Sabri Ergenecoşar
ENERJİ SAVAŞLARI 2, ABD-RUSYA-AB
AB, 1 Mayıs 2004 itibari ile 10 yeni üyenin katılmasıyla 25 üyeli bir birlik haline geldi. Avrupa haritası 4’te 1 oranında genişleyerek sınırlarını Belarus, Rusya ve Ukrayna’ya dayandırdı. Yeni üyelerle birlikte yeni sorunlar kendini göstermeye başladı. 2. Dünya Savası sonrası Avrupa haklarını bir araya getirmek olan bu birliğin asıl amacı bu genişleme ile kendini dünya gücü ilan etmesidir. Bu süreçte yaşanan en büyük sıkıntılardan biri gündemde olan enerji sorununun daha da artmasıdır.
AB enerji tüketimi açısından çok yoğun bir bölgedir ama yeterli kaynaklara sahip değildir. AB, tükettiği enerjinin en az %50 sini ithal etmektedir. 20-30 yıl sonra bu oranın en az %70 lere çıkacağı öngörülmektedir.
AB’nin bekası ve büyümesi için enerji güvenliği, birliğin geleceği için vazgeçilmez bir unsur olarak görülmektedir. Dolayısıyla AB, enerji güvenliğinin sağlanması için yeni politikalar geliştirmek zorunda ve bununla ilgili çalışmalar yapmaktadır. Özellikle enerji tedariği konusunda AB üyeleri Rusya’ya önemli derecede bağımlıdır.
AB’nin enerji çeşitliliği politikaları ve alternatif enerji güzergahları bakımından Doğu Akdeniz’de keşfedilen doğalgaz kaynakları birliğin enerji güvenliğini destekleyebilecek önemli bir potansiyele sahiptir.
Fosil yakıtlarının ömrünün tükenmeye başlaması ve çevreye verdiği zararlar nedeniyle yenilenebilir ve sürdürülebilir enerji kaynaklarının uluslararası ilişkilerde yeri ve önemi günden güne artış gösterirken büyüyen ekonomilerin kalkınabilmeleri için önemli miktarda enerjiye ihtiyaç duyulmaktadır. Dolayısıyla bu durum Dünya’nın en büyük 2. doğalgaz ve en büyük 3. Petrol üreticisi ayrıca Sibirya bölgesindeki zengin enerji kaynaklarına sahip olan Rusya’yı enerji konusunda en güçlü ülke yapmaktadır.
Almanya ile Rusya arasındaki soğuk savaş döneminden sonra karşılıklı ekonomik ve ticari çıkarlar yerini enerji diplomasisine bırakmıştır. Almanya için gerekli olan enerjinin en büyük tedarikçisi Rusya’dır. AB’nin Rusya üzerinde yeteri kadar baskı kuramamasının en büyük sebeplerinden bir tanesi budur.
Almanya’nın Rusya’ya olan bağımlılığı o kadar büyüktür ki, AB kendi bünyesindeki enerji tekellerini tek tek ele geçiren GAZPROM ‘a karşı hiçbir tedbir alamamıştır.
Kuzey Akım Projesi’nin %51 hissesi GAZPROM Firmasına diğer hisseleri de Alman Enerji firmalarına aittir.
Doğu Akdeniz bölgesi, Suriye hatlarında yaşanan son zamanlarda ki olayların arkasında birçok uzmana göre enerji jeopolitiği ve enerji güzergahlarının paylaşımı olduğu konusunda bir fikir birliği bulunmakta ayrıca unutulmamalıdır ki Yeni keşfedilen Doğalgaz kaynakları Doğu Akdeniz bölgesindedir.
Gaz yataklarının keşfi ve işletilmesi konusunda ihtilaflar konusunda problem yaşanmakta bu ihtilaflar Türkiye, Mısır, İsrail, Lübnan, Suriye ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında yaşanırken özellikle İsrail’in geçtiğimiz yıllarda Leviathan ve Tamar adı verilen sahalarda yeni doğalgaz yatakları keşfetmesi İsrail ve Lübnan arasında ki gerilimin en önemli sebeplerindendir.
Şu sıra gündemimizde S400 füzelerinin büyük bir lojistik faaliyet sonucu ülkemize gelmesi ve depolarda ki yerlerini almasından sonra ABD ile güvenli bölge ortaklığımızın son durumlara etkisini izleyerek ikili çıkarlarımızı nasıl koruduğumuz yansıtılsa da, Suriye bölgesindeki yeni rezerv doğalgaz, petrol lerin kimin kontrolünde olacağının kavgasını izlemekteyiz.
Rusya ile ABD’nin soğuk savaşı biteli yıllar oluyor. Bu savaş şu sıralarda resmi olmasa da “Enerji “veya “Ticaret” savaşları olarak kamuoyu önünde sessizce bir tenis maçı izler gibi izleniyor. ABD bir yandan Çin ile “Ticaret” savaşında bir yanda da Rusya ile “Enerji” savaşında farklı cephelerde farklı müttefiklerle beraber savaşmaya devam ediyorlar. Hükümetlerin arka odalarında ki anlaşmaları şu an tam olarak bilmesek te zaman bizlere o odaların anahtarlarını da bir gün verecektir.
Bir önceki yazımda da söylediğim gibi ENERJİYE HÜKMEDEN DÜNYAYA HÜKMEDER.
Sabri ERGENECOŞAR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.