Selçuk Onur
SABAH GAZETESİ’NİN SÜBJEKTİF MANŞETİ
12 Haziran Perşembe günü Deniz Ticaret Odası, (DTO) tarihi günlerinden birini yaşadı. 15 Milletvekili ve 1 Bakan, sektör temsilcileri ile birlikte tersane ölümlerini tartıştı. Basına açık bir toplantıydı ve konunun hassasiyeti nedeniyle medyadan da yoğun bir katılım vardı. Özel görüşme olmadı, soru da sorulmadığı için herkesin duyduğu aynı olmalıydı. Ama, Sabah Gazetesi’nin 13 Haziran Cuma günkü manşeti, durumun hiç de öyle olmadığını gösteriyordu. MEDYADA ETİK SORUNU Niçin, kamuoyunun ‘güvenilirlilik’ anketlerinde medya üst sıraları alamıyor. İşte, o manşet tam da bunun yanıtı sayılmalı bence ‘ÖLDÜREN KAFA’... Onlarca basın mensubunun izlediği toplantıda DTO Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan’a atfen atılmış bir başlık. Spotta da, “Burası tekstil atölyesi değil, işçinin ölebileceğini bilmesi lazım” diyor, Kalkavan’ın ağzından. Doğrudur, Metin Kalkavan bunları söyledi. Ancak, bütünün içinden alınabilecek sözcüklerle kişiler yargısız infaz edilemez. Resmin bütününe bakmak gerekir. İşte, Kalkavan’ın o cümlesinin önü ve arkası: “7-8 misli hızlı büyüyen sektör için diğer sektörlerden de işçi almak zorunda kaldık. Kabahatimiz bu. En büyük eksikliğimiz zihniyet eksikliği. Aslında bu,Türk insanının özelliği. Yıllar önce bir televizyon programında AIDS’le ilgili programı hatırlayın ‘bize bir şey olmaz’ diyorlardı. Hepimiz, bana bir şey olmaz diyoruz. Yeni bir devir açılmalı artık. İşçiye, dikkat etmezse ölebileceği anlatılmalı. İşlediğin çelik, pamuk değil. Biz tekstil atölyesi değiliz. Düşünce, ya çeliğe vurursunuz ya da taşa. Tedbirlerin doğru tanımlanması lazım. Vicdanen rahat değilim. En azından birkaç kişinin daha hayatını kurtarabilirdik. Sektörü eleştirirken, genelleme yapmayın lütfen. Gelin kötüleri ayıklayalım. Biz Tuzla tersaneleriyiz. Tuzla tersanesi değiliz. Kimse ihmal yok demiyor” BU SÖZLER, SİZİ DE BİR KATİLE Mİ ULAŞTIRDI? İşte, Sabah’ın yazmayı unuttuğu bölümde bunlar da vardı. Biz, Sayın Kalkavan’ın avukatlığına soyunmuyoruz. Ancak, burada yara alan gazetecilik mesleğidir. Ölüm tacirliğinden rating üretme adına, basının güvenilirliliğine zarar verilmiştir. Gazetecinin, olayları görmek istediği gibi yorumlamaya hakkı yoktur. Gazetecinin, taraf olmasını anlarım. Kamu görevi yapmak, kamudan yana olmayı da gerektirir. Ancak işçi, işveren, siyasetçi gibi sorunun tüm unsurları ‘ÇÖZÜM’ üretmeye çalışırken, cımbızla ayıklanan bir sözcükten ‘KATİL’ yaratmak, ne ahlak ne de vicdana sığar. Yalan da, kamu yararının en son bulunacağı yerler arasındadır. Haberlere bakış açımızdaki bu sübjektiflik devam ettiği sürece, basının kamuoyu yoklamalarında terfisi mümkün değildir.
Bu yazı toplam 1561 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.