Ro gemisi ile başlıyor. Ancak, o zamanlar Saffet Ulusoy gibi vizyon sahibi bir girişimci henüz o işe el atmadığından seferler kör-topal yapılıyor. Düzenli bir yapıya ulaşamadığı için de, süreç içinde yok olup gidiyor.
Yıl 1993 ve Türk nakliyecisinin biraz da zorunluluklardan kurduğu U.N Ro-Ro sahneye çıkıyor ve dünya denizlerinde bir Türk markası haline geliyor.
EGE RO-RO
Yıl 1998. Temmuzun 7’si. Ege Ro-Ro, Tekirdağ Limanı'ndan İtalya'nın Trieste Limanı'na Ro-Ro seferleri başlatıyor. Ama talihsizlik daha ilk gün kendini gösteriyor. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile Başbakan Yılmaz ve bakanların katılacakları görkemli tören, çıkan fırtına yüzünden gecikiyor ve fırtına dinince, kurdele kesimi görevi Cumhurbaşkanı düzeyinden Tekirdağ Valisi Zeki Şanal’a kalıyor.
Ege Ro-Ro’nun arkasında Erşen, Gür ve Esin Nakliyat var. O yıllarda Akport limanının sahipleri Dinçkökler de, oluşumu destekliyor. 160 TIR kapasiteli üç gemiyle seferlere başlanıyor. Gidiş-dönüş 1.750 Euro. 52 saatte Tekirdağ’dan Trieste’ye ulaşabiliyorlar. 2001 yılında Ambarlı Terminali’ni de açan Ege Ro-Ro, süreç içinde yeterli talep görmeyince tarih sahnesinden silinip gidiyor.
TURKO RO-RO
Bir de düşünce aşamasında kalan girişimler var: Fikir babasının İBA Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Baysal olduğu 2014 yılındaki TURKO Ro-Ro da bunlardan biri.
“Gelin Bir Ro-Ro Şirketi de Biz Kuralım” sloganıyla yola çıkan Baysal, TURKO Ro-Ro’yu en az 250 lojistik firmasının katılacağı öngörüsüyle planlamış. Söylediğine göre ilk gün 31 firmayla başladığı sayı 100’ü aşmış. Baysal’ın hesabına göre; 250 firmanın ortalama 20 aracı olması halinde 5 bin TIR’ları olacak bu da bir geminin 250 araç aldığı düşünüldüğünde, 20 gemiyi doldurabilecekti. Ancak, projenin doğumu bir türlü gerçekleşmedi.
UND DENİZ
Türk nakliyecisinin kendi imkanlarıyla kurduğu en başarılı girişimlerden biri olan U.N Ro-Ro, 2007 yılında KKR adlı fon şirketine 910 milyon Euro’ya satılınca, nakliyeci dostlar bir kez daha ellerinden kaçanın ne kadar önemli olduğunun farkına varıyor.
Türk uluslararası nakliye sektörünün her döneminde etkili isimlerinden şimdiki UND Başkanı Çetin Nuhoğlu, satışa karşı çıkanların başında geliyordu. Nuhoğlu’na göre, Ro Ro şirketinin sahibi mutlak surette nakliyecilerin kendisi olmalıydı. Çetin Nuhoğlu, bu savını şu sözlerle destekliyordu: “Nakliyeciler, kendi iş planları ve modelleriyle Ro Ro’nun iş planlarını örtüştürdükleri zaman başarılı oluyor. Ama eğer Ro Ro’ya ticari bir kuruluş olarak bakılırsa çelişki doğuyor. Biri fiyatı düşürmeye çalışırken diğeri fiyatı yükseltmeye çalışıyor. 2007’ye kadar başarının temeli buydu. Stratejiye ve pazara göre fiyatı yükseltip azaltabiliyorduk. Vadeyi uzatabiliyorduk çünkü ikisinin de patronu sektördü. U.N Ro-Ro’yu biz satın alamazsak, muhakkak kendi Ro-Ro’muzu kurmalıyız” dedi ve 2010 yılının ilk ayında hayata geçen UND Deniz, Nisan’da Fransa’nın Toulon, Temmuz’da da İtalya’nın Trieste kentine ilk seferini gerçekleştirdi.
Toulon’un hemen ardından Trieste sonun başlangıcı oldu
Bize göre UND Deniz, rakipsiz başladığı Fransa hattında kalsaydı, belki hala yaşıyor; hatta şu an Danimarkalı DFDS şirketinin sahibi olduğu U.N Ro-Ro’yu İtalya hattında dahi zorluyor olabilirdi. UND Deniz’in en büyük hatası, yürümeden koşmaya başlaması ve kendi büyüklüğüne göre bir dev konumunda olan U.N Ro-Ro ile onun sahasında mücadeleye girmeye çalışmasıydı. Çünkü, UND Deniz'in pazara girmesinin ardından U.N Ro-Ro, fiyatlarını Türkiye'den İtalya'ya 1.925 Euro, Fransa'ya da 1.294 Euro olarak belirlemişti. UND Deniz ile aralarında 631 Euro fark vardı ve bu da rekabeti imkansız kılıyordu.
NAKLİYECİ, BİRLİĞİN GÜÇ GETİRDİĞİNİ ARTIK FARK ETMELİ
Bir zamanlar, uluslararası nakliye piyasasında benim de eleştirdiğim iki başlı bir yapı hakimdi. Birinin “ak” dediğine diğeri “kara” dediği için sorunlar hep çözümsüz kalıyordu. Ama bu durum, yapılan doğru işlerin de olduğu gerçeğini değiştirmez.
Örneğin, UND o yıllarda TIR karnesi sisteminde ısrar ederken, RODER doğrusunun şu an en yaygın kullanılan T1 sistemi olduğunu savunuyordu. RODPA adı verilen ve yine RODER’in başlattığı pazarlama sistemiyle nakliyeci birlikten doğan pazarlık gücünü kullanarak yakıtını, lastiğini daha ucuza alabiliyordu.
UND DE, ARTIK GÜCÜNÜN FARKINA VARMALI
Sayın Çetin Nuhoğlu’nun “Nakliyeciler, kendi iş planları ve modelleriyle Ro Ro’nun iş planlarını örtüştürdükleri zaman başarılı oluyor” sözü bence çok önemli. Türk nakliyecisi, yeni bir marka oluşturacak kudrete sahiptir. Bütün yapılması gereken “tek yumruk” olabilmeyi becermektir.
Bunun için ilk kongrede, artık UND’ye birkaç numara küçük gelen “dernek” sözcüğünden kurtulunmalıdır. Ulusal ve uluslararası nakliye sektörünü çatısı altına alan “FEDERASYON” tüm platformlarda pazarlık gücünü zirveye taşıyacaktır. Bu yapı, küçük otellerde “kerhen” gelen üyelerle yapılan genel kurullardan statlara taşınan ve ses getiren yapıya dönüşebilecektir. Artık 1.300 kişi değil, on binlerin oluşturduğu bir güç vardır ve bu gücün önünde durmak eskisi kadar kolay olmayacaktır.
Saygılarımla.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.