Türkiye otomotiv pazarı geçen yılı arıyor
Bu yılın ilk 2 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre toplam pazar, yüzde 31 küçülürken, hafif ticari araç pazarındaki yüzde 40'lık daralma daha...
Bu yılın ilk 2 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre toplam pazar, yüzde 31 küçülürken, hafif ticari araç pazarındaki yüzde 40'lık daralma daha fazla dikkat çekiyor.
Avrupa'nın hafif ticari araç üretimi üssü haline gelen, bir dönemde satışlarda 3'üncü sıraya kadar tırmanan Türkiye pazarı, 2012'deki küçülmenin etkisiyle hızla irtifa kaybediyor. Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD)verilerine göre ocak-şubat döneminde Türkiye, Avrupa otomobil satışları sıralamasında 8'inci sırada yer aldı.
Türkiye otomotiv pazarına ilişkin açıklamalarda bulunan ODD Genel Koordinatörü Hayri Erce, bu yılın ilk iki aylık sonuçlarında en büyük gerilemenin hafif ticari araç satışlarında olduğunu kaydetti.
Erce, ticari araç satışının ekonomik aktivite ile birebir ilintili olduğuna işaret ederek, ekonomik aktivitenin hızlandığında ticari araç satışının arttığını, ekonomik aktivitenin yavaşladığında da ticari araç satışlarının gerilediğini belirtti.
Bu yıl iki aylık hafif ticari araç satışındaki gerilemenin nedenlerinden birinin de Türkiye'nin ekonomik aktivitesinde bir miktar yavaşlamadan kaynaklandığını ifade eder Erce, diğer bir nedenin de geçen yıl kasım ayında hafif ticari araçlardaki yüzde 5'lik ÖTV artışından kaynaklandığını, bu artışın olumsuz etkisinin bu yıl görülmeye başlandığını söyledi.
Erce, Otomotiv Sanayi Strateji Belgesi'nde, Türkiye'nin otomotivde küresel oyuncu olma vizyonunun bulunduğunu ifade ederek, Türkiye'nin otomotivde küresel oyuncu olmak için en önemli alanın hafif ticari araç segmenti olduğunu, hafif ticari araçta Türkiye'de önemli yatırım ve üretimin söz konusu bulunduğunu dile getirdi.
Ticari araç satışını iç pazarda yavaşlatılırsa, üretimde adetlerin düşmeye başlayacağını belirten Erce, Avrupa'da özellikle Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz gibi ülkelerde ekonomik gerilemelerin söz konusu olduğunu, bu ülkelerin Türkiye'nin hafif ticari araç satışlarında pazarları konumunda bulunduğunu ifade etti.
Erce, Türkiye'nin Avrupa'ya ihracatta zorlanırken, bir de iç pazarda hafif ticari araç pazarının önü kesilmesi durumunda, üretimde ve istihdamda ciddi sıkıntı doğacağına işaret etti.
“Pazar 'uçtu, kaçtı' derken...”
Hayri Erce, geçen yıl hafif ticari araçlarla birlikte 1600 CC üzeri araçlardaki ÖTV artışının da bu yıl yansımalarının görüldüğünü ifade ederek, “Geçen yıl 1600 CC üzeri araçlarda ÖTV arttı. Bunun etkilerini ilk 2 ayda görmeye başladık. Geçen yıl şubat sonu itibariyle toplam satılan araçların içinde 1600 CC üzerindeki otomobillerin payı yüzde 11'di. Yüzde 89'u 1600 CC altı araçlardan oluşuyordu. Bu yıl şubat sonu itibariyle bu oran 1600 CC altındaki
araçlarda yüzde 92'ye çıkmış. 1600 CC üzerindeki araçlarda ise yüzde 8'e gerilemiş. Buna adetsel olarak baktığımızda iş daha da dramatik. Geçen yıl ocak-şubat döneminde 1600 CC üzerindeki araç satışı 7 bin 286 adetken, bu yıl ise aynı dönemde 4 bin 132'ye geriledi. Yaklaşık yarı yarıya azalmış durumda. Bu vergi artışı direk burayı etkilemiş durumda...” diye konuştu.
Bu yılın ilk 2 ayında en önemli şeyin, pazardaki gerilemenin giderek artması olduğuna işaret eden Erce, bunun da ekonomik aktivite ile ilgili olduğunu, bu noktada biraz daha iç pazar dinamiklerini hayata geçirmek için, yaratıcı proaktif davranmak gerektiğini kaydetti.
“Pazar uçtu, kaçtı derken, birden bile ilk iki ayda toplam pazarda yüzde 30'lar civarında bir gerileme söz konusu oldu” diyen Erce, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu kötü tabloda bizim Avrupa'ya göre bir şansımız var. Bizim yaşlı bir araç parkımız bulunuyor. Bu yaşlı araç parkına baktığımız zaman, motosiklet harici 12 milyon tane motorlu taşıt söz konusu. Bu 12 milyonun yüzde 34'ü 16 yaş üzerinde. 16 yaş üzerinde 4 milyon tane araç var.
Otomobile baktığımız zaman 8,1 milyon otomobilin, 3 milyonu 12 yaşın üzerinde Burada yaşlı araçların yeni araçlarla değişimini teşvik etmek lazım. Trafikteki yaşlı araçların değiştirilmesini destekleyen teşviklerin getirilmesi ile birlikte iç pazar dinamiklerini pozitif bir biçimde hayata geçirmiş oluruz. Asıl konsantre olunması gereken nokta bu....”
Erce, hafif ticari araç satışlarındaki bu yüzde 40 gerileme trendinin yılın geri kalanında bu şekilde devam etmesi durumunda, yüzde 5'lik ÖTV artışından mutlaka geri adım atılması gerektiğine işaret ederek, “İlk iki ay bunun göstergesi midir değil midir onu izleyip göreceğiz. Belki kamu yeni bir düzenleme yapmak için biraz daha izlemek isteyebilir. Buna saygı duymak lazım. Ancak hafif ticari araçtaki yüzde 40'lık düşüş burada bir zafiyet olduğunu gösteriyor. ÖTV'nin yüzde 5'lik ekstra bir kazancı oluyor belki ama adetsel satışlar azaldığından dolayı bir vergi kaybı da olduğu açık. Devlet gelirleri burada azalmış durumda” dedi.
“Yaşlı araçların trafikten çekilmesi için MTV'de yeni bir model geliştirme ihtiyaç var”
Erce, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın şubat ayında Enerji Verimliliği Strateji Belgesi'ni yayımladığını, bu strateji belgesinde otomotiv sektörü ile doğrudan ilgili 2 tane amaç olduğunu dile getirerek, bunları, kamu kuruluşlarındaki ömrünü tamamlamış araçların kademeli olarak tasfiye edilmesi ile çevreye zararlı emisyonları düşürmek olarak sıraladı.
Yeni araçların karbondioksit salımlarının çok düşük olduğuna değinen Erce, “Burada tek eksiğimiz var. Şu anda elektrik araçlara teşvik verildi. Önümüzdeki dönemde elektrikli araçlar satılmaya başlayacak alt yapı işleri bittikten sonra. Ama burada hibridlerle ilgili bir çözüm üretilemedi. Dolayısıyla düşük karbon emisyonu istiyorsak, hibridleri de bu planın içine dahil etmemiz gerekiyor” dedi.
Erce, Türkiye'de yaşlı araçların trafikten çekilmesi için MTV'de yeni bir model geliştirme ihtiyacı olduğuna işaret ederek, Enerji Verimliliği Strateji
Belgesi ile Otomotiv Sanayi Strateji Belgesi'nin birbiri ile paralellik gösterdiğini bunun da sevindirici bir durum olduğunu anlattı.
Şimdi artık bu belgelerin fiiliyata dökülmesi gerektiğine değinen Erce, o konuda atılacak adımları heyecanla beklediklerini belirtti.
Hayri Erce, araçlarda dizel-benzinli ayrımı yapılması ve dizel araçlara daha yüksek oranlı vergi uygulanması konusunda da, “Burada yanlış bir yorum var. Burada esas olan çevreyi kim az, kim çok kirletiyor. Sırf benzinli dizel diye kategorik yaklaşmak doğru değil. Bu konuda tam anlaşılabilmiş değil. Bir MTV'nin yeniden bir modellenme ihtiyacı var. Bu modelle sürecinde tartışılarak neticelendirilecek bir konu. Karbon emisyon seviyesine bakılarak bir uygulamaya gidilebilir” dedi.
Ömrünü tamamlamış araç (ÖTA) yönetmeliği olduğunu hatırlatan Erce, burada asıl önemli olan konunun, yaşlı araç sahiplerinin, araçlarını değiştirmek için bir teşvik mekanizmasının devreye alınması olduğunu, böylelikle hem otomotiv pazarında bir canlanma yaşanacağını, hemde çevre kirliliğine yol açan yaşlı araçların parktan ayıklanabileceğini kaydetti.
LOJİPORT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.