Türk ekonomisinin büyümesinin en belirgin göstergesi GSMH’mızın artışıdır. Buna paralel olarak ithalat ve ihracat rakamlarımızda da artışlar devam etmektedir. Dünya bankası verilerine göre Türkiye GSMH sının % 13 oranında lojistik potansiyele sahip ülkeler arasına girmektedir. Bu varsayımla geçen 6 yılın lojistik potansiyeli şu şekilde belirlenmektedir   2001 yılında GSMH 148 Milyar $ Lojistik iş potansiyeli 19 Milyar $ 2002 yılında GSMH 180 Milyar $ Lojistik iş potansiyeli 23 Milyar $ 2003 yılında GSMH 239 Milyar $ Lojistik iş potansiyeli 31 Milyar $ 2004 yılında GSMH 299 Milyar $ Lojistik iş potansiyeli 39 Milyar $ 2005 yılında GSMH 360 Milyar $ Lojistik iş potansiyeli 47 Milyar $ 2006 yılında GSMH 420 Milyar $ Lojistik iş potansiyeli 55 Milyar $   Bu potansiyelin 2001-2002-2003 yıllarında % 25, 2004 yılında ithalat ve ihracatımızın ekonomik büyüme hızımızdan fazla artması nedeniyle  % 30 oranındaki kısmı yabancı kuruluşlar tarafından kullanılmıştır.. Türkiye içinde kalan milli lojistik potansiyelimiz şu ölçeklerle kabul edilebilir   2001 yılında 14 Milyar Dolar 2002 yılında 17 Milyar Dolar 2003 yılında 23 Milyar Dolar 2004 yılında 29 Milyar Dolar 2005 yılında 33 Milyar Dolar 2006 yılında 39 Milyar Dolar   Bu potansiyelin tamamı lojistik şirketleri tarafından gerçekleşememektedir. Elde mevcut bilgilere göre outsourcing oranı yaklaşık % 20-%25 civarındadır. Bu oran lojistik pazarını ortaya çıkartmaktadır. 2006 yılı için lojistik pazarı 8-10 Milyar dolar olduğu ve her yıl % 20 oranında büyüdüğü tahmin edilmektedir.   Bu göstergeler bize lojistik sektöründe potansiyelin ve pazarın birlikte büyüdüğünü işaret etmektedir. Uluslararası konteyner deniz taşımacılığının çok büyük oranda artmasına, demir yolu taşımacılığının büyük ölçekte devreye girmesine rağmen kara taşımacılığımızın da geri gitmediğini ve yerel lojistik şirketlerin yurt içi ve yurt dışı taşımada kullandıkları araç filolarını büyüttüklerini görmekteyiz. Lojistiğin gelişmesini farklı bir işareti olan depolarımızın da artık 5.000- 8.000 m2 lik olmadığı 50.000 m2 lerden daha büyük depolarda lojistik hizmetler verdiğimizi izliyoruz. Zincir mağazaların sayılarının artması, ölçeklerinin büyümesi de iç piyasadaki lojistik hizmetlerin gelişmesine olanak sağlamıştır. Kredi faizlerinin azalması, kredi kart ile alışveriş kolaylığı tüketimi arttırmakta, buna bağlı üretim artmaktadır. Artan üretim sonunda hem hammadde hem de ürün taşıması ve depolanması gündeme gelmekte lojistik sektörü büyümektedir.   Türkiye yıllarca üretememiş ve tüketememiş doğu ile yıllardır kendi içinde üretmiş ve tüketmiş batı arasında geçiş noktasıdır. Bu geçiş kanalında AB nin gümrük birliği açısından en doğu noktası, Avrupa deniz taşımasının karaya çıkmak zorunda olduğu nokta olarak büyük önem taşımaktadır. Doğu’nun ucuz mammaddesi ve ürünleri yine Türkiye üzerinde taşıma şekli değiştirerek intermodal taşıma yolu ile taşınacaktır. Bu beklenti yabancı lojsitik şirketleri tarafından da görülmekte ve yavaş yavaş ülkemizdeki acentalarını satın alarak, iş birlikleri yaparak veya doğrudan yanaşarak pazara girme çalışması yapmaktadırlar. Yerel şirketlerimizden de iki elin parmaları kadar şirket arkalarındaki holdinglerin desteği ile hızla büyümektedir. Yapılan işlem doğrudur çünkü yerel lojistik şirketleri uluslararası devlerle rekabet edebilmek için ölçek büyütmek, yeni hizmet alanları yaratmak, Anadolu’ya hatta diğer ülkelere açılmak zorundadır. Bu zorunluk da finansal destekle, alt yapı yatırımları ile, tecrübeli elemanlarla, IT alt yapısıyla yabancılarla rekabet edebilecek ölçeğe gelmekle sağlanacaktır. Gelecekte yabancı şirketlere alt taşeron olmamak için orta büyüklükteki yerel şirketler de büyümek zorundadır. Türkiye’de de ileride lojistik sektörü önemini arttıracak, daha büyük filolar, daha geniş depolar, daha hızlı taşıma ve depolama sistemleri devreye girecektir. Küçükler ise birleşip ölçek büyüteceklerdir. Üretim ve tüketimin gelişmesi lojistik maliyetleri azaltacak ve tüketici fiyatları düşecektir. Azalan enflasyona sektörümüzün katkısı olacaktır.   Başımızı kaldırıp ileri bakabiliyorsak, geldiğimiz mesafeyi ölçüp, varacağımız mesafeyi tahmin edebiliyorsak yarın çalışıyor olanların içinde olacağız. Aksi takdirde başkaları varacak gitmeyi hedeflediğimiz yere.