İlhan Karaçay
Hollanda'da Türk medyasına duyarsız kalan ilk THY müdürü
Havacılık sektöründe dünyanın lider havayollarından biri olan Türk Hava Yolları (THY), gerek yurt içi gerek yurt dışındaki başarılarıyla ülkemizin gurur kaynağı olmaya devam ediyor.
Ancak, Hollanda’daki medya mensuplarıyla ilgili son dönemde ortaya çıkan sorunlar, THY Amsterdam Müdürlüğü’nün Türk medyasına yaklaşımına gölge düşürüyor.
Bugüne kadar Türk Hava Yolları’nın Amsterdam Müdürlüğü pozisyonunda bulunan eski yöneticiler, gerek yerel basın mensuplarına gösterdikleri yakın ilgiyle, gerekse çıktıları yolda medya ile kurdukları pozitif iletişimle biliniyorlardı. Ancak, şimdiki Amsterdam Müdürü Şerafettin Ekici, bu geleneği sürdürmek bir yana, Türk medyasına karşı soğuk ve mesafeli bir tutum sergiliyor.
Kaldı ki, halef-selef değişikliği sırasında, halef Şerafettin Ekici, selef Cengiz İnceosman arasındaki bu samimi görüntü, umut vericiydi.
Türk medyası, bugüne kadar THY ile uyumlu bir iş birliği yürüterek, firmanın tanıtımı ve olumlu algısı için sürekli katkıda bulundu. Medya mensupları, THY’nin çeşitli başarılarını duyurmak için haberlere yer verdi, kampanyalarını ve önemli etkinliklerini duyurdu. Buna rağmen, son dönemde, THY Amsterdam Müdürü Şerafettin Ekici’nin, Türk medya mensuplarına soğuk ve mesafeli bir tavır sergilediği görülüyor.
BASINI DIŞLAYAN BİR ÖDÜL TÖRENİ
200 kişinin davetli olduğu, acenta ödül törenine, 5-6 basın mensubunun katılımını çok gören bir anlayış, basın mensupları tarafından tabii ki protesto edilecektir.
Yakın zamanda şöyle bir olay yaşandı: THY Amsterdam Müdürlüğü, Türk ve Hollandalı acentaların katıldığı 200 kişilik bir ödül töreni düzenledi. Ancak bu törene Türk basını davet edilmedi. Törenin varlığından, tören sonrasında bir acentadan gelen mesaj ile tesadüfen haberdar oldum. Törenle ilgili bilgi almak için, önce diğer acentalardan fotoğraflar talep ettim. Bunun üzerine, THY Amsterdam Müdürü bizzat WhatsApp üzerinden bana ulaşarak şu mesajı gönderdi:
“Merhaba İlhan Bey nasılsınız, umarım her şey yolundadır. Acente ödül törenimize ait fotoğrafları talep ettiğinizi acentelerden öğrendik. Sizinle irtibatımız ve bir hukukumuz var, haberlerinizi mümkün mertebe takip ediyorum, bu tür taleplerinizi doğrudan bana iletebilirseniz memnuniyetle fotoğrafları sizinle paylaşırız.
Birkaç fotoğrafı sizin için buradan gönderiyorum
Törenimize geçen yıl olduğu gibi bu yıl da basını davet etmedik, fakat önümüzdeki yıl yapacağımız törende Basın mensuplarımızı da davet etmeyi değerlendireceğiz”emnuniyetle paylaşırım.”
Böylece, ödül vermenin, seyahat bürolarına gidilerek değil, koca bir salonda 200 kişinin davetiyle yapıldığını öğrenmiş oldum. Ben de müdüre şu toleranslı mesajı gönderdim:
‘Müdürüm,
Aradaki kopukluğun müsebbibi ben değilim.
Davet edilmediğim için alınmadım da…
Bazı ricalarımın kabul görmemesine de darılmadım.
Dün tesadüfen linkedinde Balcı fotoğrafı ile yazılarını gördüm.
Üçüncüymüş. Birinci ve ikinciyi sordum. Öğrenince de onlardan fotoğraf ve notlar istedim.
Sizden istemeyişimin özel bir nedeni yok.
Onlardan istemiş olmam size karşı bir girişim değil.
Varsa genel bilgi gönderiniz. Ödül töreni geniş bir kitleyi kapsıyormuş. Ben sadece Türkler için tören yapıldığını sanmıştım.
İlginize teşekkürler ve iyi akşamlar.’
Mesajın ardından gönderilen fotoğraflar ve metinler, ödül töreninin büyük bir etkinlik olduğunu gösterdi. Kaldı ki ben, böyle bir törenden habersizdim ve ödül verme işleminin syahat bürolarında yapıldığını sanıyordum.
Böylesi geniş çaplı bir törene basının davet edilmemiş olması büyük bir eksiklikti.
Her şeye rağmen, tören ile ilgili olarak çok güzel ve olumlu bir haber yazdım ve yayınladım.
Müdür bu haber için teşekkür mesajı gönderdi. (Yayınladığım haber en altta)
GUİNNESS REKORU HABERİ VE SONRASINDAKİ GELİŞME
Tüm bu olanlardan sonra, birkaç gün sonra aynı müdür bana “Türk Hava Yolları, Dünyanın En Çok Ülkesine Havayolu olarak Guinness Dünya Rekoru Kırdı” başlıklı bir haber gönderdi.
Ben de Müdüre şu satırları yazdım:
‘Müdürüm,
Bu haber Türkiye’de ana akım medyada da yayınlandı.
Benim çok değişik haber yazma sitilim olduğunu biliyorsunuzdur.
Haberlerimi genişleterek ve dallandırarak yazarım.
Bu haberi, benim Hollanda’dan yazabilmem için, THY Hollanda’dan da bir şeyler eklemem lâzım.
Hollanda’dan neler ekleyebiliriz?
Hollanda’daki gelişmelerden örnekler verebilir miyiz?
Haberi bitirirken, Schiphol ile ilgili bir raporu ekleyeceğim ve Türkiye havalimanları ile karşılaştıracağım.
THY Hollanda hakkında neler yazabiliriz?
Selamlar.’
Müdürden şu yanıt geldi: “Merhaba İlhan Bey, basın bülteni Genel Müdürlükte bulunan Basın Müşavirliğimiz tarafından yayınlanıyor, bizim lokalde basına bir açıklama yapma yetkimiz bulunmuyor, bu yüzden size THY Hollanda hakkında bir bilgi şu an sağlayamıyorum, burada görev yapan basın mensuplarımıza bilgi mahiyetinde bu basın bültenini ilettik, bundan sonra yayınlanan basın bültenlerini de iletmeye devam edeceğiz, ilginiz için teşekkür ederim, selamlar.”
Benim, ‘Müdürüm, siz açıklama yapmayın. Önemli gelişmeleri ben ifade edeceğim.
THY, Hollanda’da da rekorlar kırıyor’ başlığı ile, yazabilirim. Yolcu sayısı, uçuş sayısı, aceta sayısı, yolcu memnuniyeti gibi…’ şeklindeki cevabıma hiç bir yanıt gelmedi. Yani, müdür beni hiç takmadı bile…
Tabii ki bu tutum, bardağı taşıran son damla oldu ve okumakta olduğunuz haberi yazmamı kaçınılmaz kıldı.
BASIN MENSUPLARININ HAKLI İSTEKLERİ DE REDDEDİLİYOR
Geçmişte, basın mensuplarına pas bilet veya business class upgrade imkânı tanıyarak bir nevi barter şeklinde medya desteğini veren eski THY Amsterdam müdürleri, firmanın tanıtımı için bu desteğin önemli olduğunu bilirdi. Ancak şu anki müdür Ekici, bu yöntemi kullanmaya mesafeli duruyor. Bu durum, haberleriyle Türk Hava Yolları’na katkı sağlayan medya mensuplarının üzülmesine neden oluyor. Söz konusu yetki, medya mensupları için kullanılmıyorsa, kimin için kullanılıyor?
BASIN MENSUPLARININ TEPKİSİ
Hollanda’da aktif olarak çalışan Türk medya mensuplarından Yavuz Nufel (N’haber), Zeynel Abidin Kılıç (Doğuş) Mehmet Ali Topçu (Manşet), Fatih Özyar (Hollanda Postası), Özcan Özbay (Deniz Radyo-TV), Mustafa Koyuncu (DHA), Hamit Sürmeneli (Ufuk Media) ve şahsım da, bu iletişim eksikliğini ve davet edilmemeyi eleştiriyoruz. Basının önemsenmediği bu yaklaşımı protesto etme hakkımızı kullanıyoruz.
Naçizane şahsım, THY için sık sık haber yazanlardan biriyim. Arşivimde hemen göze çarpan haberlerimden dördünü yukarıda sizlere sunuyorum. Medyanın bu hizmeti, şimdiki müdür tarafından görmezden gelinirken, THY’nin hediyeleri neden başkalarına gidiyor?
GAZETECİLİĞİ NASIL YAPIYORUM?
Gazetecilik, sadece haber aktarmaktan ibaret değildir; insanlığın sesi olmayı, toplumun vicdanını temsil etmeyi gerektirir. Benim kalemim, adaletsizliğe karşı elimdeki en güçlü silah olmalıdır. Kalemimi, yalnızca kelimelerle değil, samimiyetle, cesaretle ve sorumlulukla kullanıyorum. Benim görevim, sadece olayları raporlamak değil, hakikati aramak ve unutturulmaya çalışılan gerçekleri gün yüzüne çıkarmaktır.
Gazetecilik, gölgede bırakılmış hikayelere ışık tutmaktır. Sessizlerin sesi olmak, güçsüzlerin yanında durmak ve güçlülere karşı adaletin kalkanını yükseltmektir. Benim gücüm, yalnızca haber kaynaklarına ulaşmakla değil, insanlar arasında bağlar kurmakla, onların acılarını, umutlarını ve mücadelelerini anlamakla ortaya çıkar. Ancak bu şekilde bir gazeteci, toplumun değişim için ihtiyaç duyduğu katalizör olabilir.
Bu yol, yalnızca bir meslek değil, bir hayat felsefesidir. Bir gazeteci, yeri geldiğinde kendi konforundan, güvenliğinden ve hatta bazen kişisel özgürlüğünden ödün vermeyi göze almalıdır. Çünkü hakikat, her zaman kolay erişilen bir hazine değildir; onu bulmak, kazmak ve ortaya çıkarmak çoğu zaman cesaret, sebat ve özveri gerektirir.
Benim yolum da bu: Unutulmuş hayatları görünür kılmak, adaletsizliklere karşı durmak ve toplumun daha bilinçli, daha adil bir geleceğe ulaşması için ışık tutmak. Gazetecilik yalnızca bir iş değil, bir kimliktir. Bu benim kimliğim ve bu yolda yürümek benim hayat amacımdır.
NEDEN ŞİMDİ?
İşte tam da bu nedenle, bugüne kadar hiç eleştirmemiş olduğum bir makam olan, THY Amsterdam Müdürlüğü’nü, bugün vizörüme koydum. Bu eleştiri, ne bir ön yargıdan ne de kötü bir niyetten kaynaklanıyor. Aksine, benim için eleştiri; adaleti, şeffaflığı ve toplumsal faydayı savunmanın bir gereğidir.
60 yıllık gazetecilik hayatım boyunca, eleştirilerimi yalnızca hak edenlere yönelttim ve bu konuda hiçbir zaman şahsi bir kaygı gütmedim. Bugün THY Amsterdam Müdürlüğü’nü eleştirmiş olmam da, bu anlayışımın bir devamıdır. Eğer bir eleştiri yöneltiyorsam, bu yalnızca daha iyiye ulaşmak, kamu yararını savunmak ve topluma daha iyi hizmet eden bir kurum görebilme arzumdan ileri gelir.
ÖNCEKİ İLİŞKİLER
Samimiyetle anlatmak istediğim bir konu var:
Önceki THY müdürleriyle zaman içinde, sadece profesyonel bir ilişki değil, dostane bir yakınlık da kurma imkânım olmuştu. Bu süreçte ev ziyaretleri yapılmış, karşılıklı davetlerle yemek organizasyonları gerçekleştirilmişti. Mevcut THY müdürüyle ise, tüm şahsi gayretlerime rağmen, benzer bir yakınlık kurma imkânı bulamadım. Yaptığım yemek davetlerine, nezaketle ofiste çay içmeye davet ederek karşılık verdi. Bu çerçevede, bir kez ofisini ziyaret ederek kısa bir sohbet etme fırsatım oldu.
Pas bilet ve business sınıfı yükseltme konularında, yalnızca bir kez business upgrade için yardımcı olundu. Bunun dışında uçuşlarımın tamamında bilet ve upgrade bedelini ödeyerek seyahat ettim.
SONUÇ
Şerafettin Ekici’nin, Türk basınına karşı olan mesafeli tavrı, sadece bireysel gazetecileri değil, genel anlamda ‘Medya-Türk Hava Yolları işbirliğini’ olumsuz etkiliyor. Oysa medya, şirketlerin sesi ve görünürlüğünü sağlayan önemli bir unsurdur. THY Amsterdam Müdürü’nün bu yanılgısını bir an önce fark etmesini ve medya ile köprüyü yeniden inşa etmesini umuyorum.
Bu yazı toplam 499 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.