Osan Başta
Türk bürokrasisine ne oluyor? (II)
İthalatta ödeme şekillerinden peşin ödeme bile olsa,bankalar arası transfer en az iki günde yapılabileceği tespit edildiğinden yola çıkarak KKDF tahsilatı şart koşulmuştu. İlgili yazıma dün itibari ile 1748 kişi ilgi göstermiş ve beni tek tek mutlu etmişlerdir. Bu konuyu daha da ileri götürerek, çeşitli bankalarla temasa geçtim ve firmanın döviz transfer bildirimi yapmasından sonra, genelde en az iki gün sonra yurt dışı bankaya yollandığını ve buna gerekçe olarak ise, her hangi bir geri çekmeye fırsat tanımak için olduğunu belirttiler. Herhangi bir zorlama veya takip olunmamış ise, altı güne kadar bu süreyi kullandıklarınından bahsettiler. Gümrük Müsteşarlığının ilgili tebliğine de baktığımızda, alttan ikinci paragrafta bu durum anlatılmaya çalışılıyor. Orada; Maliye Bakanlığının gelir idaresinden alınan yazıdan bahsederek, iki gün içinde valörün verilmesini yani,dövizin dış bankaya yollanmasını,aksi taktirde KKDF tahsil edileceğini işaret ediyor ve açıklamaya devam ederek,eğer ithalatçı döviz transfer emrini verip iki gün sonra ithal beyannamesini tescil ederse ve banka da altı gün sonrada valör verirse gene KKDF ALIRIM denmektedir.Burada kimler kollanıyor: Bir-- Döviz transferi yapan banka.Çünkü geç ödeme ile en azından gecelik faizi kendi hanesine yazıyor.Bu da genelde milyonlatca Tl ediyor.... İki-- Devletin hazinesi korunuyor.Döviz hesabında yabancı para şişkinliği yaratılıyor ve KKDF tahsilatı ile gelir elde ediliyor. Üç--Yabancı ihracaatçı kollanıyor.Çünkü malın parasının eline geçmesinin takibi yapılmış oluyor. Peki bu durum bizim ihracaatçımız için neden uygulanmıyor da bir sürü getirilemeyen paraların takibi söz konusu oluyor? Özellikle kriz öne sürülerek geç ödemeler yapılıyor.Nerede ise vur abalıya.Güçlü isen bir problem yok.Paranda gelir,istersen valöründe aynı anda verilir.Evet aynı günde valör verilebiliyor.Bütün ithalatçılar eğer çalıştığı bankaya bastırıp mutlaka sivift isteyip valör tarihini banka dekontuna yazdırabilirlerse KKDF den (Kaynak kullanım destekleme fonu) kurtulabiliyorlar.İşte işin özü buradadır.Bankanıza baskın çıkacaksınız.Başka çare şu anda yok.Ayrıca bu işin takipçisi Gümrük Müsteşarlığı olmamalıdır.Eğer bankalar firmaların haberi olmadan böyle haksız kazanç için mükellefine ek külfetler çıkarıyorsa kendilerinin cezalandırılması gerek.Merkez bankası,bankalar üst kurulu veya ilgili gelir idaresi başkanlığının direkt olarak bankalara bu genelgeyi yollamaları gerekliydi. Her zaman olduğu gibi işe gümrükler zaptiye olarak atanmış durumda.Sanki gümrüklerin işi yok,boş gezenin kalfasılar.Üstelik bu işlerin tümünü sadece elinde ki 8000- 8500 kişi ile yapmaya çalışan bir teşkilat.Kıyas olsun diye belirtirsem,Konya'dan küçük olan Belçika'da bu işlerin çok daha basiti 35.000 kişi ile yapılıyor.Evet sadece bu kadar.Çok basit çünkü;orada sınırlar kaldırılmış,gümrüsel işlemler AB ülkeli çıkışlı eşyalarda yok.Aynı zamanda bizdeki gibi tüketiciler derneği veya kişiler ayıplı mal ihbarında bulunduğu zaman ,kontroller yapılarak ta imalatçıya kadar uzana biliyorlar.Alt yapıları tam böyle.Peki biz ne yapıyoruz bu kadar memurla? Öküzün altında ki buzağının kılını bile arıyoruz.Yazık değil mi bu memurlara ? Günlük kişi başı en az 200 dosya.Azı yok fazlası var.Sadece imza atsa masaisi yetmeyecek.Peki hâlâ bu kadar yük arama sevdası neden? Cevap veren beri gelsin.Bir taş bin akıllı meselesi.Nerede ise son beş yıldır çıkardıkları her karar itirazlı ve mahkemelik.Şimdi de Gümrük Yönetmeliği ile ilgili danıştay davaları açılmış ve açılmaya devam ediyor.Sorumlu kimse ayağa kalksın deseniz kimse yok... Çünkü ilgili bakanın bürokratı aşırı koruması var ve dava açımına izin vermiyor.Yani suçlu yok. Tam olarak vurun abalıya.Abalı kim sadece bu KKDF olayında Yatırımcı,ithalatçı ve girişimci.Eee onlar nerede? Yoklar ve köşeye sinmişler.Hadi bir silkinin de şu işe çare olun.Kalın sağlıkla. Bayramınız mubarek olsun. Yeni kurbanlar sırada.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.