Kapt. Ünal Benlialper
Sahil Güvenlik'in kontrol operasyonu
Kurumlar, görevlerini tabi ki yapacaklar. Ama, bunu icra ederken dengeleri de gözetmek çok mu zor. 10 Temmuz Cuma günü saat 13:00 sıralarında tam da buna örnek gösterilebilecek bir olay yaşadım. Kekova’daki tersane koyunda bir yolcu teknesi Sahil Güvenlik botu tarafından kontrol ediliyordu. Teknenin içindeki çoğu yabancı olan yolcular ise öğlen yemeğini yiyorlardı. Botun içinde iki personel bulunuyordu. Tahminen 45 dakikadan fazla bot tekneye aborda olmuş bir şekilde durdu. Tüm yolcuların huzursuz ve tedirgin hali gözlerinden okunuyordu. Konu ne olursa olsun yolcuların gözü önünde bu tür kontrollerin saatlere varan surelerce yapılması turizme darbe vurmaktadır. Görevli asker, ayakta bu kadar uzun süre bir eliyle tekneyi tutarak adeta halat ve usturmaça görevi görmüştür. Bunun da yanlış olduğu inancındayım. Sahil Güvenlik güçlerinin bu kadar insanı bekletmeye hakkı yoktur. Eğer, bir ihbar neticesinde anında müdahale gerekmiyorsa, sefere çıkmadan söz konusu tekne pekala aranabilirdi. Bu tür yaklaşımlar, ülke turizmine ve imajımıza oldukça büyük zararlar vermektedir. Üstelik personelin gerek ayakkabıları, gerekse pantolonlarının kılık kıyafet yönetmeliğine uygun olmadığını düşünüyorum. Kontrollerin nasıl yapılması gerektiği konusunda daha yapıcı bir yaklaşımın uygulamaya konulması, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın belirleyeceği yeni kriterlerle değer kazanacaktır. Ayrıca Kekova Üçağızlar’daki Sahil Güvenlik Komutanlığı’na yapılan kontrol nedeniyle gittim. Saat 14.30 sularında komutan, makamında bizi sivil elbiseleriyle karşıladı. O saatte resmi görevli bir memurun sivil kıyafette olması yönetmeliğe uygun mudur? Yine tartışılması gereken diğer bir konu da, aynı komutanın sorduğum bir soru üzerine “Ben sahil güvenlikçi değilim, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda görev yaptım” yanıtıdır. Bu ifadenin ne anlama geldiğini anlamış değilim. Eğer Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda görevli değilse ve bu işi benimsemediyse niye o makamdadır? Bu tür talihsiz açıklamalar bizleri rencide etmektedir. Öte yandan, halen yürürlükte olan kanuna göre denizlerin ve sahillerin korunması konusunda da bir karmaşa yaşanıyor. Sahil güvenlikçilere göre bazı bölgelerde SGK, Büyükşehir Belediyeleri, Jandarma ve Kıyı Koruma aynı anda sorumlu gözüktüğü için, bir suç durumunda kimin müdahale edeceği tartışma konusu olabiliyor. Ancak, hangi kurumun müdahale bölgesinde olursa olsun; özellikle bir turizm beldesinde görevli personelin davranışlarına, kontroller sırasında izlediği yöntemlere dikkat etmesi gerektiği kanısındayım. Türkiye Cumhuriyeti Sahil Güvenlik Komutanlığı'nın Kekova'daki kontrol esnasındaki görüntüsünü siz değerli okurlarımın yorumuna bırakıyorum.
Bu yazı toplam 1762 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.