Coşkun Soyer
Tedarik zincirinde “DEPOLAMA” üzerine düşünceler
Yeni yılın ilk ayıda geride kaldı. Zaman 50’sinden sonra hızlı geçer derlerdi, inanmazdım, maalesef doğruymuş. Konumuza dönersek, tedarik zinciri ve lojistik konularında da hayat hızlı akıyor. Geçtiğimiz iki senede tedarik zinciri, salgın nedeniyle hep ön plandaydı. Kırıldı, sekteye uğradı, bölündü, durdu vb. olumsuz sözcükler ile gündemdeydi. Bu sene de böyle olacağı konusunda devam eden gelişmeler var. Çok kısa bir örnek vereyim, Japonya’dan, geçtiğimiz aralık ayında patates kızartması kıtlığı yaşandı. Ben sağlık sebeplerinden dolayı pek meraklısı değilim ama çoğu insan için çok keyifli tüketilen bir yiyecektir. Ve bu kıtlığında suçlusu kısa zamanda tedarik zinciri ilan edildi. Nedenine bakarsak, COVID-19 ve Kanada'daki sel yıkımları, Japonya’nın patates ithalatını zorlaştırınca, McDonalds’da Japonya’daki patates kızartması arzını kısmak zorunda kalmış. Bunun için aldığı önlemde bir hafta boyunca sadece küçük boy patates kızartması satmak olmuş! Devamı şöyle; "Vancouver Limanı yakınlarındaki büyük ölçekli sel ve koronavirüs pandemisinin neden olduğu küresel tedarik zinciri sıkışıklığı nedeniyle patates arzında gecikmeler var" açıklaması yapıldı. Mc Donald’s, "kaynak malzemelerinin istikrarlı bir şekilde tedarik edilmesi" zor olsada, müşterilerin hala patates kızartması sipariş edebilmelerini sağlamak için önlem aldığını söylemiş. Ey tedarik zinciri sen nelere kadirsin, Japonya’daki vatandaşın patates kızartması zevkinden mahrum olmasından bile sen sorumlu oldun.
Evet bu işin ironik kısmı ama özellikle depolama konusu bu durumda ana sebep oluyor. Bu gibi durumlara, özellikle finansman tarafının el atıp acil stok seviyelerini devamlı aşağıya çekmesinin sebep olduğunu daha önceki yazılarımda detayları ile değinmiştim. Kısacası aslında tedarik zinciri düzgün işletilebilse veya finansman, tasarruf, maliyet vb. konular tedarik zincirinin işleyişine çok fazla müdahale etmese (bakın “özellikle çok fazla olarak belirtiyorum, tabii ki müdahale olacak ama bu “çok fazla” olmayacak), bu gibi durumlar veya olaylar gündemimize bu kadar çok gelmeyecek.
Bu konuya paralel başka bir örnekte enerji sektöründen geldi ve ülkemizin gündemini bir süre işgal edeceğe benziyor. Biliyorsunuz, doğal gaz ithalatı ile ilgili sorunlar yüzünden, sanayi tesislerine doğal gaz aktarımı kısıtlandı ve bir süre daha bu böyle gidecek. Bu durumda herkesin sorduğu soru haklı olarak “hani bizim doğal gaz depolarımız vardı vb”, Tuz Gölü ve Trakya’da depolamalar yapılıyordu. Bu depolarda da yeterli gaz olmadığı şimdilerde tartışılıyor. Sonuç da enerji o kadar önemli ve stratejik ki, ona sahip olabilirsiniz ama stoklu sahip olmanız daha çok önem arz ediyor!
Aslında bu ay yukarıdaki konulardan çok, ocak ayının 22’sinde yapılan “Tedarik Zinciri ve Lojistikte E Ticaretin Geleceği” konferansında yaptığım konuşma üzerinden gidip, e ticaret konusuna önem vermek istiyordum. Konferanstaki konuşmam da yazıya giriş bölümü ile ilgili önemli bir kısım vardı. Evet! E ticaret ile ilgili depolama konuları ve kapasiteleri üzerinden örnekler vermiştim. Depo konusu her yerde önemli, isterseniz petrol gibi stratejik ve halen yeri doldurulamayan bir ürüne sahip olun, yeterli deponuz olmazsa böylesine kriz anlarında çok zor durumda kalıp, çok büyük zararlar etmeniz söz konusudur (bknz: https://www.linkedin.com/posts/coskunsoyer_us-oil-prices-turn-negative-as-demand-dries-activity-6658337916881772545-gIkA ).
Biz biraz da e ticaret tarafında depolama konularına bakalım. E ticaret çok hızlı gelişiyor ve bu gelişim içinde tedarik zinciri ve lojistik konuları çok önemli bir yer tutuyor. E ticaretin üretme-satın alma ve satış işlemi kısmının (elektronik ortamda olsa da) klasik ticaretten pek farkı yok. Bununla beraber depola ve dağıt kısmı biraz farklı bir yön çiziyor. E ticaretteki artış, depolama tarafında klasik yapılanmadan farklı olarak, ufak adet-hacimde depolama, toplama ve paketleme konuları için yeni nesil depoculuğu ve teknolojiyi gerektiriyor.
E ticaret için depo yatırımına ihtiyaç var. Bununla beraber bazı alternatif çözümler de var. Bunlara kısaca bakarsak;
- Özellikle büyük mağazacılıkta yeni bir akım olarak görülen bir gelişme artarak devam ediyor. Büyük mağazacılık için 5000 m2 veya üstü alanlarda ticaret yapan perakendecileri tanımlayabiliriz. Bu tür mağazalar, pandemi ile beraber kapanma ve insanların yeni dönemde mağaza ziyaret sıklığını azaltmaları sonucu müşteri sayısında büyük azalmalar yaşadılar. Bunun sonucunda mağazalarda atıl olarak kalan alanları depo alanına dönüştürüyorlar. Bu depo alanları hem bölgesel dağıtım noktası hem de e ticaret deposu olarak hizmet veriyorlar. Bu tür mağaza zincirlerine örnek olarak, Amerika ve Kanada’da mağazaları olan “Bed Bath § Beyond” örnek verilebilir. Mağazalarının %25’ini bu kullanım için depo alanına çeviriyor. Aynı şekilde elektronik perakende zinciri “Best Buy” mağazalarının %25’ini bu dönüşüme sokacağını açıkladı. Dikkat edilirse iki firmada %25’lik bir oran veriyor. Kim bilir bu %25’lik oran, sektörel bir dönüşüm metriği olarak önümüzdeki yıllarda çokça önümüze çıkabilir.
- İkinci bir örnek ise yine atıl olan AVM’lerden kaynaklanıyor. ABD ve Avrupa’da birçok AVM bütün olarak veya kısmi olarak depolama alanlarına çevriliyor. Bu konu yakın zamanda ülkemizde de çok önemli hale gelecek.
- Son örnek ise benim için daha yapıcı ve gelişime açık bir konu olarak gözüküyor. Örnek e ticaretteki iadelerin lojistik yönetimidir. Bu konu artık yüksek pratik ile işleyen bir düzen halini aldı. İade için oluşturulan kod ile kargo firmasına ürün teslimi genel bir uygulama olarak işliyor. Bu tasarruf ve perakende de kullanılmayan mağaza metrekarelerinin değerlendirilmesi anlamına gelecektir. Bunu yaparken birbiri ile rakip olan perakende ve e ticaret “özellikle pazar yerlerinin” verimlilik çerçevesinde bir araya gelmeleri gerekliliğidir. Bunun en güzel örneklerinden birisi Amazon’un Kohl’s ile yaptığı çalışmadır. Kohl’s Amerika’nın en büyük departman mağaza zincirlerinden biri ve 1000’den fazla mağazaya sahip, Amazon ile yaptığı anlaşma ile mağazalarından Amazon ürün teslimi ve iade kabulü yapıyor. Bu iki firma arasında rekabete bakmadan kazan kazan prensibiyle gelinen ortak verimlilik noktasını gösteriyor.
Bu aylık burada bitirelim, gelecek ay görüşmek üzere, sağlıkla kalın, sevgiler…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.