Dr. Güntürk Üstün
Lojistik İle Ticaretin Uyumlu Birlikteliği
1980’lerden başlayarak, yeryüzü genelinde ülkelerin ulaştırma altyapılarını geliştirip güçlendirmeleriyle birlikte intermodal taşımacılığın yavaş yavaş ortaya çıkması, ticaret ve lojistik gibi iki yaşamsal öneme sahip yatırımlar ve kazanımlar toplamı unsurlar arasında uyumlu bir birliktelik ortamı yaratmıştır denilebilir.
Yıllar yılları modern hızlarla kovaladıkça, lojistik ve ticaret faaliyet gösterdikleri alanlarda kaçınılmaz biçimde birer bilim dalı kimliği kazanarak, kendileri tarafından desteklenen sayılamayacak kadar çok yan sektörün önce doğmasına sonra da yayılıp genişlemesine olanak tanıdılar. Lojistik kısa ve öz biçimde “süreç bilimi” olarak betimlenirken, ticaret ise “kazanç amacıyla yürütülen alım satım etkinliğinin bilimi” şeklinde tasvir edildi.
Gerek gelişmiş gerekse de gelişme sürecindeki tüm ülkeler yaklaşık son kırk sene içerisinde lojistik ve ticaret altyapılarını güçlendirmek amacıyla son derece yüksek miktarlarda mali yatırım gerçekleştirdiler ki söz konusu yatırımların en önemli iki ortak özelliği, kombine yük taşımacılığını ilerletmek ve farklı nakliyat unsurları arasındaki olası rekabeti dengelemekti.
İçinde bulunduğumuz yüzyılın, küresel boyuttaki üretimin giderek Batı’dan Doğu’ya doğru geçiş yaptığı bir asır olması ve “uyuduğu sanılan dev” yani Çin’in istikrarlı bir “süper güç” haline dönüşmesi lojistik ve ticaret alanındaki finansal yatırımları inanılmaz niceliğe ulaştırmıştır. Çin’in A.B.D. karşısındaki “süper güç” unvanını kalıcılaştırma kararlılığı, yakın zamanlı “Tek Yol Tek Kuşak/One Road One Belt” projesini ortaya atıp süratle uygulamaya geçirmesiyle iyiden iyiye ciddiyet kazanmış ve aralarında ülkemizin de bulunduğu yeni yeni ve keşfedilmeyi sabırsızlıkla bekleyen oyuncuların lojistik ve ticaret sektörlerinde varlıklarını gösterebilmelerine olanak tanımıştır.
Bir tür “Çağdaş İpek Yolu” diye de değerlendirilebilecek “Tek Yol Tek Kuşak” girişimi Çin ile Avrupa arasında etkin bir demiryolu marşandiz koridoru oluşturmayı hedeflemiş üç dallı bir projedir. Böylesine iddialı ve elzem bir projede ülkemizin tamamen devre dışı bırakılmasının mümkün olamayacağının en başta Çin yetkililer farkındadır. Bununla birlikte, Türkiye’nin de söz konusu koridordaki aylık ve yıllık karşılıklı toplam yük treni trafiği ve taşınan ürün miktarında bir hayli geride kaldığının ayrımına gecikmeden varması zorunludur. Bu göz ardı edilemeyecek geride kalışın kısa sürede lehimize döndürülmesi için başlatılan çalışmaların olanaklar ölçüsünde daha da ivmelendirilmesi gerekmektedir. Daima anımsanılmalıdır ki, Türkiye uluslararası ulaştırma arenasında karayolu, denizyolu, havayolu yük taşımacılığında elde ettiği gurur verici başarı rakamlarını mutlaka demiryolu sisteminde de yakalamalıdır. Bu bağlamda, ülkemizin 2000’li senelerdeki özellikle denizyolu ile uluslararası yük taşımacılığında kaydettiği filo ve liman temelli atılımlar zaten köklü demiryolu sektörümüz için de güzel bir örnek teşkil edebilir.
Madem ki global ticaret faaliyetlerinde, ürünlerin teslim süresinin hızlı ve taşıma maliyetlerinin düşük olması amaçlanmaktadır, o takdirde lojistik artık uluslararası rekabetin özünde vazgeçilemez bir etmen olarak yer alacaktır. Her tür ticari mal üretiminin kolaylaşması, ucuzlaması ve artmasıyla birlikte uluslararası çetin rekabet ortamındaki en belirgin farkın lojistik sektöründe ortaya çıkacağını kavrayan ülkelerin farklı iş hacimlerindeki şirketleri bu nedenle stratejilerini lojistiğin hata affetmeyen algoritması doğrultusunda planlamaktalar. Nasıl planlamasınlar ki? Günümüzde lojistik alanında öngörülü yatırımlarla yola koyulmaya kalkışan her çaptan şirketin ticaret alanında ses getirici başarılara imza atabilmesi bütünüyle “lafügüzaf”tan ibarettir.
Lojistik sektörünün ilgili paydaşlarına bir dizi tatminkâr kolaylıklarla kazanımlar sağlayabilmesinin en kestirme yolu pek tabii ki ulaştırma altyapısının gerçekçi kalkınma planlarıyla atağa kaldırılmasından geçiyor. Bugünün büyük ötesi lojistik sektör oyuncuları en ufak bir savsaklamaya izin vermeksizin yeni otoyollar, köprüler, tüp geçitler, demiryolları, lojistik merkezler, deniz ve akarsu limanlarıyla havaalanlarının yapımı ve daha önceden inşa edilenlerinin de düzenli bakımına, ayrıca da gümrük aktivitelerinde dijitalleşmeye odaklanmış durumdadırlar. Bu odaklanmışlıkta artık ülkemizi de sıklıkla görmek kesinlikle gurur vericidir.
Gezegenimizde epeydir gündemden düşmeyen “Çin Mucizesi” deyiminin ardındaki çarpıcı realite elbette dünyanın en uzun savunma duvarı olan yaklaşık 21 bin kilometrelik “Çin Seddi”nin örgüsünde değil, Çin Halk Cumhuriyeti’nin ta 1970’lerin ortasından itibaren sessizce başlatıp sürdürdüğü lojistik ve ticaret birlikteliğini sağlam ulaştırma yatırımlarıyla kurma ilkesinde konuşlanmıştır. Bu yatırımlar içerisinde Çin’in bilhassa denizyolu, karayolu, demiryolu ulaşımını geliştirerek kendini intermodal taşımacılığın müthiş kolaylıklar sağlayıcı güvenilir ortamına hakkıyla dahil edebilmeyi başarması yadsınamaz. Zaten bu sayededir ki Çin, pırıltısı hiç söneceğe benzemeyen “Tek Yol Tek Kuşak” koridorunun hayata geçirilmesini gerçekleştirecek düğmeye en doğru zamanda var gücüyle hiç tereddütsüz basabilmiştir.
Özellikle çok sayıda taşımacılık türünün kavşak yapığı konumlarda kurulan lojistik merkezlere, geniş hammadde kaynaklarına, nitelikli ve dinamik iş gücüne sahip âdeta birer üretim üssü diye tanımlanabilecek ülkelerde, ticaret ile lojistik bilimlerinin birlikte başarı doruklarına ulaşamamasının olanak dışılığını vurgulamakta daima umut ve yarar vardır. Yazımın başlarında da değindiğim üzere, ticaret ile lojistik ana sektörleri doğru ve cömert yatırımlarla aksama yaşanmaksızın desteklendiklerinde, kendilerinden beslenen sayısız alt sektöre de düzenli büyüyüp olgunlaşma fırsatlarını zorlanmadan sunabileceklerdir. Evet, küresel krizlerden elbette etkilenebilen fakat ürkmeyen lojistik ve ticaret, canlılıklarıyla uyumlu birlikteliklerine kendilerine inananların çalışkan tempoları eşliğinde devam ediyorlar. Ne de olsa, lojistik ve ticaret ikilisi için tek sihirli gerçeklik, hedef yolculuğunda birbirini yarı yolda bırakmamak!
Verimli günler ve gelecek pazar yine bu sütunda görüşmek üzere.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.