Anadolu ISUZU, basın ve halkla ilişkilerde eskilerin deyimiyle ‘nevî şahsına münhasır’ işler yapıyor. Kurum, bir süredir düzenlediği organizasyonlara sektör basınından sadece 3 kuruluşu akredite ediyor. “Niye geride kalan onlarca dergi ve internet sitesini yok sayıyorsunuz?” diye sorduğumuzda ‘kurum kararıdır’ yanıtını alıyoruz. “O üç yayının bizi yeterli düzeyde temsil ettiğini düşünüyoruz” diyorlar. Ancak, ne hikmetse yapılan organizasyonları, söz konusu 3 kurum yayınladıktan sonra basın bülteni şeklinde ‘üvey evlat’ saydıkları diğer medya mensuplarına da tebliğ ediyorlar. Sayın Anadolu ISUZU yetkilileri, Kendi yayınlarımın ne kadar rating aldığını, ya da ne kadar çok okunduğunu savunmayacağım. Sektör medyasında sırtını sıvazladığınız 3 arkadaşımızın dışında da, etkin-yetkin kişi ve kurumlar vardır. Siz, araç üretiyor ve rakiplerinize ‘en iyisi biziz, hodri meydan’ diye gözdağı verebiliyorsunuz. Çünkü, ürününüze güveniyor ve en iyisi olduğunuzu savunabiliyorsunuz. Serbest piyasa koşullarının tüm birimlerinde işler böyle yürür aslında… Ama,  ‘bizim çocuklar’ tarzı seçimleriniz, birlikte başladığımız yarışta haberi onlardan sonra yayınlayacağımız için bizi geri bıraktırır. İster istemez haksız rekabete neden olursunuz. İşte bu nedenle, çalıştığınız PR ajansından gelen bültenler, 3 bin farklı IP adresinden günde 20 bin kere tıklanan www.lojiport.com ve 5 bin adrese gönderilen LOJİSTİK EKİPMANLAR Dergisi’nde yayınlanmamaktadır. Bu tavrınızı protesto edenlerin sayısının da hızla arttığını bilmenizi isterim. Son olarak, Yine kendi adıma konuşacağım. Mesleğim dolayısıyla dünyanın tüm kıtalarında yüzlerce ülke gördüm. Yani, bu yazı maddi kaygı ya da itibar açlığı nedeniyle kaleme alınmamıştır. Kurumunuzun iç dinamiklerini sorgulamak da haddim değil. Ancak, haksız rekabeti önlemeniz için çağrıda bulunmak, eski adı ‘Basın Şeref Kartı’ yeni adıyla ‘Sürekli Sarı Basın Kartı’ sahibi biri olarak, mesleğime borcumdur.