Şirketlerin iflas fetvası 6455 sayılı torba yasa
Bu torba yasalar tam başımıza geçirilen ÇUVAL gibi. Biri bir taş atıyor ama ne taş. Anlayana kadar iş işten geçiyor. Sadece bir tek ifade...
Bu torba yasalar tam başımıza geçirilen ÇUVAL gibi. Biri bir taş atıyor ama ne taş. Anlayana kadar iş işten geçiyor. Sadece bir tek ifade değişikliği iflaslara sebebiyet verecek. Kanun hükmünde kararname. Çıktığından beri iğrendiğim bir uygulama. Kanun hükmünde yeni bir acuze yaratıldığına göre kanuna ne gerek var. Meclise ne gerek var. Bu kadar milletin vekiline ne gerek var. Toplansın on beş kişi olsun bitsin. . .
Şimdi tam olarak hepimizin sağılmalık olduğuna bihakkın kanaat getirdim. Üstelik bizi bol bol sağan, sevgili hükümetimiz.
Direkt hükümetimiz diyorum; Çünkü millet vekilleri ve bürokratlar kendi başlarına asla adım atamıyorlar. Bu kararı kim veriyor onu bilme şansım yok ama Müsteşarlar vasıtası ile hem buyruluyor, hem de uygulamaya sokuluyor, dolayısı ile müsteşarları da ilgili bakanlıklar yani hükümet atadığı için, başka şeklin oluşması mümkün değil. Bu lafı neden ediyorum. Şöyle ki:
4458 Sayılı gümrük kanununda bazı değişiklikler yapıldı. Önce sessizce ama İGMD'nin yaptığı itirazlar ve çekinceler, genel katıımlı bir toplantı ile su yüzüne çıktı. Ne hikmetse son dönem kanunların hepsinde hep ikincil veya bilmem kaçıncıl düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu için kanıksanmış ve bu konuda da İKİNCİL DÜZENLEME doğal karşılanarak söylenir olmuştur. Bu toplantı 29 Nisan 2013 günü İstanbul Ticaret Üniversitesi salonunda, ilgili makam temsilcileri ve sektör önde gelenleri ile çalışanların katılımı ile yapıldı. Ağırlıklı olarak bu değişiklikte getirilen ek yükler ve tehlikeler ele alındı ama otomatik olarak, bürokratların savunması ve güzelleştirmesine maruz kalındı. Dahası nerede ise baş öğretmen edası sergilendi ki;karşılarında sektör içinde kendi öğretmenleri durumunda insanlar olduğunu işaret etmelerine rağmen. Bu insanlar her iki cenahı yaşayarak bilen kişiler. Bu işin öbür sevimli !! yüzü. Gelelim değişikliğin içeriğine:
Sayın Gümrükler Genel Müdürlüğü Yardımcısı Cenap Aşçı'nın ifade ettiği gibi "Bu kanunun yapılmasında ki temel amaç kaçakçılık kanununda bulunan kabahatlerin gümrük kanununa aktarılması ile idari para cezaların kurum tarafından verilmesi sağlanarak, mükellef ile devletimiz nihayet barışması sağlanacaktır" ile izah edilmiştir. Bu nasıl bir barışma anlamak mümkün değil aynı fıkrada ki gibi. "Boksörün ringte her tarafı kan revan içinde, her tarafı şiş. Gonk çalınca köşeye zorla gelir ama antrenörü çok iyisin biraz daha dayan, mutlaka nakavt edeceksin deyince, perişan haldeki boksör, Allah aşkına beni kim dövüyor o zaman der. "
Hadi her kes düşünsün bakalım tam sırası. Üstelik toplantıda her kes aksaklık olduğunu kabul etmişcesine ikincil düzenlemelerin beklendiğinde hem fikir. Aman kimse bana YÖNETMELİK ten bahsetmesin. Çünkü geçmişte kanuna aykırı onlarca yönetmelik ve uygulamalara gırtlağımıza kadar batmış durumdayız. Şimdi istenen yaptırımlarda temel husuların ne olduğunu da kısaca görelim.
Kasıt unsuru artık aranmadan yaptırım ve cezalar gelecek. Yanı sıradan hata bile ağır cezalık. Kyoto sözleşmesine, Türk Ceza Kanununa ve Anayasanın da üzerine çıkarak bol sıfırlı ve hapisli cezalara maruz kalınacak. En azından çok sık olarak İFLASLAR yaşanacak. Bu kadar açık ve kesin. Daha başında şaka gibi eklenti çıkarılmış ve "4458 sayılı GK. 3. maddesinin 1. fıkrasına eklenen "GÜMRÜKLENMİŞ DEĞER" ibaresi iliştirilmiştir. İşte iflasın zaptı raptı. Bu ibare eskiden kaçakçılık kanununda var idi. Ama sabit görülmüş ve mahkeme tarafından hüküm kesilmiş işlerde var idi. Kesin bilerek ve isteyerek kaçakçılık yapana var idi. Şimdi en ufak yanlışlıkta, hatada veya atlamada söz konusu. H ani kabahat olarak görülen ufak işlmler. Neden böyle oldu ve bu ifade nedir?
Kabahat olmasına rağmen nasıl ağır cezalık oldu.
Gümrüklenmiş değer;Çok yalın anlatımla, Eşyanın kendi kıymeti, navlın, sgorta ve yurt dışı harcamaların toplamı, yani CIF değer + gümrük vergisi + diğer gümrükte uygulanan vergiler (ne ararsan içinde) + KDV = GÜMRÜKLENMİŞ DEĞER.
Çok basit bir tarife hatası yaptınız ve o eşyada kısıtlama veya izin var. Siz sonradan bu işlemi gerçekleştirseniz dahi, hüküm kesilmiştir. Gümrüklenmiş değerinden 3 katı ceza. Gümrük vergisinin 3 katı ceza yerine artık bu var. Ne kadar yüksek değerde mal getirirseniz o kadar katlamalı ceza. 100. 000 $ lık bir eşya karşınıza ceza olarak 500. 000 $ olarak çıkarsa sakın şaşmayın. . . .
Toplantıda içimi acıtan bir başka husus dernek başkanı tarafından "artık bilginin değeri daha çok ortaya çıktı " lafı oldu. Çok net bir soru. Hiç 241 yani kabahat, yani ufak hata, yani kaçakçılığa teşebbüs olmadan bilgisizliğe düşmeyen kim var ? Kendileri acaba kaç tane 241 den ceza yatırdı veya yatırttılar? Olay bu kadar basite nasıl indirgenir? İnanın şirketleri düşününce karabasanlar başıma çöküyor. Hatırlatma - artık gümrükler tebligatları direk gümrük müşavirliği adına çıkarıyorlar. Aynı zaman da sanki kesinleşmiş gibi bu kararname ile bir de gelir eksiği ile birlikte ceza ve katları da tebliğ ediliyor - Ya eşyayı ithal etmek istersen ne olacak? Toplamına teminat vererek depoya kaydettireceksiniz, ya da eşyayı musadere ettireceksiniz. Onunda tehlikesi gecikme faizleri. vs. vs. vs. ve gene vesaire. Diğer değişiklikleri yazmayı artık içim almıyor.
TASFİYE HALİNE GELEN EŞYA. . . . . , EL KONULAN EŞYA, BİRDEN FAZLA BEYANNAME İLE MÜKELLEFLERİ AYNI İSE BİR TAHAKKUKTA TOPLANABİLİR. . . . EŞYANIN TİCARİ BELGELERİNE GÖRE BELİRGİN FARKLILIK OLMASI HALİ. . . . . . .
Bu yazımda kalın başlıklarla işaret tetiğim maddelere girmeyeceğim bile. Neresinden bakarsanız bakın İFLAS. . .
Bir de devletle mükellef barışacakmış. Vay canına bizi döven kim Allah aşkına ??????
Nalıncı keseri bile bu kadar keskin olmadı. Kanun kanun derken ACUZELER MANZUMESİ ilan ediliyor bu ülkede. Üç defa , beş defa veya bilmem kaç defa aynı kanun değiştiriliyor. Bu ne iştir? Yeter artık. Sektör şamar oğlanlığını geçti, sırtına tonlarca yük vurulan deve şekline geldi. Ama mustahaktır. Ne olduğunu bilmeyen, devamlı iğdiş edilmeyi sineye çeken, attığı imzanın sorumluluğunu anlama becerisi olmayan, sadece günü kurtarmak için üç kuruşa talim eden ve kendi içinde resmi olarak bölünmeye ses çıkarma mecali olmayan hale gelince, gayet olağan durumda.
Ağlamaya bile kimsenin hakkı yok. Mesleğine, kariyerine, meslektaşına ve geleceğine sahip çıkmak için yırtınmayınca, bizi birileri yırtar ve yıkıldık. . . . . .
Bu ifade ettiklerim bizim sektör açısından irdelemem. Asıl yıkılacak olan sanayici, üretici, ithalatcı ve tüccar. Bunların sesini ne zaman ve kim çıkaracak. Bu kadar aymazlık olurmu. Koca koca odayız, temsilciyiz veya bilmem ne başkanıyız diyenler nerede?
Bu torba hazırlanırken hiç mi ilgilenmediler, hiç mi ön görü sahibi değiller ? Atılan golden haberleri bile yok her halde. Ama bu Acuzenin kime faydası olacak ki? Milletinden, ticaretten, olağan hayattan bu kadar uzak nasıl kalınır anlamak mümkün değil. .
Her kese, Türk müteşebbisine kolay gelsin bile diliyemiyorum. Gidiş asla iyi değil. .
Osan Başta
GMY.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.