Dr. Hakan Çınar

Dr. Hakan Çınar

Sahnelerde Çin var

Hani bir süredir tekrarlıyorum ya kafalar karışık, neler oluyor bitiyor dünya ekonomisinde, bir anda yine 2008 krizi gibi bir kriz her yeri sardı, dengeler bozuldu diye; işte bu sürecin yaşanmasının önemli oyuncularından birisi olan Çin, yine sahne alarak, ABD’ye karşı misilleme yaparcasına yüzde 25 oranında yeni bir ilave verginin getirildiğini açıkladı. Kısa bir süre önce ABD, 16 milyar dolar tutarındaki Çin mallarına ilave vergi getirdiği bilgisini paylaşmıştı. Yani işin özeti, ABD ile Çin arasındaki, adına çekişme mi deriz, sürtüşme mi deriz bilinmez ama devam eden bu negatif ilişki aynı şekilde hatta artarak devam ediyor. Kısa bir süre önce ABD yönetimi, Amerikalı şirketlerin teknolojilerini ve fikri mülkiyetlerini ele geçirmeye yönelik usulsüz faaliyetleri gerekçesiyle 50 milyar dolar değerindeki bini aşkın Çin menşeli ürüne iki aşamalı olarak yüzde 25 ek gümrük vergisi getireceğini de açıklamıştı.

Trump’ın 23 Mart’ta ithal çelik ve alüminyuma önce yüzde 25, ardından yüzde 10 oranında getirdiği ek vergiler ile başlayan olumsuz gelişmeler, kısa sürede tüm dünyayı etkiler hale geldi. Çin’in elindeki yüksek orandaki dolar rezervinin zaman zaman ABD için bir tehdit unsuru olarak dile getirilmesi temelde bu ilişkinin zedelenmesinde de en önemli rolü oynadı. Trump’ın korumacılık ana fikri ile Çin’e olan bağımlılığı azaltma çabasının sonucunda ortaya çıkan bu tablo, doların da kaygan bir zemin üzerinde oturmasına neden oluyor. Ülkemizdeki dolar artışının da sebebi bu mu derseniz, doğrudan hayır derim. Zira bu artışı şu anda ben de tarif edememekle birlikte, temelinde Türkiye – ABD ilişkilerine dayalı olduğunu belirtebilirim.
ABD'nin şimdiye kadar attığı her bir korumacı ticaret adımına aynı şekilde karşılık veren Çin hükümeti, Trump’ın kurmayları ile birkaç defa ikili ziyaretler çerçevesinde ticaret savaşına çözüm bulmaya çalışmış ancak sonuç alınamamıştı. Nitekim Çin Ticaret Bakanlığı’ndan yapılan açıklamalarda, ABD’nin Çin mallarına makul olmayan yeni gümrük vergileri koyarak, kendi iç hukukunu uluslararası hukukun üzerinde tuttuğu ve Çin’in ABD’nin gümrük vergilerine yönelik karşı önlemler alacağına dikkat çekilerek, çoklu ticaret sistemini ve kendi yasal çıkarlarını koruyacağı belirtilmişti.

Kasım ayında gerçekleşecek olan ABD Senato seçimleri öncesi Trump; gerek Çin’e, gerek Türkiye’ye ve AB’ye karşı daha yumuşamış bir politika mı sergileyecek, yoksa dediğim dedik çaldığım düdük demeyi mi sürdürecek, bilinmez. Ancak bu tavrını devam ettirmesi halinde, başta Çin olmak üzere pek çok ülkeyi kızdıracağını ve hep birlikte pek çok yeni sıkıntıyla baş etmek durumunda kalacağımızı söyleyebilirim. Görünen de şu anda ne yazık ki biraz öyle.

Ülkemize dönüp baktığımızda ise, en önemli gündemi dövizdeki dalgalanma olduğunu herhalde söylemeye bile gerek yok. Uluslararası uyuşmazlıkların veya anlaşmazlıkların, fikir ayrılıklarının, yahut uygulanan korumacı politikaların doğru uygulanamamasının günün sonunda dövize olan yansımasının ve bunun piyasaya getirdiği etkilerin zirvesini yaşadığımızı ve yine tarihe tanıklık ettiğimizi söyleyebilirim. Ancak, ne olursa olsun moralleri bozmadan, akıllı politikalar ile hepimizin işine dört elle sarılmayı sürdürmesi, elimizdeki değerleri doğru yönetmesi ve verimliliği arttırıcı adımlar atması şart. Eninde sonunda ticaret de, tüketim de hızını kesmeden yoluna devam ediyor ve etmeyi sürdürecek. Ama Trump’lı ama Trump’sız…

Bu yazı toplam 2804 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.