Atilla Yıldıztekin
Lojistik sektöründe sözleşmeler
Elimizdeki kayıtlara göre lojistik sektöründe uluslararası taşımacılık, depolama, dağıtım, kargo işletmeciliği, nakliye ambarcılığı, deniz taşıması, forwarderlık gibi yatırım gerektiren işleri yapan 3.000 den fazla kişi ve kuruluş mevcut. Bunun dışında da sayısı 800.000 lere ulaşan yurt içi taşımacılardan söz ediyoruz. Bu kadar çok sayıda hizmet üreten bir sektör; sayısı milyonları aşan üretici, satıcı, ithalatçı grubuna çalışmakta. Matematiksel olarak ikili ilişkilerin, yani taşıtma ve depolama yaptıran ile yapanların sayısı bir kaç milyonu aşmakta. Bunların yıl içinde kestikleri ve ödedikleri faturaların toplamı da milyarlarca olacaktır. Yani sektörümüzde her yıl milyarlarca ticari işlem yapılmaktadır. Yapılan işlem basit bir mal satışı değildir. “Malı ver kredi kartını çek” veya nakit tahsil edip “fişinizi buyrun” deme işi değildir. Lojistik zor iştir. Malını bin bir emek ve yatırımla üreten kişiden teslim alıyorsunuz. Üretici işin ondan ayırıyorsunuz ve kontağı çevirince bir kaç dakika içinde kaybolabilecek bir kişiye güveniyor ve koltuğunuza gidip güven içinde bekleyebiliyorsunuz. Artık kontak açılmış, sihir bozulmuştur. Mal üreticiye bir daha dönemeyecektir. Üretici bu riskin karşılığında ya satış bedelinin karşılığını veya sigortadan malınız çalındı veya kaza geçirdi mesajını alacaktır. Depolamada da benzer şekilde çalışmaktayız. Gözümüzün nuru anlımızın teri ürünler lojistikçilerin depolarında veya antrepolarında beklemekedirler. Kimi meydana gelen sel baskınında bozulmakta, kimi depolarda toz içinde kalmakta, kimi dikkatsiz forklifçilerin veye depo işçilerin insafına kalmakta bir kısmı da hasar görmekte hatta kaybolmaktadır. Gemiye koyduğunuz mal metrelerce suyun altında kalma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Uçağa verdiğiniz mallarınız da 30.000 feet yükseklite taşınmaktadır. Kargolara ve ambarlara verdiğiniz mallar içinde ne olduğu göz önüne alınmadan paketler olarak düşünülmekte, şanslıysanız kamyonun arka kasasında diğer paketlerin üzerinde sallanarak, şanssızsanız paketlerin altında sallanmadan ancak ezilerek taşınmaktadır. Herşey güzel şansımız açık olsun . Yine de hem lojistik hizmet üretenler hemde bu hizmeti satın alanlar için doğru yolun bu hizmet talep ve arzını bir sözleşmeye bağlamak olacağına eminim. Şansımızı yıl başlarında “milli piyango biletlerine” ayırıp yıl içi “atımızı sağlam kazığa bağlamak” gerekir. Bunun da tek ve geçerli yolu her iki tarafa da sorumluluklarını, riskleri, fırsatları belirterek hazırlanan sözleşmeler olacaktır. Sözleşmeler sadece işin nasıl yapılacağını değil ortay açıkabilecek olan değişikliklerde, sapmalarda, fırsatlarda ve risklerde nasıl davranacağımızı belirleyen hukuki kağıtlardır. Her hizmet arz ve talebi bir sözleşme ile başlamalıdır. Tek seferlik işler standart sözleşme imzalanması ile yapılırken uzun süreli işlerde mutlaka uzun süre incelenmiş ve her türlü talebin tartışılmadan sonuca ulaşacağı sözleşmelerle tarafları bağlamak gerekmektdir. Sözleşme hazırlığı ciddi bir iştir. Hazırlamak süreç bilgisi, işin nasıl yapılacağı bilgisi, hukuk bilgisi, geçmiş iş tecrübesi, tarafları tanımak, riskleri ve fırsatları bilmek, tarafsız düşünmek gibi özellikler gerektirir. Bu nedenle büyük küpürlü uzun süreli sözleşmelerin dikkatle hazırlanmasında yarar vardır. Bir lojistik sözleşmesi sadece taşıma ise en az 20 sayfadan, sadece depolama ise en az 40 sayfadan oluşur. Komple hizmet için yapılan sözleşmelerde ise sayfa sayısı her ikisinin toplamından daha fazladır. Hiç bir sözleşme bir diğerine benzemez. Her biri terzi usulü, projenin üzerinde dikilmeli ve bedene yakışmalıdır. Bu da iyi bir terzilik gerektirir. Sanat yönü olan, kaliteli iş yapan, hatasız çalışan, yaptığı işten zevk alan, aklıllı, ileri görüşlü ve tecrübeli “akil” terzilere ihtiyacımız var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.