Dr. Güntürk Üstün
Bizde Niye Böyle Buluşma Olmuyor?
Geride bıraktığımız 5 Nisan cuma günü, ülkemiz sahillerine hayli uzak bir rıhtımda, Hindistan’ın güney-batısında yer alan Malabar kıyısındaki “Cochin/Kochi/Koçi” adlı önemli liman kentinde özellikle benim gibi denizyolu tutkunu olanlarınız açısından ilginç sayılabilecek bir buluşma gerçekleşti LOJİPORT’taki köşemin sadık okurları! İtalya’nın dünya denizlerinde kruvaziyer turizmi açısından en önde gelen markası ve haklı gururu durumundaki “Costa Crociere” firmasına ait 2 dev yolcu gemisi kısa aralıklarla ilgili Hint limanı rıhtımlarına yanaştılar. Gemilerden daha yeni ve büyük olanı, İtalyan bandırası taşıyan 135 500 grostonluk, 4232 yolcu kapasiteli “Costa Venezia”, daha eski ve küçük olanı ise yine İtalyan bandıralı 92 600 grostonluk, 2826 yolcu kapasiteli “Costa Luminosa” idi. Her 2 kruvaziyerden inen binlerce turist, gemilerinin limandaki konaklama süresince Hindistan’ın Portekiz ve Hollanda kültürlerinden izler taşıyan en kozmopolit kentlerinden birinde gezip dolaşma ve alışveriş yapma imkânı buldular. Akşam çökmeden “Costa Luminosa” Avrupa’ya, büyük kardeşi “Costa Venezia” da Çin’e doğru demir aldı. Aynı gün içinde, aynı limanda 2 “Costa” gemisi arasındaki böylesi bir buluşma önemli Akdeniz liman şehirleri [Civitavecchia (Roma),Napoli, Cenova, Barselona gibi], “Adriyatiğin İncisi” Venedik ve de burnumuzun dibindeki Yunanistan’ın “Pire” limanı için pek alışılmadık bir durum değil, ancak Hindistan için bir ilk teşkil ettiği su götürmez bir gerçek! O nedenle, bu ilginç buluşmanın yerel basının oldukça ilgisini çektiği söylenebilir.
Sözünü ettiğim çifte gemi buluşması haberini okur okumaz, aklıma hemen sürüyle soru üşüştü. Haydi, “Costa Venezia” çok yeni bir gemi ve belli bir süre şirketinin aldığı karar doğrultusunda yalnız ve yalnız Çin sularında turlara çıkacak! İyi ama ya “Costa Luminosa?” Örneğin, 8-9 yıl öncesine kadar hem İstanbul Karaköy hem de İzmir Alsancak rıhtımlarının yoğun turizm sezonunda âdeta gediklisi durumundaki bu popüler kruvaziyer gemisi acaba artık neden ülkemizin hiçbir yolcu limanına uğramaz oldu? Sadece “Costa Luminosa” değil, eğer belleğim yanıltmıyorsa ben, “Costa” şirketine ait hiçbir kruvaziyer ile 2015 senesi dahil olmak üzere, sonraki yıllarda ne İstanbul ne de İzmir sularında göz göze gelebildim. Bu sütünda daha önce de 2 defa yazdığım gibi, söz konusu köklü ve prestijli İtalyan denizcilik kuruluşu dünyanın en büyük kruvaziyer grubu konumundaki “Carnival Corporation”ın en gözde üyeleri arasındadır. Salt “Costa” değil, “Carnival” bünyesindeki en göze çarpan şirketlerin gemileri de nicedir rıhtımlarımıza uğramaz oldular. Bakın, bir hafta kadar önce okuduğum bir habere göre, akıl almaz biçimde son 4 senedir Orta Akdeniz’in efsanevi adası Malta’yı sefer programından çıkaran “Costa”, 2019’dan itibaren adanın başkenti Valetta’yı yeniden uğrak limanları listesine almış.
Benim internet ortamında yaptığım araştırmaya göre, ülkemiz limanları ne bu yıl ne de gelecek sene ilgili İtalyan şirketinin ve “Carnival” grubunun “ağır topu” konumundaki diğer şirketlerin Akdeniz-Adriyatik-Ege tur programlarında yer almıyorlar. İş yalnızca “Carnival” grubuyla sınırlı kalmıyor. İstanbul ve İzmir limanları “NCL” ve “MSC” gibi diğer iki “olmazsa olmaz” kruvaziyer kuruluşunun da gemilerine epeydir hasret (Neyse ki “NCL” şirketinin Akdeniz turlarından birine çıkan bir kruvaziyeri şimdilik Kuşadası’na uğruyor)! Halbuki Akdeniz kruvaziyer turizmi, yolcu yoğunluğu bakımından Karayipler’in ardından dünyada 2'nci sıradaki yerini hâlâ aynen korumakta (Hem de bir önceki yıla göre yolcu sayısında %8’lik bir artışla!). Ticari denizcilik endüstrisinin uzman beyinlerine göre, tüm dünyada 2018’de toplam 28.5 milyon yolcunun kruvaziyerlerle geziye çıktığı sektörün bu sıralamasında yakın zamanda ciddi bir değişiklik de beklenmiyor.
Öte yandan, buraya kadar yazdıklarımdan başta Kuşadası olmak üzere ülkemizin turistik açıdan önem taşıyan limanlarına hiçbir kruvaziyerin uğramadığı gibi yanlış bir düşünceye kimsenin kapılmasını da istemem elbette. Benim arka arkaya kurduğum cümlelerle makalemin ta başından beri vurgulamak istediğim, neden Türkiye limanlarının İtalya, İspanya, Fransa ve Yunanistan gibi deniz ve denizcilik ülkelerinin aksine, giderek dünya kruvaziyer turizminin birincil aktörlerinin sefer rotalarının dışında kalması ya da bırakılması!
Belki bu haftaki köşe yazımı sonuna dek okuma sabrını/inceliğini gösterenleriniz arasından, ülkemizin yaşadığı bunca bunaltıcı sorun içerisinde sözünü ettiğim kruvaziyer buluşmasının bizim rıhtımlarımızda da olmamasını doğallıkla bir problemmiş gibi algılamayanlarınız için izninizle küçük bir anımsatma yapmakta yarar var diye düşünüyorum. Eğer Türkiye gibi turizm sektörünü uzun yıllardır haklı biçimde “bacasız fabrika” olarak gören (ve görmesi gereken) bir ülkede zorlu hayat mücadelesi veriyorsanız, o ülke ekonomisi açısından o paha biçilmez “bacasız fabrika”nın artık 20 seneye yakın bir zamandır “tüten kruvaziyer bacası” bileşenine azımsanmayacak ölçüde palamarlarla sıkı sıkıya bağlı olduğu gerçeğini bana kalırsa hep hatırınızda tutmalısınız (Beraberinde, bir vakitler en gözde kruvaziyer limanlarımız arasındaki İstanbul ve İzmir yolcu rıhtımlarının son 4-5 yılki halini de göz önüne alarak)!
Verimli günler ve gelecek pazarki yazımda görüşmek üzere.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.