Tedarik zinciri; yeni başlayanlar-kendini geliştirmek isteyenler için

Merhaba,

Selçuk bey lojiport.com sitesinin yazarları arasına katılmamı isteyince hem çok sevindim hem de biran için endişe duydum. Çünkü yazacaklarım bu siteyi takip edenler için ilginç gelecek mi, dikkatlerini çekecek mi veya bilgilendirici olacak mı vb. birçok soru aklıma geldi. Bununla beraber, çok uzun bir süredir tedarik zinciri – lojistik konularında yaptığım işler, birçok proje ve firma için aktif çalışmalarım ve devam edenler de aklımın bir köşesinde akmaya başladı. Sanırım bütün bu uğraşların bana rehberliği ile sizlerin ilgisini çekebilecek yazılar yazabileceğim.

nazar-boncugu.pngBiraz geriye gidince aklıma gelen ilk husus, tedarik zinciri kavramının oluşumunun oldukça yeni olmasıdır, özellikle 70’li 80’li yıllarda tedarik zincirini bir iş fonksiyonu olarak kullanan firmaların olduğundan bahsetmek çok zor. Bu işlevler satış departmanında alt bölüm olarak yer alıyor ve yine satış veya üretime raporlama yapıyorlardı.

1990’lara gelindiğinde ise özellikle planlama fonksiyonu içerisinde daha etkin bir tedarik zinciri kademesi görülmeye başlandı. Bunun en net anlamı, ilk olarak tedarik zinciri uzmanı adı altında yeni bir iş biriminin şirketlerde görülmesiydi. Benim de profesyonel iş hayatı ile tanışmam bu yıllardır. Yaptığım iş tedarik zinciri içerisinde yer almasına rağmen, böyle bir ad kullanılmıyordu, “metot” (bu adı hep garipsemişimdir) bölümünde Fransız bir uzman ile çalışıyordum. Bu dönemde önemli bir konuda, dış kaynak kullanımı konusunun şirketlerde ön plana çıkmaya başlamasıdır. Bu tarihe kadar şirket bünyesinde gerçekleştirilen birçok iş birimi veya ünite dış şirketlere verilmeye başlanmıştır.

Benim tedarik zincirinde dış kaynak kullanımı ile ilgili ilk tecrübem ise, iş hayatımda hiç unutamadığım anılarımdan birini oluşturur. Tedarik zincirinde “stok devir hızı-SDH” en çok kullandığım ve inandığım performans göstergesidir. Çalıştığım otomotiv firmasının yedek parça lojistiği ile ilgili konularından sorumluyken, 2000’li yılların başında şirket genelinde bir proje, danışmanlık firması desteğiyle başlatıldı. Genel amaç, verimlilik-süreklilik vb. jenerik konulardı. Bununla beraber arka planda bazı birimlerin yönetiminin dış kaynaklı firmalara verilmesi söz konusuydu. Dış kaynaklı firma kullanımı konusunu destekleyen bir yönetim anlayışım vardır. Bunu yaparken gerekli yönlendirmeyi yapmaktan kaçınmam. Bu projede yöntem ise, SDH’nın (o aralar yıllık 4 civarıydı) düşük olduğunu ileri sürüp, depo yönetimini dış kaynaklı firmaya vermekti. Ama unutulan bir konu vardı. Danışmanlık firması ideal SDH için tarafsız bir oran vermiyordu. Kendi kaynaklarına göre bu oranın 8-9 arasında olması gerektiğini söylüyordu. Genç okurlarım için bir hatırlatma yapayım, o zamanlar internet üzerinden bilgiye ulaşım kolay değildi ve verilen 8-9 arası rakamı teyit ettirmek hiç de kolay değildi. Belki de hiç yapılmaması gereken bir yola başvurdum.  Ücretini kendim ödeyerek uluslararası bir tedarik zinciri raporu satın aldım. Bu raporda gerekli kıyaslamalar kaynak gösterilerek veriliyordu ve bizim sektör için 3-4 arasının ideal olduğu yazılıydı. Böylelikle o koşullarda inanmadığım bir projeyi engellemiş oldum. Yaptığımın o zaman içinde doğru olduğuna inanıyorum, bugün de, yorum sizlere kalmış …

Bu tür anılarımı sıklıkla sizlerle paylaşacağım, umarım özellikle yetişkin çağına girmek üzere olan iki kızımın bana sık sık hatırlattığı “çok sıkıcısın baba” durumuna düşmem. Gerçekten zaman öylesine hızlı akıp teknoloji hızla gelişiyor ki, daha dün olarak gördüğümüz zamanlarda yaptığımız işler orta çağ zamanları gibi gelebiliyor.

Devam edersek, 2000’lere geldiğimizde de artık tedarik zinciri önemli bir iş birimiydi. Burada bir parantez açmam gerekiyor. Evet tedarik zinciri önemli bir iş birimidir ama bilgi işlem desteği olmadan tedarik zinciri bugünkü önemine ve tutarlılığına ulaşamazdı. Üniversitede önce elektronik üzerine eğitim aldım devamında iktisat ile tamamladım. Elektronik eğitimi, tedarik zinciri alanında gelişmemin ve kariyer de ön almamın en önemli yardımcısı olmuştur. Sorumlu olduğum konularda her zaman iyi data analizi yapabilmem ve devamında gerekli programın geliştirilmesi için bilgi işlem birimlerine destek verebilmem bu sayededir. Özellikle paket programlar yerine işletmenin geliştirdiği ara yüzlerle iş yapılan yıllarda bu konular çok önemliydi. Çalıştığım otomotiv firması AS 400 sistemini kullanıyordu ve bilgi işlem biriminde çalışan arkadaşlarımız bu sistem üzerinde harika geliştirmeler ile verimli ara yüzler oluşturabiliyordu. Birçok program var ama en önemlileri olarak hatırladıklarım, depo yönetimi için geliştirilen sistem, yetkili satıcıların online olarak sipariş verebilmelerini sağlayan program, yetkili satıcıların kendi aralarında yedek parça satabilmeleri için geliştirilen havuz sistemi sayılabilir. Özellikle yetkili satıcıların online olarak yedek parça siparişi verebilmelerine olanak sağlayan sistem tam bir devrim etkisi yaratmıştı. Kullandığımız yöntem, acil parça gereksinimi duyan servisin, deponun acil parça bölümüne faks göndermesi ve bilgilerin sisteme işlenerek en geç ertesi gün parçanın çıkışının sağlanmasıydı. Günlük 2000 adede yaklaşan ve geçmekte olan faks trafiğinde, inanılmaz bir operatör yoğunluğu yaşıyorduk. İki veya üç adet faks olduğunu hatırlıyorum ama faks kağıdının bitmesi bile işleri durduruyordu. Sonuçta sistem AS 400 üzerinden online olarak işlemeye başladı ve inanılmaz bir rahatlık sağladı. Gün içinde belirli saatlere kadar gönderilen siparişleri bile aynı gün çıkarabilmeyi başardık. Yine hatırlatmak istediğim, günümüzde çok basit görülen bu işlemin, mizahi bile olsa, o zaman için tekerlek icadı ile eş tutulabilecek bir geliştirme olmasıdır. Bu konuda son olarak, çok yaşadığım bir konuyu da eklemeden geçemeyeceğim. Sözü  geçen “faks” teriminin yeni mezun birçok arkadaşımız için ne kadar yabancı bir sözcük olduğuna birçok kez şahit oldum.

Sonuç olarak tedarik zinciri, 2000’li yıllardan itibaren, orta ve büyük ölçekli firmalarda direktörlük olarak işletmeye katkı sağlıyordu ve yönetimde de tedarik zincirinden sorumlu genel müdür yardımcısı veya direktörü gibi unvanlar görülmeye başlandı. 20 yıl gibi kısa sürede bu hızlı gelişmenin en önemli sebeplerinden biri ise, tedarik zinciri fonksiyonunun maliyet ve verimlilik konusunda yakaladığı hızlı ivme ve bunun getirisinin özellikle büyük ölçekli firmalarda iş yapış şeklini değiştirmesidir. Günümüze yani 2021’e gelindiğinde ise artık tedarik zinciri kendini kanıtlamış ve şirketlerin vazgeçemediği bir iş birimi olarak karşımızda durmaktadır.

Bununla beraber, Covid-19 insan hayatı-iş hayatı ve tüm konularda olduğu gibi tedarik zinciri içinde yeni gelişmelerin ve zorlukların önemli bir değişim noktasını gündeme getirdi. Covid-19 aşısı ile ilgili güzel haberler gelmeye devam ediyor. Bu konuda virüs mutasyonu ile ilgili haberler kafaları karıştırsada, aşı insanlığın bu sorunu aşması için en önemli silah olarak karşımıza çıkıyor. Aşı konusu tedarik zinciri ile doğrudan bağlantılı bir süreç sonuç döngüsünü önümüze seriyor. Çok hızlı geliştirilmeye çalışılan ve halen uyum açısından çok katmanlı testlere ihtiyacı olan Covid-19 aşılarının dağıtımı, aşıyı geliştirmekten bile önemli bir hale gelebiliyor. Geliştirilen aşılar için üretim ve dağıtım zincirlerinde birçok zorluklar var.  -70C'lik bir dağıtım zinciri gerektiren Biontech, -20C'de altı ay kadar korunabilen Moderna aşıları bu süreçte ortaya çıkan gerçekler olarak karşımıza çıkıyor. Sonuç olarak aşıyı bulmak yetmiyor. Dağıtım için uygun tedarik zincirine ihtiyacınız bulunuyor, hatta daha ileri gidersek tedarik zincirine uygun aşı geliştirmeniz gerekiyor. Bekleyip göreceğiz ama tedarik zinciri belirleyici olacak gibi gözüküyor.

Bu konu uzun bir süreç ve daha birçok tecrübe edeceğimiz sorun ile karşılaşacağız. Gelecek yazım covid 19 ile beraber tedarik zincirinde olan yeni gelişmeler ve perakende de tedarik zinciri konusunda ne gibi değişimler oluyor konuları hakkında olacak. Görüşmek üzere, sağlıkla kalın …

COŞKUN SOYER KİMDİR?

"25 yılı aşan profesyonel iş yaşamında tedarik zinciri-lojistik, b2b-b2c perakende/elektronik ticaret yönetimi, satış sonrası (özellikle katma değerli servisler), müşteri ilişkileri yönetimi, yetkili satıcı şebekelerinin kurulması/yönetilmesi ve çağrı merkezi kurulumu konularında uzmanlaşmıştır. 1990 yılların başında  başladığı ve kurumsal platformlarda sürdürdüğü iş deneyimini, 2014 yılından itibaren yönetim danışmanı olarak sürdürmektedir. Profesyonel iş yaşamı boyunca çeşitli uluslararası firmalarda (Sony, Renault, Media Saturn) deneyim kazanmış ve projeler üstlenmiştir."

Bu yazı toplam 5772 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.