Kapt. Ünal Benlialper
SAYDAM ve KIRILGAN
Denizler ve onların kullanılmasının öğrenilmesi ile ortaya çıkan denizcilik kavramı, tarih boyunca değişik medeniyetlerin yayılmasında etkin ve belirleyici bir misyona sahip olmuştur. Denizcilik özünde var olan maceracı ve keşfetme duyguları ile her devirde çağdaşlığın, ekonomik ve sosyal yükselişin, ilerlemenin, ufku en aydınlık simgesi olma konumundadır. Ulusların gelişmişlik düzeyinde önemli roller üstlenen birçok farklı unsurlar elbetteki olacaktır. Ama insanoğlu denizi keşfedip onu kullanmaya başladıktan sonra toplumların sahip oldukları kültürler kıtalar arasında hızla yayılmaya başlamıştır. Bununla birlikte Dünya ekonomiside canlanarak Uluslararası boyutlara taşınmıştır. Denizcilik gibi, tarihsel boyutları çok geniş olan bu evrensel kavram, ona sahip çıkıp koruyan Uluslara ekonomik güç ve itibar kazandırmıştır. İşte Türkiye'de kalkınmada bu kadar çok önemli yeri olan denizciliğe, sahip olduğu bütün sektörlerinde egemen olabilmek için, doğru planlamalar ve programlar yapmalıdır. Bu nedenle ilk önce öngörü çalışmalarına hız vererek alt yapıyı sağlamlaştırmalıdır. Daha sonra ciddi ekonomik kaynaklar ayırarak eğitim çalışmalarını ülke geneline yaymalıdır. Özel sektörde bu yapılanmanın içinde yerini almak zorundadır. Doğru kararlar, istikrarlı gelişme, hedef belirleme, zamanın ve ekonominin doğru kullanımı, insana yatırım ve sonuçta denizi tüm bireylere sevdirme arzusu bütün bu çalışmaların ön koşulu olmalıdır. Şu gerçeğide hiçbir zaman unutmamak gerekir. Deniz sevgisinin ilk defa yeşerip olgunlaşacağı yer aile ortamıdır. Deniz sevgisinin ve bilincinin daha küçük yaşlarda kazandırılması ne kadar önemli ise, ailelerinde bu alandaki bilince sahip olması o kadar önemlidir. Doğa ve insan sevgisine sahip aile ortamında büyüyen çocuklarda, denizlere karşı olan duygularda daha sevgi dolu, koruyucu ve kabullenici olacaktır. Deniz sevgisini en önemli dayanağı ve desteği onun için verilecek olan temel eğitimdir. Denizcilik olabildiğince saydam ve saf karakteristik özelliğe sahiptir. Onu çekici yapan belirgin özellikte işte budur. Denizcilik eğitimi ile kazanılan teorik ve pratik bilgiler giderek topluma yayılmalı ve denizler sevdirilerek Ulusun hizmetine sunulmalıdır. Söylediğim gibi denizciliğin dili saydamdır ve o kadarda kırılgan, hassastır. Kıyılarında denizleri olupta onu tanımamak kadar üzücü ve acı bir gerçek olamaz. Bilimin dili Ulusal olabilir ama denizciliğin dili Uluslararasıdır. Açıldığı ufuk hiçbir zaman batmaz ve gerektiğinde evreni omuzlar gider. Denizciliğimizin gelişmesi için daha araştırmacı, daha sorgulayıcı ve daha çok yatırımcı olmalıyız. Ana direk sevgi olabilir, ama bu duygunun etrafınıda bilimsel bulgular ışığında sarmalayıp,” Toplumsal Denizcilik İdeolojisini” yaratmalıyız. Ulus ile özdeşlenen denizcilik ülküsü amatör ruhla başlayıp gelişerek ilerki aşamalarında tutkuya dönüşüp bütün bedenimizi saracaktır. Avrupa, ABD ve Uzakdoğu ülkelerinde denizcilik kavramı Ulusal bir tanıma dönüşerek adeta yaşam biçimi olmuştur. Denizleri kendi sınırlarına hapsedemezsiniz. Bütün okyanuslar ve denizler Dünya insanlığının malıdır. Yaşamın varoluşu ve anlamıdır. Denizcilik olgusuda sıradan bir kavram olmayıp, sahip olduğu bütün anlamlı özellikleri ile çağdaş olabilmenin penceresini sular dünyasından evrenin sonsuzluğuna doğru açmaktadır.
Bu yazı toplam 1666 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.