Halit Kaya
Hamal
Karınca misali, kendi ağırlığından daha ağırı taşıyan, heybesi gibi yüreğide büyük, emekçi, alın terinin nasıl olduğunu, son kuruşuna kadar kazandığı paranın hakkını verendir Hamal.
Tarih sayfalarında, hamallık mesleğini iş edinmiş, emekçiler için o günlerde yazılanları sizler ile paylaşmak istiyorum.
İstanbul’da Hamal Denilen Binlerce Adam… Ölüme Gidiyorlar
İstanbul’da hamal denilen binlerce adam yüz, yüz elli kiloluk ağır yükler altında her gün inleyerek tedrici surette ölüme gidiyorlar.
Gazeteci, yazar Asım Us anlatıyor: “Bir adam bir silâh ile öldürülürse bunun adı katildir. Herkes isyan eder. Halbuki İstanbul’da hamal denilen binlerce adam yüz, yüz elli kiloluk ağır yükler altında her gün inleyerek tedricî surette ölüme gidiyorlar. Buna ses çıkaran yoktur. Sırt hamallığı hiç olmazsa makul şekle konmalı. Meselâ elli kilodan fazla bir adama yüklenemez diye. Hamallığın bütün bütün kalkması yolların yapılmasına bırakılmalıdır.”(Sayfa: 181-182)
“Sırt Hamallığı kaldırılacak. Fakat İstanbul’da 29,000 kişi böyle geçiniyormuş. Dört bini hamal imiş. İki bin beş yüzü seyyar satıcı. Keşke hepsi tekerlekli araba sahibi olsalar. Fakat bu tarzda nakliyat mümkün olsa idi 29.000 kişi ağır yükler altında kalmak isterler mi idi? İstanbul’da hamal inkılâbı ile sokak yapmak inkılâbına birlikte başlasak bari.” (Akşam gazetesi) (Sayfa: 146)
İki Büklüm Cumhuriyet Vatandaşı Olamaz!
Falih Rıfkı Atay Anlatıyor: “İstanbul’da yük altında bir hamal daha ölmüştür. Bu fırsatla İçişleri Bakanımızın yaptığı bir tamimi neşrediyoruz. Vagon perdesini kaldırdığınızda, şark toprağına ayak bastığınızı bildiren facialardan biri sırt ve sırık hamalıdır. İnsan, derhal değerini kaybetmiş gibi olur.
Bir insan sırtında veya birbirine sırıkla bağlı bir kaç insanın omuzları üstünde deve çökertecek, beygir inletecek ve dingil kıracak ağırlıkta yük!.. Körük sesi veren göğüsler, fırlamış damarlar, kanlı bakışlar!…
Ankaramız bu manzaradan kurtulmuştur. Hamallar küçük yükleri elde ve ağırlarını arabada taşımaktadırlar. Diğer şehirlerimizin niçin beklediklerini sorabilir miyiz? Acaba bize araba tekerleklerine elverişli düz yollar olmadığını mı söyleyecekler? Böyle bir iddia meşhur özür ve suç fıkrasını hatıra getirebilir.
Daha kısasını söyleyeyim: İki büklüm Cumhuriyet vatandaşı olamaz!. Sırt ve sırık hamallarının ıstırabını seyretmeye daha uzun müddet tahammül etmek istemiyoruz!.
Ankara’da Sırt Hamallığı Nasıl Kaldırıldı?
Atatürk’ün emriyle Sırt Hamallığı’nın kaldırılması, insan hayatına değer verme konusunda meydana getirilen örnek ve ileri bir adımdı. Dayandığı yüksek düşünce ve yüksek insanlık ideali bakımından her yönüyle devrim niteliğinde bir hükumet uygulamasıydı. Sırt ve Sırık Hamallığı’nın kaldırılışı Dâhiliye Vekaleti’nin 4 Nisan 1936 tarih ve 117/50 numaralı tamimiyle uygulamaya koyuldu. Ankara Belediyesi gazetelere ilan vererek, söz konusu hükumet emrine uymayanlar için 1 Kasım 1936 tarihinden itibaren ceza yaptırımı uygulamaya başladı. Ve nihayet 5 Kasım 1936’dan sonra Ankara’da Sırt Hamallığı tamamen kalkmış oldu. Sırt Hamallığı’nın kalktığını bildiren Ankara Belediyesi’nin gazetelere verdiği ilan:
“Hamallık kalkıyor. Ankara Belediye reisliğinin bir ilanı:
1 – 1 Teşrinisani 936 (1 Kasım 1936) tarihinden itibaren semerli ve küfeli hamallık usülü kaldırılacaktır.
2 – Küfeciler nakliyatı el sepetleriyle yapacaklardır.
3 – Mobilya, ev ve tüccar eşyası nakliyatı araba ve diğer vasıta ile yapılacaktır.
4 – Havaleli eşyayı gündüz nakletmek yasaktır. Bunlar gece saat 20’den sonra nakledilecektir.
5 – 5 Teşrinisani 936’dan (5 Kasım 1936) sonra buna riayet etmeyenler cezalandırılacaktır.”
Halit KAYA
KAYNAKÇA
Asım Us’un Hatıra Notları, Doğruluk Matbaası, İstanbul, 1966, sayfa: 146, 181-82.
Falih Rıfkı Atay, Belediyeler Dergisi, Ocak-Şubat 1936, Ankara. Sayfa: 19, (Ulus gazetesindeki yazısından) https://mustafakemalim.com/falih-rifki-atay-anlatiyor-iki-buklum-cumhuriyet-vatandasi-olamaz/
Falih Rıfkı Atay, Belediyeler Dergisi, Ocak-Şubat 1936, Ankara. Sayfa: 19, (Ulus gazetesindeki yazısından)
Cumhuriyet gazetesi, 16 Haziran 1937, sayfa: 2.
Cumhuriyet gazetesi, 19 Şubat 1937, sayfa: 3
Akşam gazetesi, 16 Haziran 1936, sayfa: 5.
Cumhuriyet gazetesi, 12 Haziran 1935, sayfa: 6
TBMM Albümü, 1 Cilt
Derleyen: Mustafa KEBAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.