Türkiye’de pazarlama kavramını gerçekleştirmek yani Türkiye'de pazarlama yapmak gerçekten zor. Dünya üzerinde “pazarlama” ile ilgili yazılmış binlerce kitap vardır. Bu kitaplar genel olarak kabul görmüş pazarlama teknikleri ve yaşanmış bir çok tecrübeden dolayı ortaya çıkmış kavram ve kuralları basit bir dille okuyucuya sunar. Sizler kitaptan edindiğiniz bilgileri normal işinize entegre edersiniz ve birden işleriniz açılmaya başlar.

         Yada kitabın pazarlama taktiği bu olabilir.

         Pazarlama kelimesinin tarihçesine baktığımız da ilk pazarlama teknikleri olarak “outbound marketing” adı altında İnsanlara zorla bir malı dışarıda anlatarak reklamını yapmak veya pazarlamak olarak karşımıza çıkmaktadır.

         Pazarlama kelimesi şirketlerde satış kelimesiyle aynı anlamda kullanılır. Bu departmandaki çalışanların görevleri çok geniştir ki içlerinde barındırdıkları bölümler yurt dışında ayrı personellerin çalıştığı bölümlerdir. Mesela yeni Pazar bulma – müşteri analizi – satış yapmak – müşteri memnuniyeti – Pazar araştırması – ürün araştırma – kalite gibi bir çok iş kolu Türkiye’de tek bir çatı adlındadır. Pazarlama…

         Bir şirket çalışanına bu kadar bölümün işini yıktığınız zaman alacağınız performans değerleri de düşük olacak ve şirketinizin pazarlama departmanı sizin için atıl bir bölümden başka bir işe yaramayacaktır.

         Şirket yöneticileri reklamlar giderlerini çöpe atılmış para gibi görseler de yinede reklam vermeye devam ederler. Çünkü bazı reklam harcamalarının gerçek bir dönüş rakamı yoktur. Kağıt üzerinde ki belli oranlar ve tahminlerle siz kararlar alırsınız. Dayanağınız ise sadece grafiklerdir.

         Dünyaca büyük ve kurumsal firmaların yıllık reklam bütçeleri vardır. Her yıl bu reklam bütçelerinin son kuruşuna kadar kullanırlar. Bilirler ki reklam bütçeleri ne kadar büyük olursa Pazar payları da o kadar büyük olacaktır.

         Her şey aslında ürününüzün kaliteli olması meselesidir. ürününüz sağlam ise yapacağınız pazarlama ve reklam harcamaları ile birleşen kalite sonucu istediğiniz Pazar payına ulaşmanız çabuk olacaktır. 

         Devlet kanalları sizlerin gayri resmi olarak ortagınızdır. kazancınızın yuksek bir dilimini belediye veya diğer kurumlar aracılığıyla alır. Devlet alacagının peşini hiç bırakmaz ve alır fakat sizin kararlarınızdada söz hakkı yoktur. 

         küçük esnaf yani kobiler Türkiyede ki firmaların sayılarına göre  %80 ini diğer büyük holdınglerde %20 sini kapsamaktayken ekonominin carklarını döndürenler holdinglerdir. yani ekonominin gelir oranında kobiler %20 holdingler %80 dir. bunun nedeni acaba nedir? reklam mı? doğru pazarlama mı?

sizler Televizyonun basında bunu bir düşünün. bir ürünün en önemli harcaması reklam mı? Pazarlama taktiklerimi yoksa ikiside aynı şey mi?

                                                                                     Sabri ERGENECOŞAR