Trikopis “Erzak bitti ve cephane noksanı hissediliyor”

Trikopis “Erzak bitti ve cephane noksanı hissediliyor”

30 Ağustos günü Tripkopis “erzak bitiyor ve cephane noksanı hissediliyor” derken Mehmetçik; tulum peyniri, ekmek ve kavun yiyebiliyordu.

Sakarya Muharebesi ve Büyük Taarruza kadar yapılan hazırlıklar sayesinde, gerekli malzemeler sağlandı ve şanlı ordumuz, 400 km’yi 15 günde kat ederek 9 Eylül’de İzmir’e girdi.

Atatürk, çok iyi bir lojistik uzmanıdır.

Kurtuluş Savaşı öncesi Türkiye’nin ulaşım alt yapısı ve ordunun ikmal durumu çok kötüdür (XIII. Türk Kolordu Komutanı Ali İhsan Paşa, 16.07.1916 tarihli telgrafında “bugün kıtaatım aç” diye yazar.)

Atatürk’ün planladığı ve uygulanmasını sağladığı lojistik hareketler ve milletin fedakârlıkları sayesinde zaferin kazanılmasını sağlayan lojistik destek mekanizması yaratıldı.

Atatürk, çok önemli lojistik dersler verdi.

Doğru lokasyonun seçilmesi 

Lojistik operasyonların yapılacağı tesislerin ve hareket bölgelerinin seçimi ve yeri, lojistiğin başarısı için çok önemlidir.

Atatürk; coğrafik yapı, ordunun ve süvari birliklerinin gizli hareket edebilmesi, topçu bataryalarının yerleşimi, lojistik kolaylık (cephe ikmal için tren hatlarının varlığı) ve sıklet merkezi kriterlerine göre muharebelerinin yerini önceden doğru tespit ederek askeri ve lojistik planlarını buna göre yaptı.

Atatürk, Batı Anadolu’daki savaşa en uygun lojistik nokta olması ve demiryollarının kesişim yeri olması nedeniyle Ankara’yı yönetim ve ana ikmal merkezi seçti.

Cepheye malzeme (cephane, silah, yiyecek, kıyafet, ilaç) ve asker akışını desteklemek için bütün olanaklar, bu bölgede toplandı. İnebolu’ya deniz yolu ile getirilen malzemeler; kağnı, at arabası ve sınırlı sayıdaki kamyonlar ve İç Anadolu’dan Yahşi Han’a kağnı ile getirilen malzemeler de demiryolu ile Ankara’ya sevk edildi ve burada kontrol edilip tasnif edildikten sonra cepheye sevk için Malı Köy ve Polatlı’ya gönderildi. 

Inbound ve outbound lojistiğin önemi

Ham maddenin, üretime doğru şekilde teslim edilmesi ve ürünlerin müşteriye doğru sunulması için lojistik hareketler çok önemlidir.

Zaferin kazanılması için cepheye, malzeme akışını çok önemli olduğunu bilen Atatürk, bunun sağlanması için gerekli çalışmaları planladı ve direktifleri verdi.

Anadolu’da işgal altında olmayan, Rum çetelerinin saldırmadığı ve ana ikmal merkezi olarak planlanan Ankara için denize en yakın ve en güvenli yer olan İnebolu Limanı ve İnebolu-Ankara hattı, Millî Mücadele’nin en hayati yolu “inbound lojistik” haline geldi. Bu hat üzerinde akışın sağlanması için İnebolu’da 1920’de “Yükleme – Boşaltma Kumandası” kuruldu, konaklamak için hanlar ve güvenlik için karakollar yapıldı, Berlier kamyonlar ile ilk Motorlu Ulaştırma Kolu kuruldu ve yol ve köprülerin bakım ve onarımı için Kastamonu ve Çankırı’da “amele taburu” kuruldu.

Tekâlif-i Milliye ile toplama merkezlerine teslim edilen malzemeler stok merkezlerine ve cepheye kadar nasıl ve hangi vasıta ile taşınacaktı?

Atatürk, Osmanlı’nın menzil teşkilatları uygulamasını Batı Cephesi ve İç Anadolu’ya kadar uzanacak şekilde yeniden düzenleterek ve mekkâre (yük hayvanı) kollarının kurulmasını emretti.

Demiryolu olmasaydı Ankara’dan cepheye her gün 250 ton yiyecek ve 325 ton cephanenin sevki zor olabilirdi. Atatürk, Büyük Taarruz öncesi, Albay Behiç Erkin’e “Polatlı-Eskişehir“ hattının en kısa sürede onarılması” emrini verdi.

Planlama 

Atatürk, Nutuk’ta“Ankara’da bulunduğum süre içinde yalnız ordunun insan ve taşıt bakımından yiyecek ve giyeceğinin nasıl temin edileceği ile ilgili tedbirleri almak ve düzenlemeler yapmakla uğraştım.” diye yazar.

Ordunun ihtiyaç duyacağı malzemelerin ve hizmetlerin (bakım ve onarım) tedarik edilmesi için Atatürk’ün 07 Ağustos 1921’de yayınladığı Tekalif-i Milliye Emirleri’nin 5‘inci ve 10’uncu maddeleri, ulaştırma araçlarının ve hayvanlarının temini ve taşımaların yapılması ile ilgiliydi.

Ayrıca askeri malzemelerin üretimi ve onarımı için askeri fabrikalar ve Askeri Nalbantlık Okulu, kuruldu.

Karadeniz’den malzeme ikmalinin konrolü ve koordine edilmesi için“Umur-u Bahriye Müdürlüğü” ve Antalya’dan malzeme sevki için Eğridir Gölü Bahriye Müfrezesi kuruldu.

Bilgi ve bilgi akışının önemi 

Lojistiğin başarılı olması için doğru bilgiye sahip olunmalı ve bu bilginin akışı sağlanmalıdır.

Büyük Taarruz’da bilgi akışı için muhabere cihazları, savaş öncesi tamamlandı ve birliklere dağıtıldı.

Ankara, Batı Cephesi, lojistik merkezler ve diğer bölgeler arasındaki haberleşme (muhabere), en kısa zamanda sağlanmalıydı. Ayrıca İstanbul istikametine olan telgraf hatları, Ankara’ya yönlendirilmeli ve yeni telgraf hatları ve memurlar görevlendirilmeli ve telsiz ve telefon malzemeleri temin edilmeliydi. Oysa elde, jandarmanın harap malzemesinden ve 1.Dünya Savaşı’nda Rusların Karadeniz’de bıraktığı telgraf telleri ve telgraf hatlarından başka bir şey yoktu.

Ankara ile cephe arasındaki haberleşme için 635 km telgraf hattı inşa edildi; cephede sahra telefonları kullanıldı hatta 25-26.08.1922 gecesi, ileri hat taburlarıyla telefon irtibatı kuruldu; İstanbul’daki gizli teşkilatlar tarafından gönderilen muharebe araçları kullanıldı; telsiz irtibatı için ilk telsiz-telgraf cihazı, Kastamonu’da kuruldu ve muhabere askeri yetiştirmek için telgraf taburu kuruldu. Ayrıca Atatürk’ün gittiği her yere telgraf hattı çekildi, telgraf makinesi yerleştirildi ve telgraf memuru görevlendirildi.

Atatürk, Kütahya-Eskişehir muharebesi sonrası ordunun Sakarya’nın 100 km doğusuna çekilerek Eskişehir’in kuzey ve güneyinde toplanmasını ve Yunan Ordusuyla büyük açıklık bırakılmasını” emrederek Yunanlılar’ın İzmir’deki ana ikmal merkezlerinden uzaklaşmasını sağladı. Yunan Ordusu İkmal Komutanı’nın “Türkler geri çekilirken, demiryollarını bozdu. İkmal merkezimizi Eskişehir’e almak, ikmal sistemimizi tersine çevirmek zorundayız. Malzemeler, deniz yolu ile İzmir’den Bandırma’ya ve sonra demiryolu ile Bursa’ya ve karayolu ile de Karaköy istasyonuna taşınmalı ki demiryolu ile Eskişehir’e aktarabilelim ve sonra Sakarya’ya karayolu ile dağıtılmalıdır. Bu kadar karmaşık bir ikmal sistemi, düzenli işlemeyebilir” uyarısına karşın, Ankara’nın ele geçirilmesi hırsı ile uyarılar dikkate alınmadı ve ilerleme devam etti. Yunan Ordusu, İzmir’deki ana ikmal merkezinden uzaklaştıkça ikmal sistemi çöktü ve su sıkıntısı başladı (bozkır, aşırı sıcak).

Her kademedeki askeri birliği yöneten ve savaş sanatının bütün inceliklerini uygulayan Atatürk, aynı zamanda lojistiği iyi yöneterek başarılar kazandı. Örneğin Celal Erikan “Komutan Atatürk” kitabında “Atatürk geri işlerinin (lojistik aktiviteler) gereğini çok iyi algılamıştır. 1911’de Derne’de, 1915’de Çanakkale’de, 1916’da Doğu cephesinde ve Başkumandanlık görevinde önce geri işleri planladı ve uyguladı.” diye yazar.

Savaş dışında da lojistiğe önem veren Atatürk, 1924’de kurulan İş Bankası’nın ana sözleşmesine nakliye ile ilgili teşebbüsler kurulmasını veya iştirak edilmesini ekletti; İzmir İktisat Kongresi’nde yerli malların karada ve denizde ucuz tarife ile taşınması ve demiryolu inşaat programının başlaması kararının alınmasını sağladı; cephelerde ve cephelere yakın yerlerdeki savaş atıklarının toplanması için Sevkiyat ve Nakliyat Genel Müdürlüğü’nün kurulmasını istedi ve hatta 17.09.1938’de hasta yatağında iken 4 senelik 3 numaralı plandaki Trabzon ve Zonguldak limanlarının yapımı yatırım projesini dinledi.

The Saturday Evening Post yazarı İsaac Marcosson, Atatürk ile yaptığı görüşme sonrası 20.10.1923 tarihli makalesinde “Atatürk canlandırma programında tarım, ulaştırma ve sağlığın öncelikli olduğunu söyledi.” diye yazar.

Bir 30 Ağustos törenin sonra Ankara Palas' ta genç subaylara “Dünyanın en büyük komutanı kimdir?” diye sorar ve “sizsiniz” cevabını alınca Atatürk, “Hayır, Timurlenk’tir. Uyguladığımız savaş kurallarını ve özellikle çok önemli olan ikmali her yönüyle uygulamıştır” dedi.

Falih Rıfkı Atay’ın 30 Ağustos günü söylediği gibi «Türkler dirilmiyor, yaşadıklarını ispat ediyordu.»

19.05.1919’da başlayan Kurtuluş ve İstiklal mücadelesi, 30.08.1922’de tarihte bir örneği olmayan ve belki de olmayacak bir zaferle sonuçlandı.

Milletin fedakârlığı ve Atatürk ve onun silah arkadaşlar sayesinde Türk Ordusunu besleyen lojistik destek mekanizması yaratıldı. Kalbimiz, onu besleyen damarlardan akan kan sayesinde atıyordu

Zafer ve istiklal; şehit ve gazi askerlerin, komutanların ve milletin, lojistik deha ve lojistik organizasyon ile desteklenmesi sonucunda kazanıldı.

Atatürk, zaferin kazanılması için çok lojistiği doğru planladı ve doğru uygulanmasını sağladı. Onun lojistik ile ilgili uygulamaları, bugün bile lojistik uzmanlarına ders niteliğindedir.

En iyi lojistikçi olan ATATÜRK’e bize bıraktığı zenginlikler ve özgür olmanın şerefi için teşekkür ederiz.

Ne mutlu bize; onun gibi usta bir lojistikçi ile aynı vatanı, aynı bayrağı, aynı toprağı... paylaşıyoruz.

Saygılarımla

Bu yazı toplam 5500 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.