Mütevazi bir dünya devi:ARFESAN
Arfesan’ın temelini, mühendis kimliği ve milletvekilliğinin yanı sıra, birçok sivil toplum örgütünde de başkan ve üyelik yapmış yani onlarca şapkası...
Arfesan’ın temelini, mühendis kimliği ve milletvekilliğinin yanı sıra, birçok sivil toplum örgütünde de başkan ve üyelik yapmış yani onlarca şapkası bulunan Ahmet Arkan atmış.
1969 yılında, kalıp üretmek üzere 45 metrekarelik küçük bir dükkanda kurulmuş Arfesan. Ahmet Arkan’dan başka, bir ortak ve bir çırak oluşturuyormuş tüm kadroyu. Yıllar itibariyle kalıptan imalata doğru dönüş yapılmış. 80’li yılların başında da ihtisaslaşmaya karar vererek, fren elemanları üretimine girmişler. Bu konuda, bir yandan kendilerini geliştirirken, öte yandan, konunun uzmanlarından danışmanlık hizmeti almışlar. Ve gelinen nokta:
Bugün fren körükleri sistemlerinde dünyanın ilk 5 firması arasında gösteriliyor. Toplam üretimin yüzde 92’si 35 ülkeye ihraç ediliyor. 2008’de 1 milyon fren körüğü ihracatından Türkiye’ye 25 milyon Euro getirmişler. 15 bin metrekaresi kapalı, 18 bin metrekarelik modern tesislerinde 210 personel istihdam ediyorlar.
Kalite sorunu olmayan bir firma olduklarının altını çizerek başlıyor sözlerine bir dönem Kocaeli’den DSP Milletvekilliği de yapmış olan Arfesan Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Arkan. “Dünyada fren körüğü üreten ciddi firma sayısı 4-5’i geçmez ve biz de bunlardan biriyiz” diyor ve devam ediyor: “Bu 5 firmaya dünya fren ailesinin aristokrat grubu diyebiliriz. Arfesan, öncelikle araştırma geliştirmeye inanır ve müşteriye geri dönüşü çok hızlıdır. Körük havalı fren elemanları, insan hayatı açısından kritik önem taşıyan bir parça. Bunun bileşen parçaları da, ürünün çalışma prensibi açısından çok etkin. Biz de, belli bir kalitede üretimi sürdürmek için tedarikçilerimizi titizlikle seçeriz. Bütün tedarikçilerimiz ISO 9001’den ISO 16949’a kadar kalite sistemlerine haizdir. Bütün bunlara karşın, Mercedes’e kendimizi kabul ettirmemiz 14 yılımızı aldı. Bu kadar gelişmiş halimizle Scania’ya ancak 4 yılda girebildik. Fren parçası, bir kapı kolu değil. Ölçülür, biçilir, araç dışı ve araç üzeri testler yapılır; kalitenizin sürekliliği gözlenir, güven duyar ve sipariş verirler.”
Hem devlere, hem de rakiplere satıyorlar
İçerdeki TIRSAN, BMC gibi yerli üreticilerin ihtiyacı dışında kalan bölümün tamamını ihraç ettiklerini ifade eden Arkan, “Biz yurtdışında da, orijinal ekipmana parça veriyoruz. Örneğin Daimler Mercedes, Scania’nın yanı sıra büyük aks üreticileri de bizim müşterimiz. Yine en önemli müşterilerimiz arasında rakiplerimiz bulunuyor. Çünkü, bizim bu kulvarda önemli artılarımız var. Öncelikle esnek üretim yapıyoruz. Kalite olarak dünya standartlarını yakaladık. Düşük miktarlarda daha rekabetçi bir yapımız var. Rakiplerimiz de bizden alıp, ara firmalara satarlar. İşin bir başka tarafı, böyle hassas bir üründe menşei belirtmek zorunda olduklarından bunu saklamadan yaparlar. Rakibin de saygısını kazanarak, onların sıkıntı çektikleri miktarlarda hizmet veriyor olmamızdan dolayı gururluyuz” diyor.
İlk çırağının çocukları da fabrikada çalışıyor
Ahmet Arkan’ın sosyal demokrat bir çizgiden geldiğini ve bu öğretiyi iş yaşamına da aktardığını fabrikayı gezdiğinizde daha iyi anlıyorsunuz. Çalışanlarıyla göstermelik olmadığını hissettiğiniz güçlü bir bağ kurmuş. Bir başka önemli ayrıntı ise, sendikasızlaşmaya gidilen bir dönemde fabrikanın bir bölümü sendikanın faaliyetleri için ayrılmış. Ana prensibini, “Firmayı dünya şirketi haline getirirken, çalışanın geleceğini de güvenle tarif edebildiği bir yer olmak” olarak açıklayan Ahmet Arkan, şöyle özetliyor sözlerini: ”Burada hala ilk çırağımın çocukları benimle çalışır. Çalışanlarımın hepsi benim çocuklarım. Burası ‘bizim’ denildiğinde yükseliriz. Şu anda fabrikada 210 kişi çalışıyor. 80 kişilik bir konferans salonumuz var. Bizim boyutumuzdaki kaç fabrikada böyle salon gösterebilirsiniz. Sendikaları zorluyorum, gelin aileleri de üretime katacak bir sistem oluşturalım. Artık bir kişinin çalışmasıyla ailelerin geçinmesi zor. Buna kimsenin gücü yetmez.”
Son olarak para politikasındaki yanlışlıkların bellerini büktüğünün altını çizen Arkan, “2.20’lerde öngörülen Euro, bugün 1.93 seviyelerinde. Tabi bunları, firmaların çözmesi mümkün değil” açıklamasıyla da ihracatçı bir firma olarak kur istikrarının önemine dikkat çekti.
Arfesan Üretim Müdürü Cem Durum:
“Treyler ve çekici pazarında iddialıyız”
Fabrikanın üretim yönetimi de genç bir makine mühendisi olan Cem Durum’a emanet. Durum, mümkün olduğu kadar teknik olmayan bir dille bize fren körüğünü anlatıyor. “Taşıtlarda kompresörün ürettiği havayı, sürücünün istediği an ve şiddette, fren sistemlerini harekete geçirerek, mekanik güce çeviren pnomatik sistemlere fren körüğü denir” sözleriyle ürünün tanımını yapan Cem Durum, “Bir körüğün ana hammaddesi kauçuk, sac ve imdat yayı denilen kuvvetli bir yaydan oluşur. İmdat yayını ABD, İngiltere ve İtalya’dan ithal ediyoruz. Spesifik bir parça olduğundan ve Türkiye’de istediğimiz kalitede üretimle karşılaşmadığımızdan ithalat yoluna gidiyoruz. Sac ana maddesini Ereğli’den, kauçuğu da Tekno Kauçuk’tan temin ediyoruz” diyor.
Havalı fren elemanlarında 3 tipin bulunduğunu da sözlerine ekleyen Durum, “Servis fren körüğü, diyafram diyafram ve diyafram piston. Diyafram piston denilen havalı fren elemanı kamyon ve otobüslerde; servis fren körüğü ve diyafram diyafram ise treyler ile çekicilerde kullanılır. Biz daha çok treyler ve çekici pazarında Avrupalı rakiplerimize göre öne çıkıyoruz” sözleriyle anlatıyor Arfesan’daki üretimin detaylarını…
LOJİSTİK EKİPMANLAR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.