Koşup bir 'vagon' da biz takalım
Yan sanayinin gelişmesinde devletin 1970'lerin ilk yıllarında ülkemizi üretim üssü olarak seçen Fiat (Tofaş ortaklığında) ve Renault yönetimlerine,...
Yan sanayinin gelişmesinde devletin 1970'lerin ilk yıllarında ülkemizi üretim üssü olarak seçen Fiat (Tofaş ortaklığında) ve Renault yönetimlerine, "Türk yan sanayiinin gelişmesine katkıda bulunun, Ar-Ge'ye yatırım yapın ve yan sanayi parçalarını sadece ithal etmeyin." demiş olmasının epey etkisi var.
Devletin yan sanayinin gelişmesine yönelik bu desteği o yıllarda küçük ölçekte ve dağınık olarak üretim yapan kuruluşlarca bir fırsat olarak görülürken, birlikte hareket etmenin önemi de ortaya çıkar. Sektörün büyük oyuncuları 1978 yılında Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği (TAYSAD) adı altında dernekleşir. Bugün TAYSAD, 259 üyesi ile otomotiv yan sanayii üretiminin yüzde 65'ini, ihracatının ise yüzde 70'ini temsil ediyor. Dernek, sektörü temsil eden tek ve en yetkin kuruluş konumunda. Yan sanayi deyip de geçmemek gerek. Bugün yan sanayi üretiminde çalışan sayısı 72 bin. Üreticilerin kendi tedarikçileri ile birlikte ulaştığı istihdam sayısı ise 127 bin.
YURTİÇİNDE TÜM PARÇALAR ÜRETİLEBİLİYOR
TAYSAD üyelerinin 58'i, değişen oranlarda yabancı sermaye ortaklığıyla üretim yapıyorken, dernek de Avrupa Otomotiv Yan Sanayicileri Derneği (CLEPA)'nin üyesi. Derneği önemli kılan bir başka yetkinlik alanı ise gerek yurtiçi gerekse yurtdışında otomotiv yan sanayii mamul alımlarında referans kurum niteliğinde olması. TAYSAD üyeleri ülkemizde imal edilen taşıt araçlarının yüzde 85-90 oranında yerli parçalardan oluşmasına imkan verecek çeşitlilikte üretim yapabiliyor. Dernek üyelerinin ürünlerine bakıldığında görülen o ki, komple motordan aktarma organlarına, fren sistemlerinden oto camlarına, hatta koltuklara kadar tüm detayları görebiliyoruz. Derneğin bu geniş ürün gamına ulaşmasını sağlayan bir de vizyonu var. 2023 yılına kadar Türkiye'de yerleşik firmaların tümünü temsil etmek ve global otomotiv üretiminde ülkemizin payını en az yüzde 3'e çıkarmak. Dernek, misyonunu da Türk otomotiv sanayiini bir bütün olarak geliştirmek ve ülkemizi dünya otomotiv pazarının önde gelen tedarik merkezlerinden birisi yapmak olarak tanımlamış.
BİR DEĞİŞİK ADIM
TAYSAD Başkanı ve Farplas İcra Kurulu Başkanı Ömer Burhanoğlu ile söyleşi yapmadan önce hakkında yazılanları okuyorum. Eyvah diyorum, "Bir hiperaktif kişilik ile söyleşi yapacaksın, aklını iyice temizle de git. Çünkü bu kadar çok uğraşısı olan bir işadamını hem sorularla sıkmamalı hem de hiç kaçırmadan iyi dinlemelisin." diyorum. İlk andan beni şaşırtıyor. Bugüne kadar yaptıkları ve bundan sonra yapmak istedikleriyle sıra dışı bir kişilik olan Burhanoğlu ile umduğumdan huzurlu bir söyleşi yapıyorum.
ÜRETMEYİ SEVİYOR, ANCAK SÜRECE KENDİ İNİSİYATİFİNİ KOYMAK İSTİYOR
Burhanoğlu 1960 yılında Trabzon'da doğmuş, eğitiminin tümünü İstanbul'da tamamlamış. Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü'nden mezun olan Burhanoğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden de sistem analizi dalında yüksek lisans diploması ve işletme dalında doktora unvanı almış. "Yaratıcı ve yenilikçi fikirleri kolaylıkla uygulayacağımı düşündüğümden plastikle yapılan ürünlerin imalatında çalışmayı kendim için daha uygun gördüm." diyen Ömer Burhanoğlu, "Daha o günlerden küçük bir atölyeyi devasa bir fabrikaya dönüşürken kendi yaptıklarımı da görebilmeyi istedim." diyor. Bugün Farplas Sanayi Grubu'nda 1.600 kişi çalışıyor ve 2008 cirosu 120 milyon Euro.
İcra Kurulu başkanlığını Ömer Burha-noğlu'nun yaptığı Farplas Grup, otomotiv tedarikçileri arasında önde gelen uluslararası üreticilerinden biri. Şirket, Türkiye'de ve dünya çapında faaliyet gösteren OEM, TIER-1 ve TIER-2 firmalarına başta plastik trim parçaları, iç-dış aydınlatma ekipmanları, iç tavan sis emleri ve aksesuarları üretiyor.
HAYAT, PARÇALARDAN OLUŞAN BİR BÜTÜNDÜR
Burhanoğlu'nun, 'tüm bir yaşam' dediği bir hayat felsefesi var. Kendisi bu felsefeyi şöyle açıklıyor: "Bu sadece filmlerde olur diyebilirsiniz ama bu felsefe ile soluk soluğa bir yaşamdan söz ediyorum. Yaşam dengesini sağlayabilmek ise çok yönlü olabilmek, ama bütün bu uğraşıları zaman yönetimi yaparak bir bütün olarak planlayabilmektir." diye konuşuyor.
Ömer Burhanoğlu'nun bu felsefesi daha ilkokula giderken hayat bulur ve biri diğerinin karşıtı olabilecek deneyimleri bir arada yaşar. Folklor da oynar, bale de yapar. Bir Trabzonlu olarak futbol oynarken fotoğraf da çeker. Galatasaray Spor Kulübü'nde kürek çeker ama diğer taraftan dalış da yapar. Farplas İcra Kurulu Başkanı Ömer Burhanoğlu bir anlamda daha o günlerden okul, spor, sanat ve iş hayatını birlikte ve iç içe kurgular.
İŞ BENİ DEĞİL, BEN İŞİ YÖNETMELİYDİM!
Konu iş seçmeye gelince zoru, kimsenin geçmekte pek de istekli olmadığı yolu seçer. Yaptığı işin sonucunu hızlı bir şekilde görebileceği, işin onu değil kendisinin işi yönetebileceği bir iş tercihinde bulunur. Birçok arkadaşı önceden yola çıkmış kurum ve markalarda çalışmayı seçerken, o kendi çapında, mütevazı bir imalat atölyesinde işe başlar. Dış ticaret, bilgisayar teknolojileri ya da bankacılık gibi o dönem için popüler meslekleri değil de üretim ve tasarım yapabileceği gerçek mühendisliği seçer. Diğer yandan hedefi, işi büyütürken işle beraber kendisini de geliştirmektir. Burhanoğlu bu yaklaşımını içi süt dolu bir kazana atlayıp onu içmektense, yarım dolu kazanın üstünde çırpınıp, onu kaymak haline getirmek ve üstünde kalmak olarak açıklıyor.
"Babamın bir arkadaşının atölyesinde hatıra binaen çalışmaya başladım. Beş ay sonra ben işin şu alanlarını değiştireceğim dediğimde, 'Yan sanayiden iş olmaz.' dediler. Bugün yan sanayi Türkiye'nin en büyük sektörlerinden biri oldu. Daha o günlerden Büyükkuşuoğlu ailesinin iki ferdi ve sonradan benim de katılımımla başlayan süreç, bugün şükür olsun ki başarıyla süregidiyor." diyen Farplas İcra Kurulu Başkanı, kendi karakterini de şöyle tahlil ediyor: "İçimde her zaman bir huzursuzluk var. Bir işi bitirdiğimde bir sonraki uğraş ne olmalıdır sorusunu sorarım. Uğraşısız boş kalmaktan mutsuz olurum. Buna adını 'Aynı, Aynı' adını verdiğim kitabımın son sayfasında da yazdığım gibi 'Bir anda uçacak olanı yakalama tutkusu' olarak tanımlıyorum. Fotoğrafı da bunun için çekiyorum. Başkaları için de çok vericiyim. Onlar için düşündüğüm kadar verici olmadığımda zaten huzursuz olurum."
"Etrafımdakiler en çok, bu kadar çok şeye nasıl zaman bulduğumu merak ediyorlar. Zaman kazanmak ve daha üretken olmak için, iş dışında da işimi düşünüyor, işimle oluyorum. Benim iş-yaşam dengesinde sağladığım başarının en önemli noktası budur. Her an işimle yaşarım, bu düşünce diğer şeyleri yapmamı engellemez, bilakis kafamdaki işleri bitirirsem çok daha huzurlu bir biçimde diğer aktivitelere zaman ayırabilirim. Yapacağım işleri birbirine zincir gibi ekler ve aralarında zaman boşluğu bırakmam. İşadamlarının boş zaman lüksü olmadığına inanırım. En çok sıkıldığım ve kendimi iyi hissetmediğim zamanlar ise iki randevu arasındaki boş anlardır. Zaman kaybına tahammülüm yok." değerlendirmesinde bulunan Ömer Burhanoğlu, tembellik tembelliği, tempo da tempoyu çağırır, diyor.
Bir sonraki dönem TAYSAD'a başkan adayı olmayacağını da söyleyen Ömer Burhanoğlu, "Bana göre gönüllülük esasına dayanan işlerde iki dönemden daha fazla başkanlık etmek, gönüllülükten daha farklı motivasyonların olduğuna işaret eder." açıklamasını yapıyor.
ZAMAN İLERLİYOR, DÜNYA İLE BİRLİKTE,ARABALARIN ŞEKLİ ŞEMAİLİ DE DEĞİŞİYOR
"Otomotiv sanayiinin geleceği doğal kaynakların azalmasıyla yeni bir şekle girmek durumunda. Otomotivde bugüne değin kendi markamızı üretemedik, tren kaçtı diye hayıflanıyorduk, krizde tren durdu. Şimdi yetişip lokomotife bir vagon takmak mümkün. Bugün yenilenebilir enerjiyle giden araçlar yapılıyor ve karbon salınımının azaltılmasına çalışılıyor. Otomotiv sektörü de bunun için çalışmalar yapıyor. Renault bir çevreci modelini Türkiye'deki fabrikalarında üretme kararı verirken, bizler de kendi çevreci modellerimizi üretebilmeliyiz. Bizim otomotivdeki vagonumuz da belki bu olabilir. TAYSAD olarak Türkiye'nin de kendi üretimi ve modelleri olsun istiyoruz. Bu konudaki girişimlerimizi de dernek çatısı altında sürdürüyoruz." diyen TAYSAD Başkanı ve Farplas İcra Kurulu Başkanı Ömer Burhanoğlu, dün kişiselleştirdiğimiz ürün ve hizmetlerin gelecekte kolektif kullanıma açılacağını belirtiyor. Otomobilde sahiplenme yerine, ihtiyaç oldukça kullanılacak ve kullanıldığı kadar bedelin ödendiği bir modele geçileceğini söylüyor. Dünyada her on kişiden birinin otomotiv ile ilgili olduğunu, Türkiye'de yan sanayinin yaklaşık 60 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını ifade ediyor.
Çalışanlara güven tam çünkü zaten patron müşteri
Ömer Burhanoğlu, "Beylik bir laf olarak söylemiyorum. Şirket olarak üretim yaptığımız 16 otomotiv markası bizim zaten patronumuz. Bu markalardan aldığımız geri dönüşlerle çalışanlarımızı değerlendiririz. Biz insan kaynağımıza gerçekten değer verir ve işi öğrenmeleri için yatırım yaparız. Bizim müşteriler tarafından tercih edilir olabilmemiz için koşulsuz en iyi ürünü ve hizmeti veriyor olmamız gerekir. Ayrıca ürün gamımız o kadar geniş ki, her bir ürün için farklı rakibimiz var. Değerler zinciri felsefemiz gereği zincirin her halkasında en iyi olmamız gerekiyor. Uzunca bir süre üretim odaklıydık ancak şimdi satıştan pazarlamaya ve hatta satış sonrası hizmete kadar değer zincirinin her halkasında en iyi olmalıyız. Farplas olarak Ar-Ge'nin önemine inanıyoruz. Bugüne değin ülkemiz otomotiv sanayiinin yurtdışına bağlı kalmasındaki temel gerekçenin ne yazık ki küresel şirketlerin özellikle tasarım çalışmalarını kendi merkezlerinde tutmaları olduğunu görüyoruz. Biz TAYSAD olarak da bu konuda girişimlerde bulunuyoruz. Devlet artık teşvik veriyor ve Ar-Ge yasası da çıktı. İnancımız, her alanda olduğu gibi ekonomik çıkışın Ar-Ge'de olduğudur." diyor.
ZAMAN
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.