Avrupa’ya kestirme yol: DUİSPORT

DUISPORT, dünyanın en büyük iç limanı, yani Ren nehri üzerinde ve denizden oldukça uzak. Zaten var olan potansiyeli dönüştürerek yeniden keşfetmiş Almanlar. Ruhr Havzası, uzun yıllar kömür ve maden cevheri ile birlikte anılmış. Kenti yönetenler, yıllarca kömür ve maden cevherine bağlamış kent ekonomisinin kaderini; ancak sonuçta gittikçe pahalanan üretim yöntemleri ve kentin üzerinde çöreklenen hava kirliliğinin oluşturduğu sis tabakası kalmış kâr olarak ellerinde. Akl-ı Selim, orada da devreye girmiş ve birer birer müzeye dönüştürmüşler hava kirliliğinin kaynaklarını. Duisburg, Almanya’nın diğer kentlerinden daha farklı bir yapıda. Yüzde 14 ile en fazla Türk nüfusun yaşadığı şehirler arasında. Bu yüzde 14’lük etnik nüfusun ise yüzde 80’i Türk. Yabancı düşmanlığı olgusu buralara henüz ulaşmamış. Türkler, kent ekonomisinin lokomotifi konumunda. Çok etkin ve yetkin sivil toplum örgütleri kurmuşlar. Uluslararası İhracat Merkezi (IHZ) bunlardan biri. Türk İşadamları Derneği’nin (TİAD) önderliğini yaptığı bu oluşum, kentin ekonomik değerinin artırılması için çalışmalar yapıyor; girişimcilere yol gösteriyor. Beni de, Duisburg Teşvik Dairesi Başkanlığı (GFW) ile IHZ davet etti. Amaç, hem limanı Türk girişimcilerine anlatmam hem de, o günlerde düzenlenen bir lojistik konferansına katılmamı sağlamaktı. Size burada tanıştığım örnek bir belediye başkanından söz etmek istiyorum: Duisburg Büyükşehir Belediye Başkanı Adolf Sauerland. Benim ülkemde küçük bir ilçenin belediye başkanı ile görüşebilmek için bile, birçok prosedür gerekirken, Türkiye’den gelen iki gazeteciyi büyük bir tevazuyla karşıladı Duisburg Belediye Başkanı Sauerland. Çünkü, o iki gazeteci yönettiği kenti tanıtacaklardı. Başkan, iktidardaki Angela Merkel’in partisi CDU’dan yani Hıristiyan Demokrat. Ama, Türkler hep gururla andıkları camilerini Hıristiyan Demokrat Sauerland ile birlikte yapmışlar. Türkler’le sürekli temas halinde olan Başkan, sık sık da Türkiye’ye ziyaretlerde bulunuyor. Bunlardan birinde de, Gaziantep ile kardeş şehir olmuş Duisburg. Sauerland, artık kanayan bir yaraya dönüşen vize konusunda şöyle konuşuyor: “Türkiye, henüz Avrupa Birliği üyesi değil. Ama, özel bir statüsü olduğunu da gözardı etmemek gerekir. Ancak, sınırları da görmek lazım. Kişilerin vize alması konusunda yaşadıkları sıkıntıları biliyoruz. Bir belediye başkanı olarak benim de, kesin çözüm üretmem mümkün değil. Şirketlerin  yerleşmesi noktasında karar noktası, Duisburg Ticaret Odası ve Yabancılar Dairesi’dir. 2007 Ağustos ayından itibaren bir vize komisyonu kurduk. Bu komisyonun ilk incelediği de, Duisport projesi üzerinden gelen bir firmaydı. Söz konusu firmaya, çok kısa bir sürede oturma ve çalışma izinleri alındı. Buraya gelecek firmalar, projelerini iyi anlatırlarsa, vize ve oturum izni  konusunda problem yaşanmaz. Duisport projesi bu açıdan büyük bir avantaj. Duisburg’un Avrupa’ya açılan kapıdan çok, dünyaya açılan bir kapı olduğunun altını çizen Başkan Sauerland, “İngiltere’nin Manchester kenti ile her gün tren seferi gerçekleştiriliyor. Moğolistan’la bağlantı seferler var. Treyler ile Paris 5 saat, 8 saatte de Londra’ya gidersiniz. Yani 8 saatte 60 milyon insana ulaşabilirsiniz. Duisburg, bizce Avrupa’ya açılan kapıdan çok dünyaya açılan bir kapıdır. Dusseldorf Havalimanı da, dünyanın uluslararası havalimanları arasında. Orada yoğunluk olursa, Hollanda sınırında, ciddi lojistik faaliyetlerin yapılabildiği Wetze Havaalanı çok yakın. İsmi bizde saklı bir Türk havacılık şirketi de, buradaki havaalanını kullanmak için görüşmeler yapıyor” sözleriyle tamamlıyor sohbeti. Evet misyonumuza ters düşerek bir Alman limanına yatırım öneriyoruz işadamlarımıza. Ancak, bu liman Avrupa’da daha rahat hareket etmelerini temin ederek, dünyaya açılmalarına yardımcı olacak.

Bu yazı toplam 1604 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.