İlhan Karaçay
Kim ne derse desin, Avrupalı koyun, Türk tilki gibi !
Öteden beri yazar ve söyler dururum.
Avrupa halkları, siyasiler ve medya tarafından koyun gibi yaşatılır.
Medya tarafından tek taraflı, sığ ve bilinçsizce bilgilendirilen (!) Avrupa halkı ile, dağdaki çobanın bile siyaset ve spor konularında tilki gibi bilinçli Türkler’i aynı kefeye koyamayız.
Örneğin, benim yaşadığım Hollanda’da halk, dünyada yaşanan gelişmeleri çok sığ bir şekilde takip edebiliyor.
İsterseniz, en son yaşanan, ABD’nin İranlı General Kasım Süleymani’yi öldürmesi ve Türkiye’nin Libya’ya asker gönderme konularını ele alalım.
Dünyada pek çok kişi, her gün daha da derinleşen olaylar karşısında korku ve huzursuzluk içindeyken, Hollanda’daki halk, medya ve siyasetçilerin kasıtlı söylemleri ile oyalanmaktadır. Hoş, ben buna kasıtlı yerine ‘bilgisizce’ de diyebilirim.
Hollanda medyası, ‘Türk askeri, petrol ve gaz için Libya’da’ ve ‘Amerika İranlı General’ı öldürdü’ başlıklı sığ haberler ile yetinirken, Türk medyasına baktığımız zaman, bu haberlerin ne kadar detaylı bir şekilde bilgilendirici olduğunu görüyoruz.
Dün akşam Hollanda televzyonlarında genellikle, eşcinsellik, seks ve çok az iç siyaset konuları işlenirken, Türk televizyonlarında en az 10 tartışma programı vardı.
İç siyaset konularında çok çirkinleşen bizim tartışmacılar, dış siyaset konusunda daha ağırbaşlı görüldüler. Libya’yı anlatırlarken, Libya’nın Birleşmiş Milletler’deki konumu, resmi hükümet ile isyancı Hafter arasındaki savaş gibi konularda çok bilgili görünen tartışmacılar, Ortadoğu konusunda da birbirleriyle yarıştılar. Hoş, işin ucu iç siyasete dokunduğu zaman aynı tartışmacılar yine çirkinleştiler.
Ben şahsen CNN TÜRK ve HABER TÜRK’teki tartışmaları zaplarken, arada bir eşimin seyrettiği Hollanda televizyonuna da bakıyordum. Ne yalan söyleyeyim,eşim ile yaptığım kısa konuşma sırasında kendimi çok ayrıcalıklı hissettim. Hollanda televizyonlarındaki içi boş programlar ile Türk televizyonlarındaki programları değerlendirirken, Hollanda halkının koyun gibi bilgilendirildiğini, Türk halkının ise verilen bilgier ile tilkileştirildiğini düşündüm.
Biliyorum, bazıları ‘Bu kadar da abartma Karaçay’ diyecekler. Hollanda medyasındaki köşe yazarları arasında tabii ki, konularında uzmanlaşmış yazarlar vardır. Bazı TV tartışmalarına katılan uzmanlar da vardır. Ama ne yalan söyleyeyim, ben şahsen Türkiye’deki uzman yorumcular ile Hollandalı yorumcular arasında, Türkler lehinde dağ kadar fark olduğunu gözlemliyorum.
Dünyadaki gelişmeleri yorumlayanlar arasında yer alan yazar Salim Koçak, ‘Çanlar kimin için çalıyor’ başlıklı yazısında bakınız ne diyor:
“Dünyanın en önde gelenlerinden kabul edilen Lübnanlı yazar ve fikir adamı Amin Maalouf, Uygarlıkların Batışı adlı son kitabında feryat etmekte, belki de dünyadaki her aydından daha da fazla bu gidişe dikkat çekmekte.
Adı geçen kitabının sayfalarında diyor ki Amin Maalouf:
’Tarihte ilk kez insan türünü başındaki her türlü felâketten kurtarıp bir özgürlük, kusursuz ilerleme, gezegen dayanışması ve paylaşılan refah çağına dinginlik içinde götürmenin araçlarına sahibiz; ama son sürat zıt istikamette ilerliyoruz.’
Demek ki binmişiz alâmete, gidiyoruz kıyamete. Buna toplu intihar da denilebilir.
Ve demek ki çanlar insanlık için çalıyor..
O nedenle ve özellikle Irak’taki şu son ABD operasyonunun nelere gebe olduğundan da hareketle Amin Maolouf’un söyledikleri üzerinde ne kadar durup düşünülse, kafa yorulsa fazla olmayacaktır. Hiç olmazsa çocuklar ve torunlar için... ”
Bu konuyu, Ocak 2020 bülteninde daha geniş bir şekilde yazacağım:
MUTLU YILLAR DİLEĞİMLE.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.