UND Deniz’in sektöre maliyeti 23.500.000 TL

UND Deniz’in sektöre maliyeti 23.500.000 TL

Uluslararası Nakliyeciler Derneği,  geçen yılı değerlendirip, bu yılki hedeflerini açıkladığı sektör basını ile buluştuğu toplantıda önemli...

Uluslararası Nakliyeciler Derneği,  geçen yılı değerlendirip, bu yılki hedeflerini açıkladığı sektör basını ile buluştuğu toplantıda önemli ayrıntılara yer verdi. UND’nin ‘tüm borçlarından arınmış, ilk günkü gibi tertemiz’ olduğunu vurgulayan Özmen,  “Kimseye bir kuruş borcumuz yoktur. Uluslararası şirketlerle olan sorunlu ilişkilerimiz de düzelmiştir.  Şu anda UND’yi tehdit eden hiçbir unsur bulunmamaktadır. Ayrıca UND’nin söz konusu 1.2 hissenin üzerinde herhangi bir kullanım hakkı yoktu. Orada sembolik olarak duran, tamamen yüzde 98.8’in güdümünde olan bir hisseye sahiptik. 0.40 hisseyi haziran ayında 5 milyon Euro bedelle U.N Ro-Ro’ya sattık. Sattığımız bu 5 milyon Euro bedelle, UND Deniz’in borçlarını sıfırladık. Artı, Gürbulak’taki 3 milyon liranın üzerindeki yatırımı da bu paradan yaptık. 5 milyon Euro’dan derneğin kasasına girmiş 1 lira yoktur. UND Deniz’in sektöre maliyeti bugünkü rakamlarla 23 milyon 500 bin TL’dir. Bunun 10 milyon TL’si derneğin kendi aktifleriyle ödenmiştir. Bunun üstündeki 12 milyon TL’lik rakam, Gürbulak’taki yüzde 84 hissemiz karşılığı alacaklarımız temlik edilerek kredi kullanılmış ve bu şekilde yapılandırılmıştır. 2013 yılında da borçlar sıfırlanacaktır. Aslında UND’nin U.N Ro-Ro’daki hissesi 2.4’tür. Sermaye artışıyla 1.2’ye inmişti. Ro-Ro satılırken, bu hisse karşılığında UND’ye 15 milyon Euro’ya teklif edilmiş. O dönemde verilmeyen hisselerin 1/3’ünü 5 milyon Euro’ya sattık. Dolayısıyla biz konuşulmuş bir rakamı aldık. Niye tamamını satmadığımıza gelince, o günkü konjonktürde 1/3’ünü satarak borçlardan kurtulabiliyorduk. O nedenle yüzde 0.8’lik payın söz hakkımız olmasa da kalmasında yarar gördük. Fakat şöyle de bir anlaşma yaptık. Eğer U.N Ro-Ro’ya söz konusu hisseleri satarsam 10 milyon Euro’dan az olmamak kaydıyla satacağım. Konjonktür kötü de gitse, U.N Ro-Ro borsaya açılsa ve hissemiz 7 milyon Euro etse, U.N Ro-Ro, hissemizi 10 milyon Euro’ya tamamlayacak. Ama bizim hissemiz 12 milyon Euro ederse o fiyata satacağız” açıklamasını yaptı.

TÜM ÜYELERİ E-MAİL İLE BİLGİLENDİRDİK, HABERİMİZ YOKTU DEMEK İŞİ HAFİFE ALMAKTIR

Antalya’da düzenledikleri arama konferansı ile ilgili soruyu da yanıtlayan Özmen, bu konuda da şunları söyledi: “Konferanslar, seminerler, çalıştaylar hepsi kendi düzeni içinde gerçekleştirilen çalışmalardır. İlk kez bir organizasyon yapmıyoruz. Yeni bir şey de keşfetmedik. Siz arama konferansını paydaşlarınızla yaptığınızda sektörün tümüyle ilgili gelişmeleri tartışıyorsunuz demektir. Benim ekim ayında yönetim kurulu ile istişare ettiğim proje, tüm sektör paydaşlarıyla birlikte bir çalıştay yapmaktı. Bunun ismi, arama konferansı olmaz, bunun ismi çalıştay olur. Ama, bizim yaptığımız arama konferansı, dernek-üye ilişkilerinin 2023 vizyonunu da koyarak hangi konumda olmasıydı. Bu davet de, e-mail yoluyla tüm üyelerimize 2.5 ay boyunca sürekli gönderilmiş bir çağrıdır. Bu çağrıya uyan, uymayan tüm arkadaşlarımız bilgi sahibidir. Bizim haberimiz yoktu, o nedenle gelmedik demek bu işi hafife almaktır. Davete katılmayabilirsiniz ama ‘haberim olmadı’ demek gelen 410 arkadaşımıza haksızlık yapmaktır. 410 katılımcı üye ile geleceği tasarladık. Gönül isterdi ki, bu sayı 800 olsaydı.”

20 MİLYON TL’LİK UNDNET TEMİNATINI TOBB YATIRDI

Özellikle önceki UND yönetiminin ve TOBB’un ‘TIR karnesi var, gerek yok’ gerekçesiyle karşı çıktıkları T 1 sistemine o dönem niye karşı çıkıldığını, şimdi ise niye her iki kurum tarafından da sahiplenildiğini sorduğumuz Başkan Ruhi Engin Özmen bizi şöyle yanıtladı: “UNDNET, bize RODER’den geçti, RODERNET idi, UNDNET oldu. Bu sistemin hayata geçmesinde Başkan yardımcımız Bahattin Bey’in büyük katkıları oldu. Sektör adına teşekkür ediyorum. Sistemin alternatiflerinin yaratılmak istenmesi doğrudur. Ankara Lojistik Üssü ve başka arkadaşlarımız da kendi yazılımlarıyla bunu yapmak istiyor. Bunların hepsi doğaldır. Bu sistem, Türkiye’den Avrupa’ya olan taşımalarımızda temmuz ayında yürürlüğe girecek yasayla da kullanılması zorunlu bir sistem. UND de, bundan ciddi kazançlar elde ediyor. Ayda yaklaşık 70-80 bin Euro’ya yakın bir girdi sağlanmaktadır. Bunu yaparken ro-ro şirketleriyle yapılan anlaşma gereği, TIR ön bildirimlerini, manifestolarını bu sistem üzerinden yapar hale geldik. Böylece çok değerli bir meta haline geldi. UND ve TOBB ile yaptığımız ortaklık gereği, birtakım işleri beraber yürütme protokolü imzaladık. Online takip sistemi, dijital takograf programı ve UNDNET Projesi, Kapıkule’deki TIR parkı projesi daha hayata geçecek onlarca projede işbirliği yapacağız. Bugün UNDNET sisteminin Türkiye gümrüklerinde koyması gereken teminat miktarı 20 milyon TL’dir. Bu teminatı TOBB, UND Lojistik A.Ş adına yatırmıştır. Dolayısıyla burada da bir kazan kazan stratejisi uyguluyoruz.”

İYİ ŞOFÖR-KÖTÜ ŞOFÖR BELLİ OLACAK

TOBB ile kurmayı planladıkları Online Sürücü Veri Bankası’na da değinen Özmen, bu konuda da şunları aktardı: “Şoförlerin dijital takograf ile yaptıkları 28 günlük seyahat sürelerindeki verilerin saklanması yasa gereğidir. Bu verileri ya şirketinizde saklayacaksınız veya size sunucu sağlayan bir serveri kullanacaksınız. UND Lojistik A.Ş, böyle bir online sürücü sistemini hayata geçirecek. Bu veri bankası sayesinde tüm veriler, otomatik olarak merkeze transfer edilecek. Merkez de sizin adınıza saklayacak. Bu veri birikiminin çok önemli bir ayağı da var. Size müracaat eden bir şoförün ’15 yıllık şoförüm. Hiç kaza yapmadım. Trafik kurallarına uyarım’ dediğinde bunu belgeler misin diye sorduğunuzda, şoförün müracaat edip ulaşacağı bir karnesi niteliği taşımaktadır. Burada trafik cezası şudur, şu kadar takograf cezası yemiştir gibi tüm bilgileri görmek mümkün olacak. Sistemin asıl amacı bu. Sistem şu an faaliyette, geliştirmeye çalışıyoruz. Tamamlandığında, iyi şoför, kötü şoför ayrımı söylemden çıkıp belgelenir hale gelecek.”

RO-RO’YA ALTERNATİF YARATILMAMASI İÇİN MÜCADELE ETMİYORUZ

Ro-Ro konusunu gündeme getirdiğimizde de Başkan’ın yanıtı şöyle oldu: “Geçen yıl söylediklerimin aynen arkasında duruyorum. Her gün bizi ziyaret eden onlarca ticaret erbabı ile görüşüyoruz. Bunların arasında Ro-Ro şirketi kurmak için gelenler de oluyor, hepsiyle görüşüyoruz. Getirdikleri projenin uluslararası karayolu taşımacılığı yapan arkadaşlarımıza avantajlarını soruyoruz. Kaç paraya düşünüyorsun? Ne kadar sürede gideceksin? Hizmetin kalitesi ne olacak? Gibi herkese sorduğumuz sorular var. Bunların içinde yapabileceğine inanan, ayağı yere basan projeler varsa, sonuna kadar destekleyeceğimizi söylüyoruz. Bugüne kadar gelen projelerden Suriye’deki olaylar nedeniyle İskenderun ya da Mersin’den İskenderiye’ye sefer yapacak en az 10 kuruluş ile görüştüm. Bir sürü abuk subuk teklif geldi. 2 bin 3 bin dolar. 20 araba, 30 araba. Ciddiye alınır bir tarafı  yok. 200-300 araçlık bir gemi koyarsanız bu iş olur diyoruz. Karadeniz, İtalya, Fransa için de teklifler geliyor, hepsiyle görüşüyoruz. UND olarak alternatif yaratılmaması için mücadele veren bir konumda değiliz. Ben de Ro, Ro-Ro’yu en çok kullanan ve Ro-Ro’ya en çok para veren bir nakliyeciyim. 100 Euro ucuza gidecek olsam, yıllık ciroma yansımasını varın siz hesap edin. Bu tablo ortadayken UND’nin oluşabilecek alternatiflere muhalefet etmesini düşünmek UND yönetimi ve UND’ye haksızlık olur. Hala UND Deniz’in borçlarını ödüyoruz. UND Deniz’in ticari hayatına devam edebilmesi şartı, konjonktüre bağlı.  İflas erteleme kararı verilmiş bir şirketten söz ediyoruz. Şu anda bir kayyım tarafından yönetiliyor. Bir yatırım yapması yasal süreçler gerektirir.”

BULGARLARA GIDA KONTROL LABORATUVARINI BİZ YAPALIM DEDİK

UND Başkanı Ruhi Engin Özmen, gümrük kapılarındaki kuyruklar konusunda da şunları söyledi: “Sıkı denetim yapılması konusunda bakanlık ile ciddi işbirlikleri yapıyoruz. Bu işbirliklerinden biri de gümrük personelinin hangi evrakları ne şekilde denetlemesi konusunda eğitilmesini içeriyor. Kapıkule, Hamzabeyli, İstanbul Gümrük Başmüdürlüğü’nde eğitimler verdik. Bu eğitimler neticesinde geçişlerde ciddi bir hızlanma yaşandı. Bulgaristan’daki temel problemlerimizden biri de, kapıda hala bir gıda kontrol laboratuvarının olmamasıdır. Orada gıda laboratuvarı olmadığı için Türkiye’den giden gıda ürünleri, kontrole tabi tutulması için Sofya’ya gidip gelmesinden kaynaklanan 3 günlük sürede uzun kuyruklar oluşuyor. Bu durumu çözmek için her türlü girişimi yapıyoruz. Hatta, kapıdaki gıda kontrol laboratuvarını yap-işlet-devret yöntemiyle biz yapalım dedik. Bulgarlar ona da karşı çıktı. Bulgaristan bizim için bir transit geçiş ülkesi olduğu için her türlü koz ellerinde ve bu kozlarını kendi nakliyecisini korumak adına çok iyi kullanıyor. Biz burada 100 TL ceza yazdığımızda, ülkenin küçük olması ve nakliye sektörüne devletin bakışının farklı olması nedeniyle o 100 TL’lik makbuzu devletin en üst makamına götürüyor. Karşılığında da Türk nakliyecisine 1.000-1.500 Euro gibi intikam cezaları kesebiliyorlar. Biz, girişimlerde bulunuyoruz. Onlar da AB’ye entegre olduklarında düzeleceğini umuyoruz.”

YA TÜRKİYE’DEKİ KUYRUKLAR?

Özellikle Bulgaristan’da durum böyle. Fakat, yaklaşık 1 yıldır sorunun büyüğü Erenköy ve Halkalı gümrüklerinde yaşanıyor. Bu konuda atılan adımları sorduğumuz Başkan’ın açıklaması şöyle oldu: “İstanbul Gümrükleri Başmüdürü Tevfik Usta ile ilişkilerimiz çok seviyeli ve samimi bir konumdadır. Kendisini ve tüm gümrük müdürlerini UND’de bir akşam ağırladık. Orada sorunlarımızı konuştuk ve çözümü konusunda yardım talep ettik. Sonraki süreçte her alınan kararda yine görüşüp, danışıyoruz. Çok bir şey çözdüğümüz söylenemez. Her gün geldiğimiz noktadan daha gerideyiz. Halkalı, Erenköy gümrüklerinin durumu antrepoların durumu ortada. Avantajlarımız birer birer elimizden alınıyor. Bu süreç, gümrüklerdeki değişikliklerin zihinsel bir değişikliğe dönüşmesiyle aşılabilir. Sorunun çözümü, yetkileri verip, sorumluluğu da üstlenmekten geçiyor. Gümrük Bakanlığı’nın bu yetki paylaşımını bir an önce yerleştirmesi gerekir. O zaman kişisel uygulamalardan kaynaklanan sorunlar sona erer.”

TRANSİT TAŞIMALARDA YABANCILAR BİZİ KATLADI

Yabancı araçların ülkemizde yaptıkları taşımalarda gözle görülür bir artış yaşandığını anımsattığımız Özmen’in bu konuda söyledikleri çözümden çok şikayet boyutunu aşamadı: “Bize uygulanan kısıtlamalar, yabancılara uygulanmıyor. Özellikle transit taşımalarda bizi katlar vaziyete geldiler. Biz 34 bin taşıma yaparken, onlar 57 bine geldiler. Bunun nedeni ellerindeki UBAK belgelerinin fazlalığıdır. Bizim hala AB’ye yaptığımız taşımalarda vize ve geçiş kısıtlamaları olduğundan ve onlar bunu yaşamadığından avantajlılar. Özellikle geçen hafta Bulgar-Türk İş Konseyi’nin de katkılarıyla Bulgaristan ile yaptığımız sıkı çalışmalar neticesinde Bulgarlar artık Schengen vizesiyle giriş  çıkışları kabul etmiştir. Bulgaristan’a giderken Bulgar vizesi alma zorunluluğumuz da böylece ortadan kalkmış oldu.”

LOJİSTİKTE ŞİRKET EVLİLİKLERİ KAÇINILMAZ

Antalya’daki arama konferansında çıkan en önemli isteğin sektörün kurumsallaşma çabalarına katkı arayışı olduğunu kaydeden Özmen, “Kurumsallaşma, sektörün en önemli isteği ve sorunudur. Özellikle Anadolu nakliyecisi bu konuda bizden yardım bekliyor. Rekabet edebilecek lojistik firmaları yaratmalıyız. Türkiye’nin ilk 20 firmasının pazar payını toplasanız yüzde 15’i bulamazsınız. Kendi şirketim olan Mars Logistics bile ilk 500 içinde yer almasına karşın, 2-2.5 gibi bir pazar payına sahip. Bizim görmediklerimizi büyük lojistik şirketleri görüyor. Biz ise, tüm yatırımlarımızı ülkemize yapıyoruz. Şirket evliliklerinin artmasını çok önemli buluyorum. Rekabet yapabilmenin temel şartı, maliyetleri aşağıya çekebilmektir. Maliyetleri birleştirip, karı paylaştırmak sektörü de büyültür, kazançları da artırır.  Evlilikler kaçınılmaz” diye konuştu.

Selçuk ONUR - LOJİPORT

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.