Lojistik, Kanal İstanbul’un neresinde?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “çılgın projem” diye lanse ettiği ama sonuçları göz önüne alındığında gerçekten yapımının çılgınlık olduğu açıkça ortada olan projeyle ilgili birkaç sözüm var.

Kanal İstanbul ile ilgili çok şey söylendi. Biz de kulvarımız olan lojistik penceresinden nasıl göründüğünü irdeleyeceğiz.

Öncelikle kanal projesi, en baştan anlatılmaya çalışıldığı gibi İstanbul Boğazı’na alternatif yaratmak amacından oldukça uzaktır. Hangi armatör, uluslararası kurallarla korunan ve 1 kuruş dahi vermeden geçtiği İstanbul Boğazı’nı bırakıp, parayla geçeceği Kanal İstanbul’a rotanın dönmesine rıza gösterecektir. Panama Kanalı, gemilerin yolunu 13 bin kilometre kısaltıyor. Süveyş Kanalı, Akdeniz ve Kızıldeniz üzerinden Hint Okyanusu’nu birbirine bağlıyor ve gemilerin yolunu 6000 kilometre kısaltıyor. Gemiler, o yüzden iki kanala para ödeyerek o kanallardan geçiyorlar Peki Kanal İstanbul? Kanal İstanbul’dan geçmek ile İstanbul Boğazından geçmek aynı şey. Gemiler, İstanbul Boğazı’ndan bedavaya geçmek varken, neden para vererek Kanal İstanbul’dan geçsin? Hangi akıllı kaptan, karını düşünen hangi şirket buna evet der?

İstanbul Boğazı’nın artan yüküne çözüm meselesi de tam bir safsatadır. Çünkü rakamlar göstermiştir ki, Boğaz’dan geçen gemi sayısı günden güne azalmaktadır. Bunun çok mantıklı bir izahı da vardır üstelik. Artan gemi tonajları, 2-3 geminin yükünü tek gemiyle taşıyacak büyüklüklere ulaşmıştır.

ÇEVRE DÜZENİ PLANINDAN LOJİSTİK ÇIKARILDI

Projenin lojistik kaygılarla değil, tamamen rant odaklı olduğu Kanal İstanbul çevre düzeni planında yapılan değişiklikle bir kez daha ortaya konuldu. Buna göre kuzeyde yapılması planlanan lojistik bölge konut alanına çevrilirken, teknoloji geliştirme bölgesi, fuar ve kongre alanları da iptal edildi.

Amerikan Forbes Dergisi de, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın halkın ve çevrecilerin ısrarla karşı gelmesine rağmen Kanal İstanbul projesinde neden direttiğini ayrıntılı bir analizde ele aldı. İktidara yakın kesimin “Kanal İstanbul rotasından araziler satın aldığının bir sır olmadığı” da belirtilen yazıda proje “tüm bölge ve dünya için bir mayın tarlası” olarak nitelendirildi.

Bu tip dev projelerin, gidecek bir yer arayan kaynağı belirsiz, gri alandaki global fonları çektiğini ifade eden dergi, “Gayrimenkul ve inşaat, anonim küresel off-shore parayı; yasa dışı petrodolarları çekme eğilimindedir. Çünkü yatırım yapan şirketlerin sahipleri genellikle şeffaf değildir” diyor.

Sözün özü

Kanal İstanbul Projesi, ekonomimizin dibe vurduğu bir dönemde, 83 milyon kişinin omzuna en az 110 milyar dolarlık vergi daha bindirmek anlamına gelmektedir. Hiç ihtimal vermiyorum ama proje gerçekleşirse “susuzluğa mahkum ülkeler” arasında gösterilen ülkemizin güzel şehrindeki yer altı ve yer üstü su kaynaklarına elveda denilecektir. Muhtemel depremin şiddetine olumsuz etki edeceği de ayrı bir konu.

Kanal İstanbul Projesi gerçekten bir “çılgın proje”dir ama gerçekleşirse çılgınlık sözcüğü anlamını bulacaktır.

Saygılarımla.

Bu yazı toplam 2244 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.