Dr. Hakan Çınar

Dr. Hakan Çınar

Lojistik nereye gider?

Dünya üzerinde ticaret savaşlarını konuşup, Çin ile ABD arasındaki gerginliklerden ve hatta aralarında imzalanan barış anlaşmalarından söz ederken hiçbirimiz koronavirüs isimli bir salgın hastalık ile Çin’in yaşamının bu denli etkileneceğini hesaba katmadık. Öyle ki bir yandan Çin'in Xiamen şehrinde düzenlenen ve sektöründe dünyanın en büyüğü olan Xiamen Doğaltaş ve Teknolojileri Fuarı bu sebeple ertelenirken, Sturbucks’ın Çin’de 2 bin şubesini kapattığına dair açıklaması bu sıkıntının global boyuta doğru yol aldığını işaret etmek için yeterli oldu. Öte yandan FED’in önceki gün faizleri sabit tutma kararı açıklanırken, koronavirüse de değinilmesi ve salgının global görünüm için risk oluşturabileceği açıklaması da üzerine tuz biber oldu.

Ticaret savaşları veya dalgalanmaların lojistiği nasıl etkileyeceğine dair yorum ve öngörülerde bulunurken birçok faktörü göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Yine önemli değişim ve etmenlerden bir tanesi de Brexit ile bugünden sonra İngiltere’nin bir Avrupa Birliği üyesi ülke olmayacak olması olsa gerek. Mutlak surette ticaret üzerinde olduğu kadar lojistik üzerinde de etki yaratacak bir gelişmenin varlığından rahatlıkla söz edebiliriz.

Ticaret savaşlarının, lojistik üzerinde önemli bir etki yaratacağını ve bu etkiyi önümüzdeki dönemde daha çok hissedeceğimizi söyleyebilirim. Geçtiğimiz günlerde UND’nin yapımcılığını üstlendiği bir televizyon programına katıldım ve orada da ABD ile Çin arasında barışa dair bazı sinyaller olsa da, kısa vadede bir sonuç elde edilmeyeceği görüşümü dile getirdim. Dünya üzerindeki gelir dağılımında meydana gelen dengesizlik her geçen gün daha belirgin bir şekilde yara açıyor. Gelirin ve gereksinimlerin yer değiştirmesi dünyada ticaretin seyrini de değiştirirken, yoğun tüketimi olan ülkeler de, üretici ülkeler de sıkça değişiyor. Doğaldır ki bu durum lojistiğin seyrini de değiştirirken, internet teknolojisi ile birlikte insanların tüketimde seçiciliği çok daha artar hale gelmekte. Yanı sıra dünyanın neresinde üretildiğinden bağımsız olarak her bireyin her şeye sahip olmak istediği ve istemeyi sürdüreceği bir çağda olduğumuzu da unutmamak gerekiyor. Bu durumun sürdürülebilirliği de ancak lojistiğin başarısından geçmekte. Lojistik, ticaretin seyrine ve değişimine ayak uydurmaya çalışırken, yatırımların da aynı yönde devam etmesi kaçınılmaz hal alıyor. Kabul etmek gerekir ki bunu yaparken de sektör bir hayli zorlanıyor. Bana göre gelişmiş ülkeler, lojistikteki aslan payını da kendileri almak istedikleri için, biz ülke olarak bir yandan ticaretteki bu değişim ile mücadele ederken, diğer taraftan, güçlü ülkelerin bu yöndeki kompleks ve bencillikleri ile de mücadele etmek durumundayız. 2020 yılında da ülkemizi başta taşımacılık olmak üzere lojistikte pek de kolay geçmeyecek günlerin beklediğini üzülerek söylemek durumundayım.

Öte yandan ticaret savaşlarının yarattığı etki ile, ülkelerin korumacı tutumları firmaların dış ticaretteki bürokratik yaşamlarını da olumsuz yönde etkilemekte. Dünya büyüyor, gelişiyor, uluslararası ticaret hacmi artıyor. Ancak bu durum yaşamı kolaylaştırmak yerine, bilakis çok daha zorlaştırıyor. Ve bunun sebebinin, gelir dağılımındaki dengelerin sürekli olarak değişime uğraması olduğunu belirtmek ve kabul etmek gerekiyor. Hal böyle olunca, ticaret yapan firmaların da doğru ve sürekliliği olan partnerlere yönelmesi, bu alanda hizmet veren firmaların da bu şartları sağlaması artık var olmanın neredeyse en temel ilkesi olmuş durumda.

Bu yazı toplam 4469 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.