Coşkun Soyer
HOŞ GELDİN YENİ YIL
Âdettendir, her yeni yıla girerken, eski yıl ve yeni yıl arasında karşılaştırma yapılır ve yeni yıl için iyi dilekler ve umut dolu görüşler dile getirir. Aslında umut sözcüğü kendi içerisinde iyilik ve kötülük anlamlarını taşır. Pandora’nın hikayesi umut sözcüğünün bu iki yönlü yorumu için en güzel örnektir. Hikâyeyi (veya mit) kısaca hatırlarsak, aslında uzun bir hikâye ama bizi ilgilendiren bölümünde, Zeus insanlardan intikam almak için Pandora’yı içinde bütün kötülükler ve Umut’un olduğu sandıkla yeryüzüne gönderir. Pandora merakına yenilir ve sandığı açar, umut hariç bütün kötülükler yeryüzüne yayılır, burada alegorik olarak umut hem kötülük hem iyilik anlamları taşır. Umut’un iyilik anlamını herkes bilir ama Nietzsche’ye göre “umut en son kötülüktür, çünkü işkenceyi uzatır”. 2023’e girerken benim de aynı duygularım var. Hem 2023’ten umut ile güzellikler bekliyorum ama bu umudun negatif anlama gelmesini hiç mi hiç istemiyorum.
Son üç yılımız pandemi eşliğindeki tedarik zinciri haberleri ve şöyle battı şöyle çıktı konuları ile geçti. Buradaki köşemde bende bunlara çokça değindim. Aslına bakarsanız, Rusya-Ukrayna savaşı gündemde olmasaydı düzelme çok daha hızlı olacaktı. Bununla beraber bu savaşın bitmesini istemeyen o kadar çok kutup var ki, bu yüzden savaş biterse şöyle olur veya olmaz konularına da girmenin hiç gereği yok. İşimin gereği tedarik zinciri konuları algıda seçiciliğimin en üstünde yer alıyor. Sene sonu yaklaşırken de özellikle takip ettiğim yabancı kaynaklarda hemen hemen bütün şirket yöneticileri bilançoları açıklama öncesinde, tedarik zinciri problemlerinden bahsedip (veya bunu altlık yaparak) bu sene rakamlar olumsuz, gelecek sene de işler böyle devam edecek vb. açıklamalar yapıyor.
Diğer yandan e ticaret ve getirdiği rüzgâr devam ediyor. Bu rüzgâr bir süre daha kuvvetli esmeye devam edecek. Özellikle bu alanda teknolojik gelişme çok hızlı ve rekabet bu alanda ortaya çıkan gelişmeler üzerinden şekillenmeye devam ediyor. Teknoloji kullanımı müşterinin istediği hız konusuna odaklanıyor ve önümüzdeki 4-5 yıl bu konuya odaklanmaya devam edeceğiz. Devamında şirketler dijitalleşme konusuna daha çok önem veriyorlar. Bu önem sadece yeni şirketlerin e ticaret yatırımı yapması yönünde değil aynı zamanda şimdiye kadar bu konuya soğuk veya bizi ilgilendirmez anlayışı hâkim olan (sözüm B2B firmalara) iş alanlarını da kapsıyor ve bu tarafta yeni yatırımlar çok hızlı akmaya başladı. Burada yıllar önce katıldığım bir konferansta dinlediğim bir konuşmadan aklımda kalanları aktarmak istiyorum. Konuşmacı (adını maalesef hatırlayamadım), özellikle tekstil alanında yatırım yapmak isteyenler için şu tavsiyeyi vermişti; “Tekstil işi bir yağmur bulutuydu, ülkemizin üzerinden geçti ve yağmurunu bıraktı, bundan sonra bu işe girmek isteyenler dikkatli olsun”. Bu cümlenin amacı tekstil ile hızlı ve kolay para kazanmak isteyen yatırımcıya yönelikti. E ticaret için de o dönemeç çoktan görüldü, kısacası hızlı ve kolay para artık orada yok.
Diğer bir tarafta şirket alımları ve şirket birleşmeleri konusunda yaşanıyor. Belirli bir konuma gelmiş şirketlerin dijitalleşme için yaptıkları satın almalar özellikle dikkatimi çekiyor. Bu genellikle eksik oldukları bir konuyu tamamlamak için yapılan ve şirketin hacmine göre nispeten ufak olan yatırımlar olarak göze çarpıyor. Bunun farklı bir yönü de birbirlerine rakip olan firmaların birleşmeleri veya satın almaları konusunda göze çarpıyor. Pek anlam veremesem de bir bildikleri vardır diyorum!
Kesin olarak gördüğüm konu ise tedarik zinciri organizasyonunun yeniden tasarlanması konusu oluyor. Bu benim kişisel görüşüm de olabilir ama pandemi döneminde aldığım bütün danışmanlık işlerim bu konuya yönelik olunca ve danışman arkadaşlarım da firmaların bu konuya çok daha fazla önem vermeye başladıklarını söyleyince, doğru yaptıklarını görüyorum. Son üç yıllık dönemde bazı iş kolları çok hızlı ve kontrolsüz büyüdü, bazıları da yeni durum gereği küçüldü ve tasarruf tedbirlerine çok daha fazla sarıldı. Akıllı olanlar personel çıkartma yerine organizasyonlarındaki verimsiz kısımları düzeltmeye yöneldiler ve doğru yolda ilerliyorlar. Bunun sonucunda tedarik zinciri daha çok ön plana çıkıyor ve tasarruf odağından çok, bu konuyu iyi yöneterek daha iyi nasıl kazanırız yönüne ilerliyor. Kısa bir örnek verirsem, tedarik zincirinde en önemli maliyet konularından birisi olan ambalaj konusunda tasarruf etmeye çalışarak kalitesiz ambalaj malzemesi ile müşteriyi üzmek yerine, Milk run vb. sürdürülebilir projeler ile bu konuda hem tasarruf hem de karlılık üzerine çalışan firma sayısı gittikçe artıyor.
Kısacası tedarik zinciri yeniden tasarlanıyor. Bununla beraber eski alışkanlıklar o kadar hızlı nüksediyor ki, bildiğiniz gibi deniz ulaşımında navlun ücretleri inanılmaz hızlı arttı ama son 2-3 aydır tekrar eski seviyelerine inmeye başladı. Pandemi ile Çin yerine daha yakın yerden tedarik konusu özellikle navlun fiyatlarından dolayı öne çıkmıştı. Navlun fiyatları eski seviyelerine dönmeye başlayınca konu hemen “ağbicim Çin’de ucuzu varken neden almayalım” mottosuna! tam dönecekti ki, Çin artan vakalar ile yeniden kapanma sinyalleri vermeye başladı. Ve termin konuları yeniden sorun olarak gözüküyor.
Dikkat ettiğim bir diğer konuda, firmaların teknolojik yatırımlar ile bazı konuları göz ardı etmeleri veya önem vermemeleri geliyor. Bunun en güzel örneğini, teknoloji yatırımı ile her şeyi bir düğmeye basmak ile halledeceğini sananlar veriyor. Öyle bir dünya yok ve olmayacak. Yine eğitimli çalışana ve hatta o çalışanın yeni duruma adapte olması için entegrasyon eğitimlerine çok daha fazla ihtiyaç olacak. Diğer bir konu da geçiş süreci konusu, evet yeni teknolojiye yatırım var ama geçiş ve adaptasyon belki 1 sene sürecek. Bu süreçte de işleri eski yönteme göre yapmanız ve yeni dönem için de hazırlık yapmanız gerekecek. Benim için danışmanlık projelerimde en önemli konulardan birini oluşturan maddedir; Geçiş dönemi planlaması! bu olmazsa proje patlar.
E ticaret cephesinde bir diğer konu ise, pandemi döneminde gelişen alışkanlıkların yavaş yavaş sahneden çekilmesi ile ilgili, özellikle bu dönemde e ticaretteki en büyük artış sebepleri arasında evden çalışma ile artan ihtiyaçların tamamlanması, panik vb. sebepler ile alışverişin hacimli olması, stok yapmak vb. konular artık yerini yeni öngörülere bırakıyor. Enflasyonist baskı ve önümüzdeki kışın getireceği enerji tüketiminin yüksek faturaları (gıdayı hiç söylemiyorum bile) insanların alışveriş alışkanlıklarında eski günlere dönüşü haber veriyor olabilir. Alışveriş yaparken verimlilik, buna ihtiyacımız var mı, yenisine gerçekten gereklimi, eskisi ufak bir onarım-tamirat ile işlev görebilir konuları daha ön plana çıkacak. Kredi kartları harcamaları ülkemizde en hızlı büyüyen konulardan biridir. Bu artık globalde de öyle ve ödenmeyen borçlar konusu her yerde gittikçe artan bir ekonomik sorun oluşturuyor.
Sonuç olarak geldiğimiz nokta verimlilik üzerinde kilitleniyor. İster büyük bir şirket olsun ister evini geçindiren bir kişi, 2023 yılı için en önemli konulardan birisi verimlilik olacak. Bu ana konumuz olan tedarik zincirinde çok daha fazla kendisini belli edecek. Bu konuya önem verenler ve gerekli dokunuşları yapabilenler için 2023 yılı güzel geçecek. Kısacası umut olumlu anlamıyla her zaman var ve 2023 yılı için karşılığı verimlilik olacak.
Önemli bir konuda önümüzdeki yılın Cumhuriyetimizin 100. Yılı olması, bu günlere gelene kadar nice badireler atlatan ve kurucumuz M.Kemal Atatürk’ün en önemli projesi olan Cumhuriyetimiz, bize olumlu anlamda umut veren en önemli dayanak noktalarından birisi,
Mutlu ve sağlıklı bir yeni yıl dilerim…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.