İlhan Karaçay

İlhan Karaçay

İstiklal marşımızın Hollandacası…

Milli mücadele şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un, ‘O şiir bir daha yazılmaz.. Onu kimse yazamaz.. Onu ben de yazamam.. Onu yazmak için o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O, milletin malıdır. Benim millete karşı en kıymetli hediyem budur… Allah bir daha bu millete bir İstiklâl Marşı yazdırmasın!..’ dediği istiklal marşımızı biz çok iyi anlıyoruz. Ne var ki, içinde yaşadığımız dış ülkelerdeki yerli halklar, sık sık duydukları bu marşta ne söylediğimizi anlayamıyorlar.
Ben, istiklal marşımızı Hollandalı dostlarımızın da anlamaları için, ilk iki kıtasını Hollanda’nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Erik Weststrate’nin tercüme ettiği marşımızın diğer kıtalarının da Hollandacasını sunuyorum. Hollandalı dostlarımıza dağıtmak ve duyurmak size kaldı. Diğer ülkelerdeki yurtseverlerimizden de aynı davranışı bekliyorum.

Marşımız ve tercümesinin sonunda, marşın Büyük Millet Meclisi’nde kabulünün hikâyesi var.

istiklal-marsi-ilhan-karacay.jpgİstiklal Marşı’mızın ilk iki kıtasını, Hollanda’nın Ankara Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Erik Weststrate yaptı. Fotoğrafta, Erik Weststrate’yi, büyükelçilikte görevli Eray Ergeç ve eşim ile birlikte, Mersin’deki bir etkinlikte görüyorsunuz.

TÜRKİYE İSTİKLAL MARŞI (VRIJHEID MARSCH TÜRKİYE)

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
(Vrees niet, o rode banier; Die wappert op deze horizonten)

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
(Zolang de laatste haard die boven dit land rookt niet is gedoofd

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
(Is hij de ster van mijn volk die zal stralen.)

O benimdir, o benim milletimindir ancak.
(Hij is alleen van mij, en van mijn volk)
**********************************

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
(Frons je gezicht niet zo, jij terughoudende halve maan!)

Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celal?
(Lach toch eens naar mijn heldhaftige ras! Wat is dit voor een geweld en woede?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
(Anders komt ons vergoten bloed jou niet toe…)

Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!
(Vrijheid is het recht van mijn godvrezende volk!)
*******************************************

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
(Ik was vrij vanaf het begin en zal het altijd zijn.)

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
(Welke gek zal me vastketenen? Het idee verbaast mij!)

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
(Ik ben als een brullende vloed; krachtig en onafhankelijk.)

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
(Ik zal bergen verscheuren, ik zal de oneindigheid overtreffen, en dan nog zal ik uitstromen!)
**************************************

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
(Al omringt een stalen pantsermuur de westelijke horizon,)

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
(Ik heb een bastion in mijn hart vol van geloof!)

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
(Je bent machtig, vrees niet! Hoe kan het tandeloze monster,)

‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar?
(Wat je “beschaving” noemt, is een monster met nog één tand over ?)
*********************************************************

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
(Mijn vriend! Laat mijn geboorteland niet in de handen van gemene mensen!)

Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
(Geef uw borst als pantser! Houd deze beschamende stormloop tegen!)

Doğacaktır sana va’dettigi günler hakk’ın…
(Want snel zal de dag van de goddelijke belofte komen.)

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
(Wie weet het? Misschien morgen? Misschien nog wel eerder dan morgen!)
*************************************************************

Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme, tanı:
(Zie niet de grond waar u op loopt als zuivere aarde,)

Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
(Maar denk over de duizenden onder u die er liggen, zonder een lijkwade.)

Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
(Jij bent de edele zoon van een martelaar, behoud de traditie, kwets niet uw voorvader!)

Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
(Zelfs wanneer u werelden wordt beloofd, geef dit paradijs van een geboorteland niet op.)
**************************************************

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
(Welke man zou niet willen sterven voor dit hemelse stuk land?)

Şuheda fışkıracak toprağı sıksan, şuheda!
(De martelaren zouden uitstorten als u de grond zou uitdrukken! Martelaren!)

Canı, cananı, bütün varımı alsın da hüda,
(God mag al mijn geliefden en al mijn bezit nemen als hij wil.)

Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
(Maar laat hem mij niet van mijn enige echte geboorteland op deze wereld beroven.)
*************************************************

Ruhumun senden, ilahi, şudur ancak emeli:
(De enige smeekbede van mijn ziel aan U, Ο God, is dit)

Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
(Laat geen vreemde hand de borst van mijn heiligdom bezoedelen.)

Bu ezanlar-ki şahadetleri dinin temeli,
(Laten deze gebedsoproepen, waarvan de belijdenissen de kern van het geloof zijn,)

Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.
(Euwig over mijn vaderland weerklinken
***************************************

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım,
(Dan zal mijn grafsteen, als er een is, duizenden keren met zijn voorhoofd de aarde raken (zoals in salaat) in geestvervoering.)

Her cerihamdan, ilahi, boşanıp kanlı yaşım,
(O God, tranen van bloed stromen uit mij, uit iedere wond,)

Fışkırır ruh-i mücerred gibi yerden na’şım;
(Mijn lijk zal van de aarde stromen als een geest,)

O zaman yükselerek arsa değer belki başım.
(En dan zal ik wellicht opstijgen en de hemel bereiken.)
**************************************************

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
(Wapper als de dagende hemel, o roemrijke halve maan,)

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
(Zodat eindelijk al mijn vergoten bloed waardig kan zijn!)

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal:
(Nooit zul jij, noch mijn natie vernietigd worden!)

Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
(Vrijheid is het recht van mijn altijd vrij geleefde vlag)

Hakkıdır, hakk’a tapan, milletimin istiklal!
(Onafhankelijkheid is het recht van mijn God vererende volk!
*****************************************************

İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ

istiklal-marsi-ilhan-karacay2-jpg.pngMaarif Vekaleti, Türk Kurtuluş Savaşı’nın başlarında, İstiklâl Harbi’nin millî bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla, 1921’de bir güfte yarışması düzenledi. Yarışmaya toplam 724 şiir katıldı. Eser gönderenler arasında Kazım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, İsak Ferrara, Muhittin Baha Pars ve Kemalettin Kamu gibi tanınmış isimler de vardı.”Çanakkale Şehitleri” ve “Bülbül” gibi şiirlerin sahibi Mehmet Akif’in “Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini” düşündüğü için yarışmaya katılmak istemediği bilinir.

Son şiir gönderme tarihi olan 23 Aralık 1920’den sonra Eğitim Bakanlığı güfteleri incelemiş ancak içlerinde İstiklal Marşı olabilecek bir eser bulamamıştı. Mehmet Akif, Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey’in kendisine yazdığı 5 Şubat 1921 tarihli davet mektubundan sonra fikrini değiştirerek Ankara’daki Taceddin Dergahı’ndaki odasında, Türk Ordusuna hitap ettiği şiiri kaleme aldı ve bakanlığa teslim etti.

istiklal-marsi-ilhan-karacay3.jpg

Şiirde, şair Kurtuluş Savaşı’nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk’a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirmiştir.Hamdul­lah Suphi Bey, Âkif’in şiirinin önce cephede asker arasında okunma­sına karar verdi. Batı Cephesi Komutanlığına gönderilen şiir, askerin beğenisini kazandı. İstiklâl Marşı, 17 Şubat 1921 tarihinde Hakimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde yayınlandı, on iki gün sonra ise Konya’da Öğüt gazetesinde yer aldı.

Ön elemeyi geçen yedi şiir 12 Mart 1921’de Mustafa Kemal’in başkanlığını yaptığı meclis oturumunda tartışmaya açıldı.Mehmet Âkif’in şiiri meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu. Şiir okunduğunda milletvekilleri büyük bir heyacana kapıldı ve diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmedi. Bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Akif’in şiiri coşkulu alkışlarla kabul edildi.

Bu yazı toplam 1842 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.