Atilla Yıldıztekin

Atilla Yıldıztekin

Sel felaketi ve lojistik köyler

Lojistik sektöründe çalışan tüm arkadaşlarıma geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Tam krizden çıkma işaretlerini aldığımız bir ortamda, özellikle İstanbul merkezlerinde bir sel felaketi ile karşı karşıya kaldılar. Kaybettiklerimiz için baş sağlığı diliyor ve zararlarının en kısa zamanda karşılanmasını umuyorum. Yaşadığımız sel felaketi ile ilgili çeşitli araştırmalar yapılacak, sorumlular aranacak, cezalar verilecek ancak bunların hiç biri nedenleri ortadan kaldırmayacak ve tekrarını önleyemeyecektir. Lojistiğin temelini oluşturan taşıma ve depolama hizmetlerini veren kuruluşlar olarak bizler de; bu felaket içindeki sorumluluğumuzu ve yarattığımız nedenleri irdelemek durumundayız. Belediyelere, teknik personellere batıracağımız çuvaldız’ın neticesini görmeden önce, birer iğne de kendimize batırmamız gerekmekte. Yaşanan sel felaketinin elbette nedeni değiliz, ancak ortağıyız. Şehir içinde inşa edilen depo alanlarımız gerek çatı ölçekleri ile gerek kapalı alan dışında her tarafı, bütün parsel ölçüsünde asfaltlanmış, betonlanmış açık alanları ile; gökten gelen tüm yağmur suyunu toprağa değil, ya sokağa, ya da yetersiz kanalizasyon ağına toplayan bir anlayışla inşa edilmektedir. Çevre duvarının kenarında çatıdan akan suyu doğal yolla  yer altına indirecek birkaç metrelik yeşil alan bile bırakılmamaktadır. Bu hatanın yanında depo alanlarımız şehrin aynı semtlerinde toplanmış olup, o bölgeye yağan yağmurun asfalt yollardan, depolama sahalarından toplanıp kanalizasyona akıtılmasında yetersizlik söz konusudur. Toprak altına giremeyen yağmur suyu kanallara dolmakta ve depolarımızın tabanlarından geri tepmektedir. Aynı bölgelerde inşa ettiğimiz kamyon ve Tır parklarımızda da aynı hatayı yaratmaktayız. Depolara yakın yeşil alanlar imar izni olmasa bile araç parkı olarak kullanılmakta, park alanı tamamen asfalt kaplanmakta, yağan yağmur eğime uygun olarak yola, kanalizasyona ulaşmaya çalışmakta, kapasite yetersizliği durumunda uzak mesafelerde alçak seviyelerden yüzeye çıkmakta ve sel baskınlarına neden olmaktadır. Çözüm yine bizden önce bulunmuştur. Depoların şehir dışında bu amaçla inşa edilmiş bulunan % 50 si yeşil alan olarak korunan, adına lojistik köy dediğimiz tesislere taşınması, yağan yağmur sularının biriktirildiği, otomatik olarak yönlendirildiği alt yapı üzerinde inşa edilen depolarda lojistik hizmetlerin verilmesi gerekmektedir. Yükün şehir dışında konuşlandırılması kamyon ve TIR’ları da şehir dışına çekecek, küçük alanlarda, ilkel koşullarda verilen araç park hizmeti şehir dışına taşınacak ve bu alanlar toprağa kavuşacaktır. Küresel ısınma bize bir ikaz yapmıştır. Tedbirler sadece altyapıların kapasitesinin artırılması olmamalıdır. Önemli olan o kapasiteye olan ihtiyacın planlanarak azaltılmasıdır. Alt yapıya yatırım yapmak yerine, üst yapıda akılcı çözümler uygulanmasıdır. Çözüm artık büyük şehirlerimizde depo ve araç parklarının inşa edilecek olan lojistik köylere taşınması olacaktır. Bu çözüm gelecekte kilitlenecek olan şehir içi trafiğine de rahatlatacak, yer altı su trafiğine de çare olacaktır. Zaman kaybetmeden yer altına yatıracağımız milyonlarca liranın bir kısmının yer üstünde çağdaş lojistik tesislerin yapılmasına harcanması sağlanmalıdır. Belediyelerimiz, Ulaştırma Bakanlığımız bu gerçeği eyleme çevirmek için devreye girmelidir. Bizler de yardıma hazırız.

Bu yazı toplam 1713 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.