Kiralık ve Seri Katiller...

Soma’daki maden faciası (13.05.2014) ve İstanbul’daki “asansör” faciası (07.09.2014) sonrasında gözler, “iş güvenliğine” çevrildi. Bu iki müessif olay ve daha önceki iş kazaları, “Türkiye’de “iş güvenliğinin” göz ardı edildiğini ve önem veril (me) diğini gösteriyor. Türkiye’deki depolarda “iş güvenliğine” nasıldır? Türkiye’deki depolarda “iş güvenliğine” önem veriliyor mu? Yoksa; depolarda da, Soma ve asansör facialarındaki gibi “iş güvensizliği” yaşanıyor mu? Tehlikeli İşler Yönetmeliği’ne göre depolar “tehlikeli iş yeri” olup çalışanların “iş güvenliğini” düzenleyen onlarca yasal düzenleme vardır. Öte yandan; bu yasal düzenlemelere rağmen iş güvenliği için yapılması gerekenler, DOĞRU yapılmazsa hem çalışan hem de işveren için önemli sorunlar ortaya çıkabilir. Burada yasal yaptırımlardan çok daha önemli olan, “insan canının” önemidir. Eğer depoların durumu iyi değilse (dağınık, pis, gürültülü ve tozlu, daha fazla satış için gelen mallardan dolayı depoda yer kalmamış ve mallar, koridorlara konuyorsa, hedefleri tutturmak için çalışanlara aşırı iş yükü veriliyorsa; paletler raflara dengesiz konuluyorsa; çalışmayan yangın tüpleri varsa; önü kapalı olduğu için acil çıkış kapıları kullanılamıyorsa; ekipmanlar veya deponun zemini veya duvarları vs. iyi durumda değilse veya bakımsızsa; ekipmanlarla rodeo yapan veya kendisini F1 pilotu sanan operatörler varsa; ufak arızaların tamirini erteleniyorsa; KKD’ler yeterli değil veya iyi durumda değilse; yeni işe başlayanlara sadece 15 dakika iş güvenliği oryantasyonu yapılıyorsa; önlem için bir olayın olması gerekiyorsa; akü şarj istasyonunda havalandırma yoksa; yanıcı, aşındırıcı ve organik peroksitler yan yana duruyorsa; çalışandan gelen geri bildirimler dikkate alınmıyorsa; çalışan “sıkıyor, çalışamıyorum” diyerek baret takmıyorsa; kişiler (kaliteciler, ARGEciler, satış ekibi vs.) raflarda ürün arıyorsa; çalışanlar transpalet kullanmayarak eziyet çekmekten hoşlanıyorsa ve ....) depo ve depodaki herkes, tehlike altındadır. Böyle bir ortamı oluşturanlar ve bu ortamın oluşmasına müdahale etmeyenler, kullandığım sert kelimeden dolayı özür dilerim, “kiralık katil” gibidir. Bunlar, o deponun ne kadar iyi veya yönetildiğinin göstergesidir. Depoda hareket eden veya duran bütün ekipmanlar (forklift, raf vs.) ve operatörler, iş güvenliğine uygun şekilde yönetilemezse bunlar, depoda pusuya yatan “seri katil” olabilir. Depoda iş güvenliği uygulamasını DOĞRU yapabilmek için DOĞRU veriler olmalı ve bu verilere göre iş güvenliği uygulamaları yapılmalı veya geliştirilmelidir. İlk olarak; bazı verileri vermek istiyorum. ABD'deki çalışanların 0,50%'si, "depo işi" ile ilgili faaliyetlerde çalışırken Türkiye’de kamu veya özel bütün iş kollarındaki toplam sigortalı çalışanın 1,8%’i, Türkiye’deki bütün iş kollarına ait şirketlerin 1,1%’ini oluşturan “Taşıma İçin Depolama Ve Destek Faaliyetleri" (DEPO) iş kolunda çalışıyor. ABD'de “iş kazalarının” ve “mesleki hastalıkların” 0,85%'i,“depo işi" ile ilgili faaliyetlerde oluyor. 2007 – 2012 döneminde Türkiye’deki bütün iş kollarında, 428.683 “iş kazası” ve “meslek hastalığı” olayı olurken (her yıl için ortalama 71.447 olay) "DEPO " iş kolunda ise 7.672 olay olmuştur (her yıl için ortalama 1280 olay). Bu verilere göre; “iş kazaları” ve “meslek hastalıklarının” 1,8%’i, "DEPO " iş kolundadır (. Yıl bazında 2007’de 0,5%; 2008’de 1,5%; 2009’da 2%; 2010’da 2,6%,2011’de 2,1% ve 2012’de 2,2%). Ayrıca; “DEPO” iş kolunda yaşanan “iş kazaları” ve “meslek hastalıkları” giderek artmaktadır. 2007 – 2012 döneminde "DEPO" iş kolunda; iş kazası ve mesleki hastalıklarının yaklaşık 1,8%’i “sürekli iş göremez” (Türkiye genelinin 1,1%) ve yaklaşık 1,2%’si “ölüm” (Türkiye genelinin 1,3%’ü) ile sonuçlanmıştır. ABD’deki “depo işi”ile ilgili faaliyetlerdeki “iş kazaları” ve “meslek hastalığı” olaylarına ait bazı verileri paylaşmak istiyorum. SGK tarafından sadece Türkiye genelini gösteren veriler sunulmakta ve Türkiye’deki “DEPO” iş koluna ait bu detayda veriler bulunmamaktadır.

  • Olaylarının çoğu (35%), kas ve iskelet sistemi ile ilgili sorunlara yol açıyor.
  • En çok (33%) burkulma ve incinme görülüyor ve bunu; ağrı, morluk, ezilme ve kesilme izliyor.
  • Olayların çoğu (36%), vücudu zorlamaktan (ergonomik olmayan yerlere uzanmak, eğilmek vs.) oluyor. Bunu; forklift vb. ekipmanların çarpması ve duran veya hareket eden objelere çarpmak, düşme veya kayma veya yuvarlanma (zemine takılarak, ekipmandan düşerek) ve kamyonların çarpması izliyor. Yangın ve tehlikeli maddelerin etkisi ise az olmuştur
  • Olaylar, en çok (22%) gövde ve sırtı olumsuz etkiliyor. Bunu; omuz, el, kol ve diz kapağı izliyor.
  • Olaylara en çok (25%) taşınması veya korunması için malların konulduğu kaplar (kutu, sandık, palet, varil vb.) neden oluyor. Bunu; bağ halindeki hortum veya ip, halı veya kaplama, boş ambalaj kutuları ve ambalaj malzemeleri, kişinin kendisine veya diğer kişilere verdiği zarar (istemsiz kollarını veya ayaklarını çarpması vs.), çalışanın duruşu (koli alırken eğilme, koli ile yürüme...), ekipmanlar (forklift, toplama arabası, başıboş ekipman, rampada kamyon hareketi, , akü vb.), zemin bozuklukları (takılma, yuvarlanma vs.) ve el aletleri izliyor.
  • Olaylara en çok (51%), erkek çalışanlar maruz kalıyor.
  • Olaylar, en çok (19%) “25-34 yaş” arasındaki çalışanlarda görülüyor. Öte yandan; “tecrübeli” denilebilecek “35-44” ve “45-54” yaşların toplamı, 30%’dur.Tecrübe ilerledikçe kaza ve hastalık oranlarının azalması beklenirken, niçin bu yaşlarda yüksektir?
  • Olaylar, en çok (22%) “aynı iş yerinde 5 yıldan fazla çalışanlarda” görülüyor. Bunu, “1-5 yıl” arası izliyor. “1-5 yıldan fazla” çalışanların toplam oranının 45% olması, şirketteki iş güvenliği kültürünün varlığı ve uygulamaların eksik olması yönünde soru işaretlerine yol açabilir mi?
  • Olaylar, en çok (43%) “nakliye ve malzeme hareketinde” çalışan personelde görülüyor. Bu, tahmin edilebilen bir durumdur. Öte yandan; “ofiste ve idari işlerde çalışan” personelin ikinci grubu (20%), oluşturması ilginçtir. Bu işleri yapan personel, depo sahasına girdiklerinde dikkatli davranmıyor ve veya onlar için önlemler alınmamış olabilir mi?
  • Olaylarının 38%’inde çalışanlar, “31 gün ve daha fazla gün işten uzak kalıyor (hastane, tedavi, çalışamama vs.). Bunu, 6-10 gün ve 11-20 gün iziyor. Her olay için ortalama 15 çalışma günü kaybı olduğu söylenebilir.

  2008 – 2012 döneminde Türkiye’deki bütün iş kollarında ve ““DEPO" iş kolunda, her olay sonrası, ortalama 25 “geçici iş göremez gün” gerçekleşmiş (geçici iş göremez gün ve olay sayısına göre tahmini hesabım) gerçekleşmiş. Bu dönemde; Türkiye’deki bütün iş kollarında, toplam 8,4 Milyon “geçici iş göremez gün” (her yıl için ortalama 1,7 Milyon gün) ve "DEPO" iş kolunda ise toplam 179.350 Milyon “geçici iş göremez gün (her yıl için ortalama 35.870 gün) gerçekleşmiştir.   Ayrıca; diğer “hastalıklar” da, “çalışma günü kaybına” yol açabilir. 2008 – 2012 döneminde; Türkiye’deki bütün iş kollarında ve ““DEPO " iş kolunda, ortalama 10,5 “geçici iş göremez gün” gerçekleşmiş (geçici iş göremez gün ve olay sayısına göre tahmini hesabım). Bu dönemde; Türkiye’deki bütün iş kollarında toplam 53,7 Milyon “geçici iş göremez gün” (her yıl için ortalama 10,8 Milyon gün) ve "DEPO" iş kolunda ise toplam 1,17 Milyon “geçici iş göremez gün” (her yıl için ortalama 235.602000 gün) gerçekleşmiş.  

  • Olaylar, en çok (15%) Pazartesi oluyor. Bunu; Çarşamba, Salı, Perşembe, Cuma ve Cumartesi izliyor. Bunun sebebi; "Pazartesi sendromu" veya Cuma veya hafta sonu biriken iş yoğunluğu olabilir mi? Dürüst olmak gerekirse; ben, "Cuma" daha fazla olacağını düşünüyordum. Verilerle hareket etmenin önemi çok fazladır.
  • Olaylar, en çok (15%) işe başladıktan “2 ve en çok 4 saat sonra” oluyor. Bunu, “4-6 saat” ve”6-8” saat izliyor. Personelin,yorgunluğu hissetmediği saatlerde, kazaların veya mesleki hastalıkların olması sorgulanmalıdır.
  • Olaylar, en çok (17%) 08:01-12:00 saatleri arası oluyor. Bunu, 12:01-16:00 ve 16:01-20:00 izliyor.

2008 – 2012 döneminde; “iş kazası” ve “meslek hastalıkları” sonucunda oluşan “geçici iş göremez günlerin” Türkiye ekonomisine toplam maliyeti, 368 Milyon TL (her yıl için ortalama 74 Milyon TL) ve “DEPO" iş kolu özelinde ise 9,3 Milyon TL (her yıl için ortalama 1,9 Milyon TL) tahmin edilebilir. Ayrıca; “Diğer Hastalıklar” sonucunda yaşanan “Geçici iş göremez günlerin”, Türkiye ekonomisine toplam maliyeti, 2,3 Milyar TL (her yıl için ortalama 461 Milyon TL) ve “DEPO" iş kolu özelinde ise 63 Milyon TL (her yıl için ortalama 12,6 Milyon TL) tahmin edilebilir. Hem “iş kazaları ve meslek hastalıkları” hem de “diğer hastalıklar” nedeniyle çalışılamayan ve iş üretilemeyen günlerin, Türkiye’deki bütün iş kollarına maliyeti, her yıl için ortalama 550 Milyon TL ve "DEPO” iş kolu özelinde ise her yıl için ortalama 15 Milyon TL tahmin edilebilir (SGK’nın 2008-2012 Türkiye geneli ve “DEPO” özelinde bir kişinin günlük ÜCRETİ esas alınmıştır). Bu maliyet; personele ödemeye devam edilen ama “iş kazası” ve “mesleki hastalık” ve “diğer hastalık” nedeniyle “çalışamayan” ve “iş üretilemeyen” ve “personelden verim alınamayan” bedeldir. Ayrıca; hastane, ilaç, personel eksilmesinden dolayı olası fazla mesai ve eksilen kişi yerine iş yapanların olası hataların gibi diğer maliyetlerin de eklenmesi ile “iş kazaları”, “mesleki hastalıkları” ve “diğer hastalıkların” neden olabileceği maliyetler, daha artabilir. Depolarda iş güvenliği, maliyet ve yapılması zorunlu bir faaliyet olarak görülmemelidir. İş güvenliği denetimini yapanlar ile denetlenenler arasında, ticari ilişki olmamalıdır. Örneğin; Bir havuz oluşturulabilir. Firmalar, işlerinin tehlike durumuna ve diğer kriterlere (firma büyüklüğü, çalışan sayısı vs.) göre bu havuza para koyabilir ve denetleme yapanlara, bu havuzdan ödeme yapılabilir. Kanuni’nin “Olmaya devlet cihanda bir nefes ‘sıhhat’ gibi” ve Hz. Muhammet’in “İman müstesna, hiçbir kişiye sıhhatten daha hayırlı bir nimet verilmemiştir” sözü ile bitirelim. Saygılarımla, ÖNERİM: Bir havuz oluşturulabilir. Firmalar, yaptıkları işin tehlike durumuna ve diğer kriterlere (firma büyüklüğü, çalışan sayısı vs.) bu havuza para koyabilir ve iş güvenliği firmalarına, bu havuzdan ödeme yapılabilir. Böylece; denetimler, daha cesur, tarafsız ve sağlıklı olabilir.

  1. KAYNAKLAR: Workplace Injuries & Illnes (2011, 2012; U.S. Bureau of Labor Statistics), SKG İstatistik Yıllıkları (2012, 2011,2010,2009,2008,2007), Survey of Occupational Injuries & Illnesses (2011,2012; U.S. Bureau of Labor Statistics)
  2. Türkiye’deki bütün iş kollarında; 2007’de 80.602, 2008’de 72.963, 2009’da 64.316, 2010’da 62.903, 2011’de 69.227, 2012’de 74.871 iş kazası meslek hastalığı görülmüştür.
  3. Türkiye’deki bütün iş kollarında; 2007’de 1.208; 2008’de 539; 2009’da 429; 2010’da 533; 2011’de 697; 2012’de 395 meslek hastalığı görülmüştür.
  4. Türkiye’de "DEPO" iş kolunda 2007’de 412, 2008’de 1.113, 2009’da 1.323, 2010’da 1.623, 2011’de 1.487, 2012’de 1.689 iş kazası görülmüştür.
  5. Türkiye’de "DEPO" iş kolunda 2007’de 2; 2008’de 4; 2009’da 0; 2010’da 7; 2011’de 7; 2012’de 5 meslek hastalığı görülmüştür.
  6. 2012 verilerine göre Türkiye’de 11.939.620 kişi ve ““DEPO" iş kolunda 210,538 kişi çalışıyor.

Bu yazı toplam 2378 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.