Herhangi bir moral çöküntüsüne kapılmış değilsiniz, fakat deniz banyosundan usandınız, nehirleri de kulaç atmak için riskli buluyorsunuz, öyle mi? O takdirde, sıklıkla “tatlı su vahaları” olarak adlandırılan gezegenimizin yüzülebilir nitelikteki güzeller güzeli, temiz ve serin “doğal göl”leri artık yaz mevsiminin kendini iyiden iyiye hissettirdiği şu günlerde, size hiç de göz ardı edemeyeceğiniz bir alternatif sunmaktalar! Dilerseniz, alışılmışın dışına doğru adım atarak, Avrupa’nın şu andaki en popüler göllerinin başında gelen İtalya’nın meşhur gölü “Como”yu turist kalabalığına ve “Jet Sosyete”nin kimi üyelerine bırakıp, ilgilenenler için değişik yazılı kaynaklardan yararlanarak hazırladığım daha az tanınan, kanımca biraz da hakkı yenmiş aşağıdaki toplam 12 muhteşem gölden birini tatil programınıza dahil edebilirsiniz. Elbette yaptığım söz konusu mütevazi göller listesi ne eksiksizdir ne de öyle olma kaygısı peşindedir! Hiç şüphesiz ülkemizde, Avrupa’da ve dünyanın geri kalanında benim listemdekileri gölgede bırakabilecek başka göller mutlaka vardır. Uzun sözün kısası, ben derim ki, onları da bu haftaki köşe yazımı son noktasına dek okuma niyeti taşıyanlarınız gün ışığına çıkarsın! Olanağı, serüven ve yüzme merakı bulunanlara şimdiden keyifli serinlemeler!

1) İznik Gölü [İznik/Bursa- Türkiye]:                                                                                                                              Bursa’nın merkezine otomobille yaklaşık 1 saat uzaklıkta, Türkiye’nin 5’inci, Marmara Bölgesi’nin en büyük gölü. Yüzölçümü 298 km2, en derin noktası 84 metre olan İznik Gölü, bağ, bahçe ve zeytinliklerle çevrili olduğundan, bölgede yeşilin hemen her tonunu görmek mümkün. Bir fincan çay veya kahve eşliğinde, bu tatlı su gölünde gün batımı manzarası tek kelimeyle olağanüstü. Yalnızca yüzmek ve güneşlenmek için değil, amatör balıkçılık ve doğa yürüyüşü açısından da tercih edilebilecek gölün ayrıca 1989’dan bu yana uluslararası nitelikte önemli kuş alanı statüsünde olduğundan dolayı, kuş gözlemcilerini de kendine çekeceği kesin. Unutmadan, gölün civarında Roma ve Bizans döneminden kalma birçok tarihi yapı da var! Göl sularında nihayet 2 sene kadar önce tekne turları da düzenlenmeye başlandı. Dereler tarafından beslenen gölün mavisinin İznik çinilerine esin kaynağı olduğu da rivayet edilmekte. Bursa’ya benim gibi çift porsiyon pidesiz, domatesi ve salçası bol, tereyağı az “İskendek Kebap” ve üzerine de ılık şekerli sütle hazırlanmış bir porsiyon “Kemalpaşa Tatlısı” yemek üzere küçük çapta bir gurme gezisi yapacak olursanız, İznik Gölü sınırları içerisinde sıkı bir yürüyüşe çıkmadan, aracınızla “Yedi Tepeli Kent”e dönüş yolunu tutmayın!   

2) Salda Gölü [Burdur-Türkiye]:

Yüzölçümü yaklaşık 44 km2, en derin noktası 196 metreyi bulan Salda Gölü [ki kendisi ülkemizin en derin (ayrıca en temiz ve en mavi-yeşil) gölü olur], Burdur’un merkezine otomobille yaklaşık 1.5 saat uzaklıktadır. Bir krater gölü özelliğindeki Salda’nın az tuzlu suları yüzme ve amatör balıkçılık faaliyetleri için idealdir. Ayrıca gölün dahil olduğu tabiat parkında ilginç kuş türlerinin varlığı, doğa gözlemcilerinin gitgide daha fazla ilgisini çekmektedir. Beyaz ve ayakları yakmayan kumsalları, berrak turkuazlıktaki sularıyla son yıllarda yerli ve yabancı basında “Türkiye’nin Maldivleri" olarak tanımlanan göl, özellikle yaz aylarında çeşitli ülkelerden turistlerin uğrak noktası haline gelmiş ve dedikodulara göre Antalya ve Bodrum’u hafiften kıskandırmaya bile başlamıştır. Glasgow Üniversitesi’nden İskoçyalı ünlü bilim insanı Prof. Dr. Mike Russel ve ekibinin 1996-2000 arası zaman diliminde gerçekleştirdiği yoğun göl zemini ve toprak yapısı araştırmalarıyla Salda’nın magnezyum yüklü beyaz kayalarının Mars'ın yüzey özelliklerine inanılmaz derecede benzediği sonucuna ulaşılmıştır [Yeryüzünde benzer özelliğe sahip böyle bir tek yer daha var ki, orası da Kanada’nın kuzey bölgesi.]. Uzun süredir “Birinci Derece Doğal Sit Alanı” olarak ilan edilme özelliğini koruyan Salda Gölü’ne gelecek kuşaklar adına mutlaka kararlılıkla sahip çıkılarak, olası herhangi bir bozulmaya karşı önlem alınması gerektiği apaçıktır.

3) Annecy Gölü [Annecy-Fransa]: 

Sadece Fransa’nın değil, Avrupa kıtasının da “en temiz gölü” unvanına sahip Annecy Gölü, İtalya ve İsviçre topraklarına da fazla uzak sayılmaz! Yüzölçümü yaklaşık 28 km2, en derin noktası 82 metre olan bu tatlı su gölünün temizliğinin korunması için hem ilgililer hem de yöre halkı yaklaşık son 50 yıldır büyük çaba göstermekteler. Göl, “Alplerin Venediği” lakabıyla anılan Fransa’nın Annecy şehir merkezine otomobille neredeyse 20 dakikadan daha kısa süren bir uzaklıkta iken, “Huzur Başkenti” lakabına sahip İsviçre’nin Cenevre şehir merkezine ise yine otomobille aşağı yukarı 50 dakika mesafede. Annecy Gölü’nün suları yüzme ve tekne turları için ideal bir özellik arz ederken, gölün etrafı da ister yürüyüş yapmak ister çoğu birer gurme merkezi niteliğine sahip kafe ve restoranlarda oturup soluklanarak, enfes yöre lezzetlerini tatmak ve gelip geçen renkli kalabalığı gözlemek için kolay kolay bulunmayacak bir fırsat sunmakta ziyaretçilerine. 

4) Walchen Gölü [Münih-Almanya]:                         

Turistik seyahatlerinizde yanınızdan ayırmadığınız içme suyu şişenizi güvenle doldurabileceğiniz kadar temiz sulara sahip Walchen Gölü, Münih'e otomobille 70 dakika kadar uzaklıktadır. Karayipler'dekinden turkuazlıkta hiç de aşağı kalmayan sularıyla bu göl, Fransa’nın Annecy Gölü ile temizlik açısından âdeta gizli ve inatçı bir yarış içerisindedir. Bavyera Alpleri'ne gelen gezginlerin çoğunun radarında olan Walchen Gölü’nün yüzölçümü yaklaşık 16 km2, en derin noktası 192 metredir ve üzerinde kimsenin yaşamadığı “Sassau” adlı küçük bir adaya da ev sahipliği yapmaktadır. Bir vadide yer alan göl, bahar ve yaz aylarında yüzme ve çeşitli su sporu aktiviteleri, göl çevresi de doğa yürüyüşleri için ideal niteliktedir.

5) Mond Gölü [Salzburg-Avusturya]:                                                        

“Beyaz Şehir” lakaplı Salzburg kentinin merkezine otomobille 30 dakika mesafede, yüzölçümü yaklaşık 14 km2, en derin noktası 68 metre olan bir tatlı su gölü. Özellikle yaz mevsiminde hayli kalabalık kaliteli plajlarıyla ünlü. Gölde yüzme dışında çeşitli sporu aktivitelerine katılmak, amatör balıkçılık yapmak ve tekne turlarına çıkmak da mümkün. Aklıma gelmişken, usta Amerikalı yönetmen Robert Wise’ın yönettiği 1965 yılı yapımı ünlü “The The Sound Of Music (Neşeli Günler)” filminin bir sahnesi göl ile aynı adı taşıyan “Mondsee” kasabasındaki bazilikada çekilmiştir.

6) Vänern Gölü [Västergötland & Dalsland & Värmland-İsveç]: 

Hem İsveç’teki hem de Avrupa Birliği (AB) ülkelerindeki en büyük göl olan Vänern Gölü, İsveç’in üç eyaletinin sınırları içerisinde kalmakta ve yaklaşık 22 000 adaya ev sahipliği yapmaktadır. Yüzölçümü yaklaşık 5650 km2, en derin noktası 106 metre olan bu tatlı su gölü aynı zamanda bütün Avrupa anakarasının da 3’üncü büyük gölüdür ve yüzme dışında çeşitli su sporu aktiviteleri, amatör balıkçılık ve tekne turlarıyla da ünlenmiştir. Sularında balık hakikaten bol miktardadır ve dünyanın bilinen, yakalanmış en büyük somonu (20 kg ağırlığında) Vänern Gölü'nden çıkarılmıştır. Eşi ya da sevgilisi olmayanlara sempatik yöre halkının şöyle bir ilginç önerisi var: “Eğer serince bir yaz akşamı tek başınıza Vänern Gölü kenarındaysanız, otelinize dönmeden önce kıyıdaki sakin bir mekânda rahat bir banka kurulup, mürekkep rengi gece göklerinin altında parıldayan yıldızları izlerken, yalnızlığınızın hüznünü hafifletmeyi deneyin!”

7) Iseo Gölü [Brescia & Bergamo-İtalya]:

Göz alıcı Como ve Garda göllerinin gölgelerinde kalmayı ısrarla reddeden, kişilikli bir İtalyan tatlı su gölü denilebilir Iseo için. “Çizme”nin küçük ve dingin şehirlerinden Brescia’ya daha yakın, Bargamo’ya ise daha uzaktır. Yine de her iki şirin kent kendisinden saydığı gölü paylaşmakta düşük derecede sorun yaşar. Öte yandan gölün, gururlu ve şık bir dilber görünümündeki Milano’ya otomobille 2 saat mesafede olmasının farkında değildir çoğu gezgin. Yüzölçümü yaklaşık 65 km2, en derin noktası 256 metre olan Iseo, tabii ki bahar ve yaz aylarında yüzme, su sporları ve amatör balıkçılık meraklılarının sık uğrak noktalarının ilk sıralarında yer almakta. Göl, bir ada [Monte Isola] ve iki adacığa [Loreto ve San Paolo] ev sahipliği yapmaktan sanki hayli hoşnut gibidir. Turistik tekne turları dışında, çoğu büyük İtalyan gölü gibi Iseo üzerinde de düzenli bir yolcu gemisi trafiği mevcut.

8) Neuchâtel Gölü [Neuchâtel-İsviçre]: 

Tümüyle İsviçre sınırları içinde bulunan en büyük göldür. Neuchâtel, Vaud, Fribourg ve Bern kantonlarının ortasında, Jura Dağları’nın tabanında yer alan bu gölün yüzölçümü 218 km2, en derin noktası 152 metredir. Gerek göle, gerekse de gölün çok sayıdaki plajlarının bir tanesinden diğerine ulaşım hayli kolaydır [Örneğin, göle adını aldığı şehir merkezinden otomobille yolculuk 45 dakika kadar sürmektedir.]. Yapılan ulusal ve uluslararası anketlerde Neuchâtel Gölü sıklıkla “İsviçre’nin yüzmeye ve su sporlarına en uygun gölü” seçilmektedir. Amatör balıkçıların favorisi göl sularında farklı boyuttaki motorlu teknelerle gezi turları da düzenlenmektedir.   

9) Huron Gölü [Ontario Kanada]: 

Doğa Ana gerçekten de pek cömert davranmıştır ABD’nin centilmen komşusu Kanada’ya! Pasifik ve Atlantik Okyanuslarıyla sarmaş dolaş kıyıları olması yetmezmiş gibi, ülkede 30 000’den fazla da göl mevcut [Yeryüzündeki göllerin yaklaşık %60’ı bu ülkede ve göllerin çokluğundan olacak, net sayıyı Kanadalı coğrafyacıların bile bilmediği belirtilmekte.]. Özetle, Kanada’da istenirse hem tuzlu hem de tatlı sularda doyasıya yüzmek mümkün. Bu büyüleyici göller ülkesinin Ontario bölgesi sınırları içinde yer alan Huron Gölü Kuzey Amerika’nın 5 büyük gölünden biri olup, ayrıca gezegenimizin de 4’üncü büyük gölü olma unvanına sahip. Yüzölçümü 59 596 km2, en derin noktası 229 metre. Birleşik Amerika’nın Michigan eyaletine yakın komşuluğundan ötürü, yıl boyunca sadece Kanadalı değil, Amerikalı turistlerin de favori tatil mekânlarından biri. Yüzme, su sporları ve tekne turları dışında göl sularında balıkçılık da hayli popüler. Üzerinde irili ufaklı binlerce adanın bulunduğu Huron Gölü dar Mackinac Boğazı ile Michigan Gölü’ne bağlanır ve her iki gölde de yoğun gemicilik ve liman faaliyetleri söz konusudur. Gölün derinliklerinde sayısız gemi enkazı da yatmaktadır.

10) Okanagan Gölü [British Columbia-Kanada]:

Sayıları 30’u geçen plajlarıyla sıcak ve bunaltıcı bir günde serin ve temiz sularında kolayca rahatlayabileceğiniz Kanada göllerinden biridir Okanagan Gölü! Yüzölçümü 348 km2, en derin noktası  232 metredir. Genelde soğuk bir ülke olarak bilinen Kanada’nın en ılık bölgelerinden, “Şarap Vadisi” lakaplı Okanagan Vadisi’nde yer alan gölün çevresinde kurulmuş çok sayıda park, ziyaretçilere keyifli piknik aktiviteleri gerçekleştirme imkânı sunar. Yüzme dışında, gölde çeşitli su sporları yapılabilmekte ve tekne gezilerine çıkılabilmektedir. Bu Kanada gölünün sularında, “Ogopogo” adında yılan benzeri dev bir gizemli canavarın yaşadığından sıkça söz edilir. Diğer yandan, “Van Gölü Canavarı” benzeri “Ogopogo”nun görüldüğüne dair 1972 senesinden bu yana kimilerince çok sayıda iddia ortaya atılsa da, yapılan araştırmalar sonucunda gölde yaşayan devasa bir canavarın varlığına somut kanıt olabilecek hiçbir bulguya şimdiye dek rastlanılmamıştır.

11) Tahoe Gölü [Nevada-Amerika Birleşik Devletleri]:

Büyük bir tatlı su gölü. ABD’nin popülerlikte birbiriyle kıyasıya yarışan Nevada ve Kaliforniya eyaletlerine kıyısı var (Gölün üçte ikisi Kaliforniya, üçte biri Nevada sınırları içinde). Bununla birlikte, “Carson City”e otomobille 30 dakika uzaklıkta olmasından gerek, göl coğrafi bakımdan Nevada eyaletine ait.  Tahoe Gölü 501 metre derinliğiyle Crater Gölü’nden sonra Birleşik Amerika’nın en derin ikinci gölü ve yüzölçümü de 502 km2. İki milyon yıl kadar önce oluştuğu tahmin edilen göl, tertemiz ve berrak mavi suları, dört bir yanını saran dağ manzarasıyla dikkat çekiyor. Bölge her ne kadar kışları buz kesse de, yazları ortama egemen sıcak hava Tahoe Gölü’nü çeşitli su sporları ve yüzme aktiviteleri için ideal kılmakta. Usta Amerikalı yönetmen Francis Ford Coppola’nın yönettiği 1974 yılı yapımı ünlü “The Godfather: Part II (Baba 2)” filminin kimi sahnelerinin de çekildiği bu doğa harikası gölün sınırları içerisinde kayak merkezleri de mevcut. Ayrıca sularında göl gemileriyle mini kurvaziyerlere de çıkmak mümkün.

12) Crater Gölü [Oregon-Amerika Birleşik Devletleri]: 

Günümüzden 8000 seneye yakın bir zaman önce Kuzey Amerika’nın bugün Oregon adıyla bilinen eyaletindeki Mazama Dağı’nda gerçekleşen volkanik bir patlamadan sonra oluştuğu düşünülen Crater Gölü’nün yüzölçümü 53 km2’dir. 592 metreyi bulan dip noktasıyla Birleşik Amerika’nın en derin gölüdür. Herhangi bir akarsuyla bağlantısı olmadığından, yağmur ve kar sularıyla beslenen göl, masmavi ve duru sularıyla salt yüzücülerin değil, ressam ve fotoğraf sanatçılarıyla dünyanın dört bir yanından turistlerin de özellikle bahar ve yaz mevsimlerinde uğrak noktasıdır. Kükürt tadını andıran sularının neredeyse yıl boyu hayli soğuk olması nedeniyle profesyonel yüzücülerin bile içinde birkaç dakikadan fazla pek kalamadığı “Crater Gölü”, kendi adını taşıyan büyük bir ulusal parkın sınırları içerisindedir ve üzerinde kimsenin yaşamadığı küçük bir adaya [Wizard Island] da ev sahipliği yapmaktadır. Gölün etrafında bol miktarda yürüyüş parkuru bulunurken, hava koşulları el verdiği sürece sularında tekne turları düzenlenmektedir. Milli park, kış sporları meraklılarının da gözde mekânları arasındadır.

Verimli günler ve gelecek pazar yine bu sütunda görüşmek üzere.